Olaylar Ve Görüşler

Bakan istifa etmeli - Mustafa GAZALCI

04 Ocak 2024 Perşembe

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, TBMM’de bütçe görüşmelerinde tarikat ve cemaatlere teşekkür ederek “Onlar çocukların dağa çıkmasını engelleyen sivil toplum kuruluşlarıdır (STK). Onlarla protokol imzalamaya devam edeceğiz” dedi.

Müsteşarlığından beri tarikatlarla birlikte hareket eden, bakanlığa getirilince karma eğitimi tartışmaya açan, ÇEDES’le okullara imam sokan, anaokullarında mescit açan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, TBMM’de bütçe görüşmelerinde yaptığı konuşmadan sonra bir dakika bile görevinde kalmamalıydı. 

ETKİN KAMPANYA YAPILMALI

Eğer kendi isteğiyle ayrılmaz ya da görevden alınmazsa onun bakanlıktan hemen ayrılması için demokrasiye, laikliğe, yasalara bağlı bütün demokratik kuruluşlar etkin bir kampanya yürütmelidir. 

Anayasamıza, Milli Eğitim Temel Yasası’na, imzaladığımız uluslararası sözleşmelere göre çocuklarımızın pozitif, laik, bilimsel bir eğitim görmesi gerekir. 

Yusuf Tekin’in bakanlığında yasalarımıza göre suç olan tarikatlar, cemaatler, MEB’i kuşatılmış durumdadır. Bu tarikatlar, bakanı düzeltmek için AKP grup yöneticisinin ileri sürdüğü gibi Kızılay, Yeşilay gibi STK değildir. Tarikatlarda seçim, demokratik bir değişim yoktur. Şıhın, şeyhin dediği dediktir, kimse ona karşı çıkamaz, değiştiremez. 

Demokratik kitle örgütlerinde onlardan ayrı olarak üyelerinin katılımı, yöneticilerin oyla değişimi vardır. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, ADD, öğretmen sendikaları yerine tarikatlarla, Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB) ile işbirliği yapmaktadır. Bu durum demokrasiye, yasalara aykırıdır.

Üstelik FETÖ örneği önümüzde dururken, birçok tarikat yurdunda, kurslarda acılar yaşanmışken Milli Eğitim Bakanı Tekin’in, çocukların eğitimi için tarikatlardan medet umması kabul edilemez. 

HEP AYNI YAKLAŞIM

Yusuf Tekin’in “Onlar çocukların dağa çıkmasını engelliyor” yaklaşımı bize eski cumhurbaşkanlarından Cevdet Sunay’ın 1969’daki şu sözlerini anımsattı:

“Bugünkü (1968-1969) -laik- okullar birer anarşi yuvası haline geldi. Bu -laik- okullardan yetişen gençlere memleket idaresi teslim edilemez. On yıl sonra bunların hepsi işbaşına geçecekler. Onlara nasıl güvenebiliriz. Hem biz laik okullara karşı imam hatip okullarını ‘bir alternatif’ olarak düşünüyoruz. Devletin kilit mevkilerine yerleştireceğimiz kişileri bu imam hatip okullarında yetiştireceğiz.” 

Ne yazık ki Cevdet Sunay’ın sözleri gerçekleşti. Laik, bilimsel eğitim veren okulların çoğu çökertildi. DİB, tarikatlar, imamlar bu okullara girdi, Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere “gözbebeğimiz” dediği okulları bitirenler devletin kilit noktalarına yerleşti. 

Olan Öğretim Birliği içinde verilen laik ve bilimsel eğitime oldu. Son PISA sonuçlarında da görüldüğü gibi eğitimde nitelik oldukça düştü. Bırakın fen bilimlerini, çocuklarımız anadil Türkçede bile okuduğunu anlayamaz duruma geldi. 

AYRIŞTIRICI, BARDAĞI TAŞIRAN SÖZLER

Milli Eğitim Bakanı Tekin’in TBMM’deki sözleri bardağı taşırdı. Barışı, bilimselliği, hoşgörüyü sağlaması gereken bir bakanlıkta “sizin, bizim” gibi ayrıştırıcı sözler etti. Yasaların suç saydığı, laik Cumhuriyetin kapattığı tarikatları övdü, teşekkür etti.

Bu sözlerin düzeltilecek, yanlış anlaşılacak bir yeri yoktur. Üstelik bakan bu yanlışı bir kez değil birçok kez yapmıştır. Her seferinde de çıtayı biraz daha yükseltmiş, toplumu germiştir. 

Anayasayı, yasaları açıkça çiğneyen, laik Cumhuriyetin bütün değerlerine, kazanımlarına karşı çıkan bu kişinin hemen görevinden ayrılması için etkin demokratik eylemler yapılmalıdır. 

Başta eğitim sendikaları, demokratik kitle örgütleri, demokrasiden yana bütün güçler MEB önünde her gün “istifaya” çağrı mı yapar, başka eylemler mi yaparlar bilmiyoruz. Bildiğimiz, bu anlayıştaki bir kişinin bir gün bile Mustafa Necati’nin, Hasan Âli Yücel’in bakanlık yaptığı o koltukta oturmaması gerektiğidir.

MUSTAFA GAZALCI

16., 22. DÖNEM DENİZLİ MV., ÖĞRETMEN



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları