Olaylar Ve Görüşler

Boraltan Köprüsü olayının gerçekleri - Dr. Öğr. Üyesi Girayalp KARAKUŞ

22 Haziran 2023 Perşembe

Yakın dönemde Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gündeme getirmesiyle Boraltan Köprüsü olayı gündeme taşındı. Erdoğan tek parti dönemini ve İsmet İnönü’yü suçladı. Boraltan Köprüsü olayı ne idi? 1945 yılında 146 Azerbaycanlı Sovyet askeri Türkiye’ye sığındı. Sovyetler Birliği’nden kaçıyorlardı. Bu askerler 2. Dünya Savaşı yıllarında Nazi Almanya’sından yana olarak Sovyetlere karşı savaştıkları için Sovyetler Birliği bu askerleri vatana ihanet ettikleri gerekçesiyle kendilerine iade edilmesini Türkiye’den talep etti ve Türkiye bu askerleri Sovyetler Birliği’ne iade etti. İşin dramatik boyutu da bu noktada başladı. İade edilen askerler oracıkta kurşuna dizildi. 

Prof. Dr. Hakkı Uyar’ın İnönü Vakfı’nda yayımlanan “Boraltan Köprüsü Olayı” adlı makalesinde şu bilgiler vardır: Türkiye’de bu olay ilk olarak 1951 yılında Demokrat Parti Tekirdağ milletvekili Şevket Mocan tarafından gündeme getirildi. Tek parti dönemine yönelik Demokrat Parti iktidarı dönemi boyunca dile getirilen eleştirilerin, hesap sorma isteklerinin bir parçası olarak görmek mümkündür bu önergeyi… Ahmet Gürkan gibi milletvekillerinin İnönü’nün mal varlığını, Halkevlerini ve CHP’nin mal varlığını gündeme getirdikleri bu dönemde, söz konusu önerge, Türkiye’nin İkinci Dünya Savaşı’nın sonlarında Almanya ve Japonya’ya savaş ilan etmesi ve 1951 yılında da Almanya’ya savaş haline son verilmesine ilişkin kanun tasarısının görüşülmesi sonrasında gündeme geldi. Mocan’ın önergesine dönemin Adalet Bakanı Rüknettin Nasuhioğlu yanıt verdi. Günümüzde internet üzerinde konu hakkında yapılan yayınlarda Mocan’ın iddialarına yer verilmekte, İnönü suçlanmaktadır. Ancak yayınlarda İnönü suçlanırken milliyetçiliği ile ünlü Şükrü Saracoğlu’nun adı dahi anılmamaktadır." (1)

Tarih yazılırken anakronizme düşmemek gerekir. Örneğin; 2 Dünya Savaşı bitmeye yakın Türkiye, Almanya ve Japonya’ya sembolik de olsa savaş açmıştır. Zira Birleşmiş Milletler’e girmenin önkoşulu buydu. Prof. Dr. Hakkı Uyar’ın verdiği şu bilgiler ışığında olayın başka boyutunu ele alabiliriz: "Arşiv belgelerinden 14 Mart 1945 tarihli olanı Alman işgali altındaki adalardan mülteci kabulüne devam edilmesi konusunu ele almaktaydı. Oysa kazanan ülkelerden mülteci kabulüne son verilmişti. Bunlardan biri de Sovyetler Birliği idi. 15 Mayıs 1945 tarihli belge buna yöneliktir. 21 Mayıs 1945 tarihli belge ise daha dikkat çekicidir ve doğrudan konumuzla ilgilidir: “Almanya ve Japonya veya her ikisi ile harp halinde olan devletler uyruğundan memleketimizde bulunan mültecilerin, yalnız askerlik hizmetlerine mensup olanlarının, mütekabiliyet esası çerçevesinde iade edilmesi”ni konu alan bu belge, Yozgat’taki kampta tutulan asker kökenli mültecilerin Sovyetler Birliği’ne iade edilmesinin önünü açmaktaydı. 30 Temmuz 1945 tarihli yazışma da 6 Ağustos 1945 tarihinde Sovyetler Birliği’ne iade edilen Azerbaycanlı Sovyet askerlerine yönelikti. (2)

Türkiye Cumhuriyeti doğrudan Sovyetler Birliği’ni karşısına almak istememektedir. Zira 2. Dünya Savaşı boyunca Türkiye’nin takip ettiği dış politikadan dolayı Türkiye yalnız kalmıştı. Savaş sonrası ABD ve İngiltere’den gerekli desteği göremeyen Türkiye gücü itibarıyla da Sovyetler Birliği ile başa çıkacak gücü yoktu.

DR. ÖĞR. ÜYESİ GİRAYALP KARAKUŞ

Kaynakça

1)Hakkı Uyar, “Boraltan Köprüsü Olayı”, https://www.ismetinonu.org.tr/boraltan-koprusu-olayi-agustos-1945/

 

2) Agm.

 


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları