Olaylar Ve Görüşler

Büyük zafer: Kurtuluş destanı - Remzi KOÇÖZ

29 Ağustos 2023 Salı

Kurtuluş Savaşı’nın dönüm noktası olan Sakarya Savaşı, Türk ulusunun makûs talihini yenerek Anadolu’da düşmanın durdurulduğu, yeniden dirilişinin destanıdır.

Sakarya Zaferi’nden sonra kesin sonuçlu bir harekâta girişme sırası Türk ordusuna gelmişti. TBMM orduları -Batı Cephesi kuvvetleri, Sakarya’da hayli kayıplara uğramış, yıpranmış, silah, araç ve gereç yönünden eksilmiş- planlı ve programlı ciddi çalışmalar gerektiren genel taarruz için -yaklaşık 10.5 aylık hazırlık evresi gibi- yoğun bir çaba içine girmiştir. (İnsan, silah ve makine sayıları açısından Yunan ordusunda üstünlük olduğu görülürken Türk ordusu yalnız süvari birliği/kılıç yönünden üstündür.)

ATATÜRK’ÜN DEHASI

“Düşmana saldırmak için verilen kesin kararı uygulamadan önce üç unsurun -milletin desteği, Meclis’in kararlılığı, ordunun hazırlığı- yeterli düzeyde hazırlığının tamamlanması zorunludur.” Başkomutan Mustafa Kemal Paşa’nın bu dehası, öngörüsü zaferi getirecektir.

Büyük Taarruz hazırlıkları esnasında TBMM’de gelişen muhalif yapı “Başkomutanlık Kanunun” süresinin uzatılması gibi Meclis faaliyetlerinde olumsuz yönde direniş sergilerken Mustafa Kemal Paşa bir satranç ustası gibi kararlılıkla iç cepheyi sağlam tutmaya çalışır.

Büyük Taarruz öncesi, “Düşündüğümü uygulayacak zamanım olursa dünyanın gözlerini kamaştıracak bir askeri manzara ortaya çıkacaktır” demesinin ardından 26 Ağustos 1922 günü düşündüğünü uygulayan Başkomutan Mustafa Kemal Paşa’nın askeri dehası/öngörüsü ile altı ayda aşılamaz denilen mevziler altı güne kalmadan bir bir geçilecek, 26 Ağustos sabahı Afyon/Kocatepe’de başlayan Büyük Taarruz, 30 Ağustos Dumlupınar’da verilen meydan muharebesinin ardından 9 Eylül’de İzmir’de düşmanın denize dökülmesiyle işgale son verilerek zaferle sonuçlanacaktır.

YILDIRIM SAVAŞI

Başkomutan Mustafa Kemal’in; 30 Ağustos’ta Dumlupınar’da Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nde yenilen düşmanın bozgun halde geri çekilişinin ardından, “Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri” şeklindeki tarihi emir ve direktifleri üzerine bütün cephe boyunca denize dek hiç ara vermeden ve ikinci bir savunma hattında tutunmasına bile meydan verilmeden baş döndürücü bir hızla takip harekâtını sürdüren Türk ordusu, İzmir’e değin 400 km’yi bulan oldukça uzun bir mesafeyi, yaya ve süvari birlikleriyle 10 gün gibi kısa bir zamanda alarak savaş tarihine bir ölçüde “yıldırım savaşı” örneği vermiştir.

‘BU ZAFER TÜRK MUCİZESİDİR’

Sınırlı olanaklarla, sınırlı sürede gerçekleştirilen bu büyük zafer bir Türk mucizesidir. Bu zaferi; “Bu eser milletin hürriyet ve istiklal düşüncesinin ölümsüz bir abidesidir” sözleriyle niteleyen ve de kurtuluş destanının yazılmasında en büyük pay sahibi olan 101 yıl öncesinde olduğu gibi Türk ulusunun sonsuza değin başkomutanı ve ölümsüz önderi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm kahramanlarımıza ulus olarak büyük minnet borçluyuz.

Bu büyük zaferin, maceracı bir zihniyetle değil satranç zekâsıyla ilmek ilmek örülüp karşı hamlelerin doğru ve zamanında yapılarak sonucunda başarıya ulaşıldığı aşikârdır. Üzerinden 101 yıl geçse de kurtuluş ve sonrasındaki kuruluş dönemindeki bu önderliği, büyük zekâyı ve dehayı/dahiyi unutturmaya çalışmak ne mümkün! Gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet nereye kadar?

REMZİ KOÇÖZ

EMEKLİ EMNİYET MÜDÜRÜ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları