Olaylar Ve Görüşler

COP28’in ardından - Prof. Dr. Seval SÖZEN

28 Aralık 2023 Perşembe

Temiz enerjiye geçişi hızlandırmak amacıyla 200’e yakın ülkeden delege, iş dünyası temsilcileri, finans liderleri ve sivil toplum kuruluşlarının üyeleri COP28 iklim konferansı için 30 Kasım-12 Aralık 2023 tarihleri ??arasında Dubai’de bir araya geldi.

COP28’de 4 ana tema masaya yatırıldı: Teknoloji ve inovasyon, kapsayıcılık, öncelikli ülkeler ve finansman. Enerji dönüşümünü hızlandırmak, emisyonları hedeflenen süreden önce azaltmak, finansman konusunda yeni bir anlaşma oluşturmak ve finansmanı öncelerken doğayı, yaşam alanlarını, insanlığı ve ülkelerin geçim kaynaklarını korumak ana hedeflerdi tabii ki. Bu temalar arasında önemli bir kesişme noktası Küresel Durum Değerlendirmesi (Global Stocktake)’ydi. Bu envanter Paris Anlaşması’nın 14. maddesi kapsamında olduğu için ayrı bir öneme sahip, taraf ülkelerin ve paydaşların anlaşma hedeflerinde ne ölçüde ilerlediklerini veya ilerleyemediklerini ortaya koyması açısından önemli. 

HEDEFLENEN FON

Bir diğer dikkat çekici konu başlığı “kayıp” ve “hasar fonu” uygulamalarıydı. İklim değişikliğinden kaynaklanan kayıp ve hasarların karşılanması, olumsuz etkilerine karşı yenilikçi yöntemlerin tanımlanması ve bu çerçevede en fazla kayıp ve hasar yaşayan gelişmekte olan ülkelerin önceliklendirilmesini hedefleyen bu fon iklim değişikliği etkilerine karşı savunmasız olan topluluklarda geçim kaynaklarının korunmasını da önemsemekte. Fonun iklim değişikliğinin zararlarını azaltmanın yanı sıra ısınma, aşırı hava olayları, azalan tarımsal üretkenlik ve yükselen deniz seviyelerinden dolayı mağdur olan ülkelerin durumunu da ayrıntılı olarak irdelediğini söylemek gerekir. 

Bu yıla kadar iklim değişikliğine karşı fosil yakıtların kullanımının aşamalı olarak kaldırılması konuşulmasına rağmen net adımlar atılamıyordu. COP28 sonuç bildirgesinde ilk defa fosil yakıtlara, kömür, petrol ve doğalgaza atıf yapılarak “enerji sistemlerinde fosil yakıtlardan adil, düzenli ve eşitlikçi bir biçimde uzaklaşılması” gereği üzerinde yaklaşık 200 ülke fikir birliğine vardı. Yenilenebilir enerjinin üç katına ve enerji verimliliğinin iki katına çıkartılması kabul edilerek fosil yakıtlardan önemli bir uzaklaşma sinyali verildi. Ancak bu gereğin nasıl yerine getirileceği, fosil yakıtlardan nasıl ve hangi sürede çıkılacağı henüz belli değil. Ülkelerin odak noktalarını iklim krizine yol açan kirletici fosil yakıtlara yönlendirmeleri gerçekten önemli bir adım. 

COP28’de her geçen gün belli oranlarla artış gösteren dünya nüfusu ve bu bağlamda yükselen gıda ihtiyacı, iklim değişikliğinin vereceği zararlar da gündeme getirildi. 130’dan fazla ülke tarım ve gıda sistemlerinin iklim değişikliğine yanıt verme potansiyelini koruma adına “Sürdürülebilir Tarım, Dayanıklı Gıda Sistemleri ve İklim Eylemi Bildirgesi”ni imzaladı. Bu imzalanan bildirge aynı zamanda Paris Anlaşması’nın uzun vadeli hedefleri içerisinde yer alıyor. Dört milyar insanın iklim değişikliğine bağlı felaketlerin daha şiddetli ve gün geçtikçe sıklaştığı ülkelerde yaşıyor olması büyük bir sorun, belki de COP28’in en önemli gündemi oldu.

Özetle, ısınmayı 1.5 derecede sınırlamak için yenilenebilir enerji kapasitesinin üç katına, enerji verimliliğinin ikiye katlanarak yılda yüzde 4’e çıkartılması ve fosil yakıtlardan kaynaklanan metan emisyonlarının azaltılması gerekiyor.

COP29’un Bakû’da, COP30’un Brezilya’da yapılması kararlaştırıldı. COP29’dan beklentiler COP28’de anlaşmaya varılamamış adaptasyon süreçlerinin, geçiş programı, azaltma programı, finans, karbon piyasası gibi önemli konuların karara varması ve ertelenmiş olan “İklim Güçlendirme Hareketleri”nin çözüme ulaşıp harekete geçilmesidir. Önümüzdeki iki yılın zorlu ve kritik geçmesi bekleniyor. 

İSTANBUL’DA DURUM NASIL?

COP 28’e konuşmacı olarak davet edilen İBB Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu büyük ilgi gören panel sunumlarında İstanbul’da iklim değişikliğine yönelik alınan önleyici önlemleri ve gelişmeleri paylaştı. Başkanın konuya ilişkin bugüne kadar tamamlanan çalışmalar ile ilgili paylaşımının özeti şöyle:

2050 yılına kadar karbon nötr ve iklim dirençli İstanbul hedefi için iki önemli stratejik plan geliştirildi: Yeşil Şehir Eylem Planı ve İklim Değişikliği Eylem Planı. Bu planlar potansiyel yatırımcılar ve finans kuruluşları için ikna edici belgeler, bu nedenle İstanbul’un iklim hedefleri için finansmana erişimin kolaylaştırılması açısından kritik rol üstleniyorlar. 

Sürdürülebilir kentsel hareketliliğin sağlanabilmesi için İstanbul’da muazzam bir raylı sistem hamlesi başlatıldı, bu da İstanbul’da çevre adına atılan önemli adımlardan biri. Kentsel ray ağında beş yıldan daha kısa sürede, yılda ortalama 13 kilometre, toplam 65 kilometrelik bir genişleme kaydedildi. 

İstanbul’da 2019’dan bu yana Yeşil İstanbul, Yaban İstanbul ve Koru İstanbul projeleri ile kent doğasının yenilenmesine yönelik çalışmalar yürütülüyor. Yeşil İstanbul vizyonu ile çok sayıda yeni kent ormanı ve geniş kent parkı açıldı. 4 milyon metrekareden fazla yeşil alanın yakın zamanda geliştirildiğini ve kamu kullanımına sunuldu, 10 milyon metrekareyi aşan bir alanda da projelere başlandı. Yaban İstanbul, yaban hayatı kapsayıcı tasarım ve koruma yaklaşımı ile kentsel yeşil alanlardaki biyolojik çeşitliliği korumak ve arttırmak adına geliştirildi. Koru İstanbul projesi de hem İstanbul’un korunması hem de fidanlık anlamı ile ilgi çekici bir eylem çağrısı. İstanbul’un yeşil alan ihtiyacı ile birlikte biyolojik çeşitliliğin ve flora zenginliğinin korunması açısından büyük önem taşıyor. 

YEŞİL GİRİŞİMLER

Bu paylaşımlardan anlaşıldığı üzere, iklim değişikliği ile mücadelede İstanbul “iklim dirençli kent” olma yolunda önemli adımlar atmış ve bir hayli yol almış. Stratejik planların geliştirilmesinde ve uygulamalarında dayanışma felsefesinin benimsenerek toplumun her kademesinin katkısı ve katılımının dikkate alındığı görülüyor. Birçok alanda yapılan yeşil girişimlerin daha yeşil ve çevresel anlamda sürdürülebilir İstanbul vizyonu ile uyumlu olduğunu söylemek gerek. İstanbul’da yürütülen bu çalışmalar sadece İstanbul’un değil, Türkiye’nin değil, tüm dünyanın iklim hassasiyetine katkı anlamına geliyor. Benzer girişimlerin ve çalışmaların diğer şehirlerimizde de bir an önce yaygınlaşması iklim değişikliği ile mücadelede verilen taahhütlere uyum sağlamak açısından büyük önem taşıyor.

PROF. DR. SEVAL SÖZEN

İTÜ ÇEVRE MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ ÖĞRETİM ÜYESİ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları