Olaylar Ve Görüşler

Cumhuriyet ışığı ve ulusal bir kütüphane - Hatice Eroğlu AKDOĞAN

08 Kasım 2023 Çarşamba

Modern cumhuriyetin, bir toplumun uluslaşma süreciyle bir bağlantı içinde olduğu gerçeğini yadsıyamayız. Ulusal öğelerden biri olan dil ve kültürel birlik, kendi özünü aynı zamanda bir hafıza mekânı olan kütüphanelerde karşılığını gösterir. Bu yüzdendir ki ulusal şekillenmenin bir uzantısı olarak ulusal kütüphanelerin de tarih sahnesine çıkışı rastlantısal değildir.

HAFIZA KAYDI

Örneğin Fransa’da “Bibliotheque Naitionale”, Almanya’da, “Nationalbibliothek” İngiltere’de “British Library”, Rusya’da Lenin Halk Kütüphanesi gibi. Bu ve benzer işlevdeki devasa kitaplıklar ilgili ülkelerin gelişim ve ulusal şekillenme süreçlerinin bir ürünü olarak ortaya çıkmışlardır. Toplumun hafıza kaydı ulusal belgelikler, ulaşabildiği kadar geriye uzanarak ülke sınırları kapsamındaki ulusal dil ya da dillere ait elle yazılmış, basılmış ne kadar yazılı belge (kitap, dergi, broşür, rapor vs.) varsa bünyesine alır. Tabii bir ülke halkının kayda dayalı üretimi sadece yazılı-basılı belgelerden oluşmaz çağın modernleşmesiyle birlikte ulusal kütüphanelerin bünyesine görsel-işitsel, dijital (afiş, film, plak, kaset, disket, cd. vs) özellikteki tüm yapıtlar da girer.

Ulusal kütüphane oluşturma konusuna Osmanlı döneminden bakacak olursak genel bir kütüphane oluşturma fikri de tıpkı alfabede iyileştirme gibi Tanzimat sonrasına uzanmaktadır. 1869’da bir Maarifi Umumiye Nizamnamesi çıkartılır. Kebir-i Maarif Reisi Münif Paşa’nın nizamnameye dayalı olarak 1870’de hazırladığı rapor “millet kütüphanesi” oluşturma fikrini içerir. Nitekim 1884’te kurulan “Kütüphane-i Osmani” –günümüzdeki adı Beyazıt Devlet Kütüphanesi- bu düşüncenin ürünüydü.

HARF DEVRİMİ

Önce saltanatın, Cumhuriyetin ilanından sonra halifeliğin kaldırılması derken okumayazmayı kolaylaştıracak yeni bir alfabeye geçmenin de önü açılmıştır. 1928’de yapılan Harf Devrimi’nden sonraki süreçte, yeni alfabeyle basılan kitap ve gazete sayısı da artmıştır. Ulusal sınırlarımız içinde basılan tüm belgelerin bir merkezde toplanmasını sağlayan en önemli şey 1934’te çıkartılan Basma Yazı ve Resimleri Derleme Kanunu’dur. 

Basma yazı-resim içerikli her şey derleniyor ama henüz bir milli kütüphane yok. Bugünkü Milli Kütüphane’nin hazırlık çalışmaları gerekli yasa çıkmadan çok önce Adnan Ötüken tarafından başlatılmıştır. Milli Kütüphane’nin fikir babası Ötüken, o süreçte Maarif Vekâleti’nde “neşriyat müdürlüğü” görevindedir. 

Adnan Ötüken, “neşriyat müdürlüğü”nün önceden kahvehane olarak kullanılan zemin katını dolap ve masalarla işlek bir büro haline getirtir (1946) ve burası ileride kurulacak olan Milli Kütüphane için gayri resmi nitelikli hazırlık bürosu olur. İlk iki kitabı, Milli Kütüphane’nin çekirdeğini teşkil edeceği dileğiyle törenle dolaba koyan neşriyat müdür yardımcısı Melih Cevdet Anday ile hukuk işleri danışmanı Vedat Günyaz’dır.

KURULUŞ VE İŞLEYİŞ

Bakanlık, Milli Kütüphane Hazırlık Bürosu’nu, Adnan Ötüken başta olmak üzere onunla birlikte Milli Kütüphane hayaliyle uğraşanların çabası eşliğinde kabullenmiş haldedir ve hazırlık bürosu için Mithatpaşa Caddesi’nde yeni ve geniş bir yer de kiralar. 

Hazırlık bürosu, Ankara Mithatpaşa Caddesi’ndeki yerinde bir yıl kaldıktan sonra dönemin milli eğitim ve maliye bakanının işbirliği ile Saraçoğlu Mahallesi’ndeki yeni yerine taşınmış ve 16 Ağustos 1948’de Milli Kütüphane olarak açılış yapılmıştır. Kuruluş ve işleyişi ise 24 Mart 1950 yılında çıkan kanunla sağlanmıştır. Milli Kütüphane’nin aşamaları ne olursa olsun, kuruluş olarak 15 Nisan 1946’da Hazırlık Bürosu’ndaki adımı kabul edilir. Kurumun bugünkü adresi ise modern kütüphane mimarisi esas alınarak yapılmış olan Bahçelievler’deki özel binasıdır. Kütüphane bu son binasına 5 Ağustos 1983’te taşınmıştır.

MESLEKİ SORUNLAR 

Eğitim gelişip akademik ve bilimsel çalışmalar arttıkça ulusal bir kütüphaneye olan ihtiyaç da o oranda artmaktadır. İyi eğitim görmüş, liyakate uygun donanımlı yeterli sayıda kütüphaneci de bu plana dahildir. Mevcut binanın ihtiyacı daha ne kadar karşılayacağını zaman gösterecek olsa da devasa boyutları olan bir dermeyi organize edip yöneten, bilgi ve belge akışını sağlayan kütüphanecilerin mesleki sorunlarının Cumhuriyetin 100. yılında tazeliğini koruyor olması düşündürücü bir başka konudur.

Hatice Eroğlu Akdoğan

Yazar, Kütüphaneci



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları