Olaylar Ve Görüşler

Dayanışma yaşatır - Klinik Psikolog Gül KIZILDAŞ

25 Kasım 2023 Cumartesi

Kadına yönelik şiddetten bahsetmeden önce toplumsal cinsiyet eşitliğini anlamanın çok önemli olduğunu düşünmekteyim. Doğumla beraber sahip olduğumuz biyolojik cinsiyetimizle birlikte toplumun bizden beklediği davranışlar ve sorumluluklar farklılaşmaktadır. Bu farklılıklar her toplumda, her dinde, her dönemde değişkenlik göstermektedir. Toplumların gelişmişlik seviyesi de cinsiyet rollerinin farklılaşmasına neden olur. Kadından -kadın gibi-, erkekten erkek gibi davranılması beklenmektedir. Bu rollerin doğuştan geldiğine, değiştirilemeyeceğine inanıldığı takdirde kadın ve erkek arasında cinsiyet rollerinden doğan eşitsizlikler de sorgulanmadan kabul edilmiş olur. Bu roller nedeniyle kadınların yaşadığı hak kayıpları ve ayrımcılıklar ise toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ifade eder. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği kadına yönelik şiddetin en önemli nedenlerinden biridir. 

Şiddetin önlenmesi için çok disipliner bir bakış açısı şarttır. Peki bu bağlamda kurumların üzerine düşen sorumluluklar nelerdir?

KADINA KARŞI ŞİDDET

Öncelikle 6284 sayılı kanunun (Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi) etkin bir biçimde uygulanması oldukça önemlidir. Kanunun çıktığı yıl olan 2011’de kadın cinayetlerinin oranının azaldığını biliyoruz. Bu da demek oluyor ki kanunların varlığı ve uygulanıyor olması şiddet uygulayıcılar tarafından önemseniyor. Lakin İstanbul Sözleşmesi’nin bir gecede feshedilmesi yalnızca iktidarın kadına yönelik şiddetle mücadele konusuna bakışını gözler önüne sermekle kalmamakta, aynı zamanda şiddeti de beslemektedir. 

Kadınları önceleyen bir yerden meseleye yaklaşmak önemlidir. İstihdamda ve siyasette cinsiyet kotası olması akla ilk gelenlerdendir. Siyasi partilerin iradeleriyle ortaya konan bu önemler yeterli olmamakla birlikte, kadınların hem yerel seçimlerde hem de parlamento seçimlerinde -seçilebilecek sıralardan- aday gösterilmesi, bu konuda yapılacak hukuki düzenleme ile mümkün olup cinsiyet kotasının konması tüm siyasi partiler için bağlayıcı olacaktır. Dünya Ekonomi Forumu tarafından yayımlanan 2021 Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Raporu’na göre, raporda yer alan 156 ülkenin parlamentolarında kadın temsili yalnızca yüzde 26.1 oranındadır. Ayrıca 156 ülke genelinde yönetici pozisyonunda çalışan kadınlar, yalnızca yüzde 27’lik bir dilimi oluşturuyor. Türkiye ise bu rapordaki cinsiyet eşitsizliği endeksinde 133. sırada yer alıyor.

TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ

Kadınlara şiddete maruz bırakıldıkları durumda nasıl yol alabileceklerini anlatan, hem hukuki hem de psikolojik destek sunan merkezlerinin sayısının artması önemlidir. Ayrıca yerel yönetimlerin alacağı önlemlerden bir diğeri şehirlerde tüm sokakların yeterli aydınlatılmasıdır. 

Dünyada okuryazar olmayan 900 milyon kişinin 600 milyonunu kadınlar oluşturmaktadır. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması öncelikle eğitimin önemini idrak etmekle mümkündür. Toplumsal cinsiyet eşitliği bilincinin önce ailede sonra okullarda ve sosyal çevrede inşa edilmesi gerekmektedir.

Toplumsal barışın sağlanması, bu toplumun özgür ve üretken bireyleri olan kadınlara yönelik şiddetin son bulmasıyla mümkündür. Dayanışma yaşatır!

KLİNİK PSİKOLOG GÜL KIZILDAŞ 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları