Olaylar Ve Görüşler

Depremlerin jeopolitik sonuçları - Hasan EREL

18 Şubat 2023 Cumartesi

Bu değerlendirmelerim iç politikadan tamamen bağımsızdır. Depremde ve daha önemlisi öncesinde, iktidarın büyük ihmal ve hatalarının olduğunu düşünen biri olarak baştan bu notu eklemem gerekir. 

Adeta atom bombası saldırısına uğramış gibi olan deprem bölgemiz, sadece insani açıdan değil jeopolitik açıdan da Türkiye’de derin yaralar açtı. Bunlardan belki de en önemlisi Hatay bölgesiydi. Hatay, sadece nüfusuyla değil stratejik ve jeopolitik konumuyla da önemli. Hatay adeta bir kama gibi uzanarak İskenderun Körfezi’ni Türk körfezi haline getiriyor ve ayrıca ABD’nin BOP haritasındaki “Kukla Kürdistan”ın denize çıkışını da kesiyor. Yani eskiden beri emperyalizmin hedefinde.

Büyük Atatürk işte bu yüzden Türkiye Cumhuriyeti topraklarına katmak için bozuk sağlığına rağmen çizmelerini giyerek koştu. Bu uğurda hayatını verdi ve Türk yurdu Hatay’ı kurtardı.

VAHİM SONUÇLAR

Halihazırdaki Suriyeli sığınmacı istilası ve korkunç deprem felaketi çok vahimdir. ABD belki deprem yapmak için arzın dibine atom bombası göndermedi! Ama bu depremlerin sonucundan yararlanmak için kolları sıvadı. 

Türkiye’nin jeopolitik pusulası ve deniz feneri olan emekli Tümamiral Cem Gürdeniz, son depremlerle Türkiye’nin enerjisinin azaldığına, yani stratejik olarak güç kaybına uğradığına dikkat çekerek uyardı.

Gürdeniz bu uyarılarını madde madde sıralıyor: 

“Büyük Anadolu Depremi, önlem alınmadığı veya direnç gösterilmediği takdirde ABD merkezli küresel hegemonyanın elini, 5 alanda etkileyecektir. Birincisi İran, Irak, Türkiye ve Suriye topraklarını kapsayan kukla Kürdistan’ın kurulması; ikincisi İran’a olası ABD-İsrail müdahalesi; üçüncüsü Akdeniz’de Türk Mavi Vatanı yerine Sevilla Haritasının dayatılması; dördüncüsü KKTC’de Kıbrıs Rumlarının galebe çalacağı federatif bir sistemin kurulması; beşincisi Ukrayna-Rusya savaşında aktif tarafsızlık uygulayan ve sadece BM yaptırımlarına katılan Türkiye’ye Rusya düşmanlığı için büyük baskı ve hatta yaptırımların uygulanmasıdır.”

Buna ekonomik açıdan Batı’ya yeni bir bağımlılık yaratacak dış borçlar da eklenebilir. 

1999 depremi sonrası IMF ve Kemal Derviş üzerinden yaratılan Batı vesayetini hatırlamalıyız. AB’ye girme hayalleriyle verilen tavizlerle az kalsın (Rumlar Annan Planı referandumuna “He” deselerdi) KKTC elden gidiyordu.

KAMUCU EKONOMİ

Şimdi zaten kötü olan ekonominin üzerine gelen bu büyük felaket, mevcutların ve bundan sonra hükümet olacakların işini çok zorlaştırdı. NATO’dan baskılar hemen başladı zaten. Stoltenberg’in acilen Türkiye’ye gelip İsveç pazarlığı yapması bunun bir örneği. Türkiye bu baskıları göğüslemek için acilen BRICS ülkelerinden (Batı’nın aksine jeopolitik tavizsiz) destek arayışında bulunmalıdır. Özellikle Çin ve Rusya, Türkiye’yi Amerikan cephesine kaybetmemek için hızlı davranmalı. 

Ayrıca depremin bir diğer kurbanı Suriye ile barışma zamanı. Artık bakamayacağımız milyonlarca Suriyeli sığınmacının evlerine dönmesi için diplomatik girişimlerin acilen başlaması lazım. 

Belki de en önemlisi ithalata dayalı neoliberal ekonomik sistem terk edilmeli. Planlı, bilimsel, kamucu ekonomik model artık seçenek değil zorunluluktur.

HASAN EREL

GAZETECİ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları