Olaylar Ve Görüşler

Ekonomide dönemsel krizler - Sıtkı ERGÜNEY

03 Temmuz 2023 Pazartesi

Azgelişmiş ekonomilerde ve Türkiye’de de sekiz on yılda bir yaşanan krizlerin temelindeki neden; seçilen ekonomik sistemin doğasındaki zafiyetlerle birlikte, ekonomideki “temel makro dengeler” kuralının uygulanmamasıdır.

İster özel teşebbüse dayalı serbest piyasa, ister kamu ağırlıklı planlı ekonomi modeli olsun gözetilmesi şart yedi makro denge: arz-talep,  tasarruf-yatırım, dış ticaret ve ödemeler, nüfus işgücü ve istihdam,  gelir dağılımı, enflasyon, kur ve faizdir.

Bu makro dengeler bağlamında, ekonomideki mal ve hizmet arzının (üretim) talep (tüketim) hacminden, tasarruf büyüklüğünün yatırım ve ihtiyaç kredileri gereksiniminden az olması fiyatlar genel seviyesi ve faiz hadlerinin yükselmesine sebep olur.

İhracatın uluslararası ödeme aracı para birimleri üzerinden hesaplanan değerinin ithalat değerinin altında olması dış ticaret ve ödemeler dengesinin bozularak daha fazla yabancı para talebine, dolayısıyla kur ve enflasyon artışına yol açar.  

Mevcut nüfus ile birlikte nüfus artış hızının ekonominin istihdam yaratma kapasitesinin üzerinde seyretmesi, büyüyen işsizlik sonucu emeğin ulusal gelirden aldığı payın azalması, gelir dağılımındaki dengesizliği artırır.

Bu dengesizliklerin tümü Türk ekonomisinde yaşanmaktadır. Ekonomide uygulanmak istenen modelin -doğruluğu ya yanlışlığı tartışmasından bağımsız olarak- mevcut model dahilinde yapılması gereken; bilimsel referanslı para ve maliye politikalarının bir an önce belirlenerek uygulanmasıdır.

Ekonomik sorunların makro dengeler gözetilerek doğru çözümlere kavuşturulabilmesi için “sebep-sonuç” ilişkilerinin bilimsel yaklaşımlarla tespiti gerekir. Mevcut israf ve sömürü düzeninin sürdürülebilirliği, toplumsal refah geleceği yoktur. Bu düzende yapılan krizden çıkış önerileri; çukura düşen otobüsü iterek yola çıkarıp yolcuları bir sonraki çukura kadar oyalamaktan farksızdır.

MAKRO DENGE UNSURLARININ TÜRK EKONOMİSİNDEKİ İŞLEVLERİ

Arz: üretim maliyetini belirleyen dört unsurdan oluşur: ücret, faiz, kâr, rant.

Ücret: Nüfus-işgücü arzı-istihdam dengesizliğinden dolayı Türk ekonomisinde emek en ucuz maliyet unsurudur. 

Faiz: Tasarruf-yatırım/tüketim dengesizliği (tasarruf açığı) nedeniyle borçlanma talebi dolayısıyla faiz yüksektir.

Kâr: Özel teşebbüsün “yatırım kârlılık” kriterinin yüksekliği üretim maliyetlerini artırmaktadır.

Rant: Üretim tesisinin kurulacağı arazi karşılığında toprak sahiplerine ödenen bedeller yüksektir. 

Talep: Gelir dağılımındaki dengesizlik nedeniyle talep, ağırlıklı olarak göreceli ucuz sınai ve tarım ürünlerine yönelmekte, pahalı ürün talebi yüksek faizli ihtiyaç kredileri ile karşılanabilmektedir.

Dış ticaret ve ödemeler dengesizliği: Sınai ve tarımsal üretim önemli ölçüde ithal girdilerle, ihracat ise katma değeri düşük ürünlerle yapıldığından, ödemeler dengesi ve döviz açığı vardır.

Nüfus: Fazla nüfus ve plansızlıktan kaynaklanan işsizlik sorununa bir de anlamsız mülteci politikasının büyüttüğü konut sorunu eklendi. On üç milyon sığınmacı! Yirmi kişiye bir ev hesabıyla 650 bin ilave konut ihtiyacı!

Ekonomide kaynak israfına, bilimdışı politikalara yer olamaz.

SITKI ERGÜNEY

EKONOMİST



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları