Olaylar Ve Görüşler

Ekran karartma hukuka aykırıdır - Av. Haydar AKSOY

04 Mart 2023 Cumartesi

RTÜK’ün idari tedbir olarak ekran karartması hukukun evrensel ilkelerine, anayasamıza ve AİHS hükümlerine aykırıdır. Örneğin bu kararlar, anayasanın, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetini düzenleyen 26. maddesine, 28. maddesine ve AİHS’nin 10. maddesine aykırıdır. 

Anayasanın 28. maddesi “Basın hürdür, sansür edilmez” düzenlemesini içermektedir. Ayrıca, AİHS 10. maddesi kamu makamlarının, ifade özgürlüğüne müdahalede bulunamayacağını hüküm altına almaktadır. RTÜK ekran karartma kararları ile hem demokrasinin emniyet kilidi olan medyaya sansür uygulamakta hem de bir kamu makamı olarak ifade özgürlüğü kapsamında olan basın özgürlüğüne müdahale etmektedir.

Dolayısıyla bu kararlar 6112 sayılı kanunun 32. maddesine dayansalar da hukuki değildirler. Çünkü normlar hiyerarşisinde, anayasa ve AİHS hükümleri, kanunun hükümlerinden üstündür. 

Kanunun 32/9 maddesine göre, bu kararlar, yargı kararı beklenmeden uygulanmakta ve kolay kolay yürütmenin durdurulmasına karar verilmemektedir. Dolayısıyla, bu yöndeki kararların yargı denetimine tabi olması, pratikte bir anlam ifade etmemektedir. 

ÇÖZÜM

Anayasa ve AİHS düzenlemelerine uyum sağlama zorunluluğu açısından, ekran karartma dahil program yayını durdurma yaptırımları, kanundan çıkarılmalıdır. Bunların yerine ve tüm ihlaller için makul ve maktu idari para cezası öngören düzenleme yasalaştırılmalıdır. Tüm demokrasi güçlerinin, bu önerinin yasalaşması için çaba göstermeleri yaşamsal öneme sahiptir. 

Ayrıca, ekran karatma kararlarının iptali davası açan taraflar, anayasanın 152. maddesi kapsamında, kanunun 32. maddesinin anayasaya aykırılığını idare mahkemesinde ileri sürerek bu maddenin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesini sağlayabilirler. 

RTÜK üyeleri, anayasanın 90. maddesinin, temel hak ve özgürlükler alanında, milletlerarası anlaşma hükümlerini, kanunların düzenlemelerinden üstün tutması nedeniyle AİHS’nin 10. maddesine dayanarak, kanunun 32. maddesinde belirtilen ekran karartma ve program durdurma idari tedbirlerini uygulamaktan kaçınabilirler. Bugünkü siyasi atmosfer ve üye kompozisyonu dikkate alındığında, böyle bir tavrın oluşmasının imkânsıza yakın olduğu açıktır. Ancak bu durum, kamuoyunun böylesi yasal ve meşru çabalarının somut hayata hiç etkisi olmayacağı anlamına da gelmez. 

TOPLUMSAL YARAR

Bunlar hayata geçirilemezse hiç değilse, iktidar ve muhalefetin, anayasaya ve AİHS hükümlerine asgari uyum sağlanması amacıyla ekran karartma yerine, sadece ihlalin yapıldığı programın yayınının durdurulması üzerinde anlaşmaları için çaba gösterilebilir. Böylece ilgili medya hizmet sağlayıcı kuruluş, bir taraftan yayına devam ederek topluma enformasyon sağlama görevini yerine getirirken diğer taraftan da medya hizmet sağlayıcı kuruluş yayınlarını sürdürmesi için elzem olan ticari iletişim gelirinden mahrum kalmamış olur. 

Daha çok muhalif medya hizmet sağlayıcılarına uygulanan bu tür yaptırımların, siyasi atmosfer değiştiğinde, bugün iktidarı destekleyen medya hizmet sağlayıcılarına da uygulanmayacağını kimse garanti edemez. Bundan dolayı hukuki temeli olmayan böylesi düzenlemelerin yürürlükten kaldırılması için toplumun bütün kesimlerinin birlikte çaba göstermesinde toplumsal yarar vardır. 

AV. HAYDAR AKSOY

İSTANBUL BAROSU



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları