Olaylar Ve Görüşler

Enflasyonun karanlık yüzü: Psikolojik boyut - Prof. Dr. Sema KALAYCIOĞLU

21 Eylül 2023 Perşembe

Türkiye bugünlere enflasyon öğretilerinin ideolojik kisveyle çıkar amaçlı reddi sonucu geldi. Fiyatlar şahlanırken sıkı para politikasına mali disipline geri dönülmemesi, Türkiye’ye bir on yılı daha kaybettirdi. Oysa yüzde 3 veya 5’in üzerinde seyreden fiyatlar, bozulan makroekonomik istikrarın göstergesidir. Önlem alınmazsa çift, 3, 4 veya 5 haneli fiyat artışları patlar. 

POLİTİKASIZLIK

Çözüm için kaç paket gerekeceği, ülkeden ülkeye değişir. Ama nedenler ve politika araçları değişmez. Elektrik ve petrol gibi girdilerin fiyatlarındaki veya döviz kurundaki artışlar, maliyet enflasyonunun habercisidir. Kısılamayan, hatta artması teşvik edilen yurtiçi talep kadar, ulusal paranın değerindeki düşüş sonucu dış talebin artması ise talep enflasyonunu besler. Buna karşılık artmayan, artırılamayan üretim ve arz enflasyonu tırmandırır. İşsizlik de artarsa bu defa sorun enflasyon ve durgunluk döngüsüne dönüşür. 

İşte böyle bir süreçte önlemlerin ertelenmesi veya özerk kurumlara işlev kaybettirilmesi ülkeyi ekonomik istikrarsızlığı kronikleştirir. Tabii ekonomi dışı faktörler de ekonomik istikrarı bozar. Sürekli savaş hali, iç kargaşa veya terör, gereksiz, verimsiz büyük yatırım projeleri, afetler nedeniyle daralan tarım alanları, yanan fabrikalar, salgınlar, yine arz azalması nedeni ile enflasyon ve durgunluğu besler. Dışa açık ekonomiler ticaret ortaklarındaki ekonomik istikrarsızlıklardan da nasiplenir. 

Türkiye’nin özellikle 2016 sonrasındaki ekonomik serencamında, bunların hepsiyle beslenen ekonomik daralmayı görmek mümkün. Politikasızlığın, kişiselleşmiş, tarafsızlığını yitirmiş müdahalelerin, yüksek maliyetli yatırım ve kamusal israfın enflasyonu tek haneli istenen değerlerden, nasıl önce tek haneli tehlike değerlerine, sonra çoklu hanelere sıçrattığını anlamakta. Ama enflasyonun psikolojik bir boyutu da var.

AHLAKİ PUSULA BOZULUNCA 

Sözde “heteredoks” politikaların keyfiliğinden “rasyonel” seçeneklere dönerken şimdi bir de enflasyonun psikolojik yönü gündeme geldi. Evet, enflasyonun şiddetlenmesinde psikolojinin önemi bilinen ve kabul görmüş bir yaklaşım, davranış psikolojisine dayanan bir bakış açısı. Ancak anlatıldığından biraz farklı. 

Fiyatların gelecekte daha da artacağı beklentisi, insanları bugünden, daha çok tüketmeye, satıcıları ise gelecekte daha pahalı satmak için bugün stoklamaya teşvik ederek enflasyonu körükler. Ekonomi politikalarına ve resmi rakamlara kalmayan güvenin yarattığı “paçasını kurtaran” davranışı, “beklenen enflasyon”un bugüne etkisini böyle açıklar. 

Aslında artan fiyatlar, küçük-büyük tasarrufları erittikçe, ulusal paradan kaçış, harcamayı mala veya döviz gibi alternatif tasarruf araçlarına yöneltir. Birincisi enflasyonu doğrudan, ikincisi ise dolaylı olarak etkiler, hatta durgunluğu beslemeye başlar. Bir de enflasyon, kural sevmeyen toplumlarda hemen iş ahlakını bozar. Etiketleri önceden değiştirme, kalitede, tartıda, kasada ve faturada hile, yalan, acındırma ve borç ödememe fiyatları şişirmeye devam eder. 

Ahlaki pusuladaki bozulmanın yarattığı etki ise enflasyonu aşar ve toplumda hiçbir orta vadeli programın düzeltemeyeceği bir kalıcı hasar yaratır. Faturası fahiş kamu ihale bedelleri karşısında buna da “uyduk imama” davranışı mı desek acaba?

PROF. DR. SEMA KALAYCIOĞLU



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları