Olaylar Ve Görüşler

Hangi Erzincan? - Ali Ekber ATAŞ

17 Şubat 2024 Cumartesi

“Küçük beyinler insanları, orta beyinler olayları, büyük beyinler sistemleri tartışır.”

24 yıldır tanık olduğumuz sorunların başında “liyakat” geliyor. Bilim yuvası(!) Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi de nasiplenmiş. Cumhuriyetin 100 yılında hazırlanan Erzincan Külliyatı e-kitap çalışmasının hangi eksiğini, taraflılığını sıralayalım?  “Hangi Erzincan?” anlatılıyor bu 24 ciltlik “sığ” külliyatta? 

KURUMLAR NEREDE?

“Cumhuriyetin 100. yılında Erzincan” iddiasıyla(!) hazırlanan, birkaç cildin dışında çoğunluğu bilimsel disiplinden uzaklık, akademik bir metodoloji izlemeden, “Bir an önce yapalım da olsun bitsin” acemilikleriyle dolu dijital yayın. Bilinçli, art niyetli demek istemediğim eksikliklere birkaç örnek: Cumhuriyetin Aydınlanma düşüncesini köylere taşıyan, eğitmen kursları, sadece o kursa ait; genel bilgi içeren sayılara indirgenmiş. Derslik, öğretmen ve öğrenci sayısı verilmiş; eğitmenler hakkında tek kelime yok. Sözü edilen “129 öğrenci” kim? Bu kurslar Erzincan’ın hangi köyünde, beldesinde ve ilçesinde hizmet verdi?

17 Nisan 1940 tarihli ve 3803 sayılı yasa ile açılan ve yedi yılda 17 bin öğretmenle Aydınlanma devriminin ışığını Anadolu’ya taşıyan Köy Enstitüleri sanki hiç kurulmamış. Mezun olan 17 bin öğretmen buharlaşmış! Pamukpınar ve Pulur Köy Enstitüsü mezunu Erzincan nüfusuna kayıtlı, değişik belde ve köylerde çalışan 300 öğretmen var, ama yok! Ayrıca Gümüşhane, Sivas, Erzincan ve Erzurum’daki eğitmen kurslarından mezun yaklaşık 200 öğrenciden, 80’i de Erzincan kökenli.

Halkevlerini, Halk Odalarını öylesine geçiştirmişler, onları da sayıya indirgemişler. Biri Erzincan’da, diğeri Eğin’de iki Halkevi... Erzincan’dakinin kütüphanesinde 795, Eğin’dekinin kütüphanesinde 940 kitabın olduğu yazıyor. Hiç mi etkinlik yapılmadı bu iki yerde? Kim bilir... Erzincan’da iki kütüphane varmış... Tipik biçimde günümüzdeki “sayılara tutkulu” bir yaklaşım...

Erzincanlı bir şair olarak gözüm sayıların dışında doyurucu bilgiler aradı. Örneğin 1969-1973 yılları arasında büyük başarılarıyla kendinden söz ettiren ve 1923 Aydınlanma devriminin geleneğini geleceğe taşıyan Erzincan Lisesi’nin ulusal düzeydeki başarıları ve uluslararası spor yarışmalarına katılmış olması görmezden gelinmiş. Liseler arası futbol yarışmalarında kazanılan Türkiye birinciliği... O yıl Fransa’da düzenlenen Avrupa liselerarası şampiyonada ülkemizi temsil etme onuru... Laik, çağdaş ve bilimsel eğitimiyle Türkiye çapında nitelikli eğitimiyle bilgi yarışmaları ve spor alanındaki başarılar mezunlarının kariyer ve başarılarıyla önemsiz bulunmuş olmalı, külliyat için... 

Türk edebiyatına onlarca yapıt kazandırmış edebiyatçılarımız nerede?

24 ciltlik külliyat, aralara sıkışmış birkaç yazı dışında tümden edebiyatsız, bilimsiz, disiplinsiz, ilkesiz, yöntemsiz, akademik metodolojiden uzak. Çağın gereksinimlerine cevap vermeyen ruhani bilgiler, bol miktarda! Edebiyatçılardan çok, siyasi ve ruhani kişilikler... Öyle ki “edebi kişilikler” arasında, bir “sosyal medya şairi” 28 sayfada anlatılırken 400 yıllık Batı Aydınlanmasını 19 yılda bu topraklarda gerçekleştiren Atatürk’e 6 buçuk sayfa ayrılmış. Titizlik olağanüstü(!), emekse(!) inanılmaz. Örneğin Tuğgeneral İ. H. Akansel, İ. H. Akoğuz, eski bakan ve başbakan yardımcısı Zeyyat Baykara da,6. Cumhurbaşkanı Hasan Fahri Korutürk’ün de “bilim ve kültür dünyamıza” eserleriyle katkıda bulundukları(!) atlanmamış. Ama nedense(!), ressam Tevfik Karakaya, ressam Erol Eti, hukukçu/yazar Yiğit Okur, eğitimci Halit Ziya Kalkancı (Tonguç’un arkadaşı, Milli Eğitim Şûrası üyesi, Gazı Eğitim Enstitüsü Md.), Behçet Kemal Çağlar, Asım Bezirci, Cevat Çapan, Vecihi Timuroğlu, Yıldırım Keskin, Mustafa Yeşilovalı, Hazım Zeybek, Müslim Çelik, Umut Özkan akla hiç gelmemiş...

Uzun sözün kısası, bilinçli bir yanlışlıkla “Cumhuriyetin 100. yılında Erzincan” başlığı altında, yeni Osmanlı Cumhuriyeti’nin(!) gelecek 100 yılının ilk kaldırım taşları, Erzincan’dan döşenmeye başlanmış. 

1923 Aydınlanmasından yana olan Erzincanlı sanatçılar, yazarlar, şairler, müzik insanları, öğretmenleri, sendikaları, sivil toplum kuruluşları, tabip odası, barosuyla hepimizin “Hangi Erzincan” sorusunu sorup doğru cevabı vermemiz gerekmiyor mu? 

Yazımın başındaki söze dönersem: Örgütlü sistem karşısında, örgütlü muhalefet olmadıkça, sistem kendi çarklarıyla döner. Sorunumuz kapıyı bekleyenlerle (insanla) ya da bu külliyatla ilgili değil. Sorunumuz böyle olmasında ısrar eden sistemledir.

Bilindik ünlü Erzincan türküsüne bir güzellemeyle bitirelim yazımızı:

“Erzincan’da bir kuş var

Kanadında Cumhuriyet yok” 

ALİ EKBER ATAŞ

ŞAİR



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları