Olaylar Ve Görüşler

İstanbul ve deprem - Kaya Özgen

11 Nisan 2023 Salı

Dünyanın sayılı mega kentlerinden olan İstanbul, etkin deprem kuşağı üzerinde bulunmaktadır. Tarihsel verilere bakıldığında, 1509 ve 1766’da büyük depremler yaşamıştır. İki deprem de “Küçük Kıyamet” diye tanımlanmış, padişahlar çadıra çıkmak zorunda kalmışlardır. Dönemin kent nüfusunun az olması, yapı stokunun ağırlıklı olarak hafif ahşap yapılardan oluşması sayesinde can ve mal kayıpları sınırlı kalmıştır.

Şimdi kenti yeni bir deprem bekliyor. Yapılan çalışmalarla, Marmara’daki aktif fayların konumları da belirlenmiştir. Zaman giderek daralmaktadır. Zaman yitirmeden önlemler alınması zorunludur.

Zaman yitirilmemeli

İstanbul depremi deyince konu ayrıcalık arz ediyor. Ülkemizin neresinde olursa olsun, yaşanan depremlerde İstanbul geniş olanaklarıyla anında yardıma koşuyor. Kahramanmaraş merkezli depremlerde de bu durum açıkça görüldü. Deprem bölgelerine yardımların ardı arkası kesilmedi. Buna karşın olası İstanbul depreminde, çevreden yeterli güç yok; İstanbul kendi sorununu kendisi çözmek zorunda.

Kentin depreme hazırlanması bağlamında kapsamlı hazırlık çalışmaları gerekmektedir. Bu doğrultuda geçmiş deneyimlerden (örneğin 17 Ağustos 1999) yararlanılarak yol haritası belirlenmelidir. Bu bağlamda semtlere göre gidilecek toplanma alanları, başvurulacak hastaneler vb. gibi yönlendirici çalışmalarla, halk bilinçlendirilmelidir. Kentteki binaların durumları belirlenmeli, depremde hasar ve göçme nedeni olan yapım kusurlarının giderilmesine yönelik çalışmalar başlatılmalı ve olabildiğince kısa sürede sonuçlandırılmalıdır.

Kentsel dönüşüm uygulamaları, yeterince başarılı olamamış, sınırlı kalmıştır. Şimdilerde devletin sağladığı destek kredileri yanında İstanbul Büşükşehir Belediyesi de daha çekici öneriler sunmaktadır. Sorunlu binalar, zaman yitirmeden bu olanaklardan yararlanmalıdırlar. Konutlar yenilenmediğinde, hiç olmazsa büyük yapım kusurlarının belirlenmesi ve giderilmesi gerekir. Bu çalışmalar, meslek odalarının desteğiyle yapılmalıdır.

Neler yapılabilir?

  • Bina girişlerindeki zemin katlarında, yaygın olarak gözlenen ara bölme duvarsız mekânların, duvar ve perdelerle desteklenerek depremlerde başlıca göçme nedeni olan “yumuşak kat” oluşumları ortadan kaldırılmalıdır. l Kısa kolon oluşumları saptanarak yerel müdahalelerle giderilmelidir.
  • Binaların bodrum katları nedense adeta kaderine terk edilmektedir. Kapalı, havasız mekânların malzemeyi bozduğu, donatı korozyonuna yol açtığı bilinmektedir. Bu durumda basit düzenlerle havalandırma sağlanmalı, korozyon hasarları giderilmelidir. Bu kapsamda sıkça rastlanan fahiş bir hata olarak su deposuyla bağlantılı kolon/ kolonlar ayrılmalı, bakımları yapılmalıdır.
  • Kentteki konutların durumları belirlenmeli, yapımda kullanılan betonarme projesi yardımıyla hiç olmazsa basit kontrol hesaplarıyla değerlendirme yapılmalıdır. Bir adım daha ileri gidilerek, sistemin yürürlükteki (2018) deprem yönetmeliğine göre kontrolü yapılarak (buna performans analizi deniyor) yapısal sistemin gerçek durumu ortaya çıkarılmalıdır. Buna dayanarak yapı yenilenmeli veya güçlendirilmelidir.

Sonuçta, kent depreme hazırlanırken, kapsamlı hazırlık yapılması zorunludur. İstanbul’un özenle korunması gerekir. Gerekli önlemler alınmadan yaşanacak İstanbul depreminin, ülkemizin “beka” sorunu olacağı, kaçınılmaz bir gerçektir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları