Olaylar Ve Görüşler

Kemalizmin ontolojisi üzerine - Halit PAYZA

31 Mart 2023 Cuma

Kemalizm ontolojik bir kavram olarak ilkin ulusal bağımsızlık için Mustafa Kemal’in önderliğinde direnenlere karşı işbirlikçi Damat Ferit, ardından İstanbul’un işgal edildiğini bildiren Fransız temsilcisine “Kemalistleri siz tutuklamasaydınız, ben tutuklayacaktım” diyen Vahdettin tarafından söylendi. 1920’de Robeck’in müttefikleri için hazırladığı raporda “Fransızlar, Kemalistlere karşı iyi niyetli görünüyorlar” diyerek bu kavramı dile getirir. 6 Mart 1922’de Tevfik Paşa ile görüşen İngiliz Yüksek Komiseri Sir Horace Rumbold da aynı kavramı kullanır. Bağımsızlık karşıtı Alemdar gazetesi Kemalistleri “Kemali Çete” olarak yaftaladı. Batılı işgalciler için Ulusal Bağımsızlık Savaşı “Kemalist Hareket” olarak küçümsenmek istenildi. Kemalizm kavramını olumlu anlamda ilk kez 1927’de Yakup Kadri Karaosmanoğlu kullandı. Kemalizm bağımsızlık, çağdaşlaşma, kesintisiz devrimler demekti. Kemalizmin ilkeleri daha sonra Cumhuriyetçilik, Halkçılık, Devletçilik, Milliyetçilik, Devrimcilik, Laiklik olarak belirlenecektir.

CUMHURİYETİN KÖKÜ

Düşünbilim, etimolojik olarak arama bilgisidir. İdeolojiyle doktrin birbirine karıştırılır; ideolojinin ontolojik tanımı siyasal ve toplumsal oluşumların tutum, duruş ve yaklaşımlarını içerir. Ayrıca siyasal, hukuksal,  bilimsel, felsefi, yazınsal, etik, estetik bileşenleri bulunur. Kemalizm bir bütün olarak bugün de varlığını daha yoğun biçimde duyumsatarak sürdüren yararcı bir ideoloji, yeni bir çağı işaret eden Türk Rönesans’ı olarak kabul edilebilir.

Osmanlı düşünü Osmanlıcılık, İslamcılık, Türkçülük ve Batıcılık olarak çok parçalıdır. Cumhuriyete kadar bu dört akım birbiriyle çatışkı içindedir. Bir aile ve devşirmelerle oluşturulan klan devleti olarak Osmanlı’da, Osmanlıcılık düşünü, imparatorluğun çadır devletinden duraklama ve yıkılma sürecine kadar yoktur, Türk’ü kabullenmez. Osmanlıcılık düşünü Tanzimat’ın eseridir. Jön Türklerin yıkılmanın eşiğine gelmiş imparatorluğu yeniden toparlamak için savundukları Osmanlıcılık 1878 Berlin Antlaşması’yla zayıflamaya başlar, Balkan Savaşlarındaki büyük yengilerle ortadan kalkar. Ardından İslamcılık düşünü II. Abdülhamit döneminde devletin resmi politikası haline gelir. I. Dünya Savaşı sonunda etkisini yitirir. Türkçülük düşünü Çarlık Rusya’sından kaçan Türk asıllı düşün insanlarının Anadolu’ya taşıdıkları akım olarak ortaya çıkar, II. Meşrutiyet’in ilanıyla varlığını duyumsatır. Aynı dönemde Batıcılık düşünü de gelişir. Türkçüler Turancılık/Kızıl Elma gibi hedeflere yönelirlerken Batıcılık düşününü savunanlar bilimselliği ön planda tutarlar. Cumhuriyetin kökü bilimselliktir. Ulus devlet politik, jeopolitik, kültürel bir üst varlık olarak ortak bir dil, ortak kültür, ortak değerleri içerir. Ulus devletler evrensel yasalara göre varlıklarını sürdürürler, yoksa kendinden önceki soy ve klan devletleri gibi tarihin çöplüğüne süpürülürler.

AKLIN ÖZGÜRLÜĞÜ

Aydınlanma Kant’ın da vurguladığı gibi insanın kendi suçu ile düşmüş olduğu ergin olamamadan yine aklını bir başkasına başvurmaksızın kullanmasıdır. Aklını bir başkasının aklıyla kullananların en büyük yanılgısı, başkalarının aklını kendi aklılarından daha büyük ve daha doğru kabul etmeleridir. Aklını başkasının aklıyla kullananlar, başkalarının yanılgısını da kendi doğruları olarak kabul ederler. Despotizim ve zorbalık varlığını aklını kullanma cesareti göstermeyip başkalarının aklıyla akıllı olduklarını varsayanların varlığıyla var olabilir. Ancak aklın özgürce kullanılması aydınlanma getirebilir.

HALİT PAYZA

YAZAR



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları