Olaylar Ve Görüşler

Kıyılarımız ve ‘havlu hareketi’ - Mehmet Şakir ÖRS

14 Ağustos 2023 Pazartesi

Güzel ülkemizin üç yanı denizlerle çevrili. Doğal olarak oldukça geniş kıyılara sahibiz. Bu durum, halkımıza önemli bir şans yaratıyor. Özellikle denize kıyısı olan kentlerde ve yerleşim alanlarında yaşayan yurttaşlarımız için, yaz aylarında denize girme ve denizden yararlanma olanakları doğuyor.

Bu iş görünürde böyle de acaba hayatın gerçekliğinde tam böyle mi oluyor? Kıyı kentlerinde yaşayanlar, deniz kıyılarından/plajlardan özgürce ve yeterince yararlanabiliyorlar mı? 

Doğrusu bu soruya gönül rahatlığıyla olumlu yanıt vermek giderek zorlaşıyor. Burada da pek çok ekonomik ve sosyal sorun, kısıtlama karşımıza çıkıyor. Buna koşut olarak çok sayıda yurttaşımız, ister istemez “derya içre olup da deryayı bilmeyenler” durumunu yaşıyor!

KIYILAR HALKINDIR

Deniz kıyısı kentlerimizde vatandaşın denize girme olanakları giderek daralıyor. Halkın ücretsiz yararlanabileceği plajların sayısı azalıyor. Ege’den Akdeniz’e uzanan kıyılar, maalesef rant amaçlı girişimlere kurban ediliyor. Buna karşı çıkan vatandaşlar, birçok yerde “Kıyılar halkındır” diyerek kıyı işgallerine karşı ayağa kalkıyorlar.

İŞLETMELERİN TALEPLERİ

Anayasaya ve kıyı yasasına göre, bütün kıyılar/koylar ve plajlar halkın kullanımına açık olmalıdır. 

Bu yasal gereklilik hayatın gerçekliğinde farklılaşıyor. Bazı yerlerde bakanlıklar ve bağlı kuruluşlar, bazı yerlerde de belediyeler eliyle özel işletmelere veriliyor. Bu işletmelerin talep ettikleri yüksek bedelleri, dar gelirli vatandaşın karşılaması çoğunlukla mümkün olmuyor. Sonuçta olan yine dar gelirli yurttaşımıza oluyor!

EGE’NİN İKİ YAKASINDA

İşte kıyılarda yaşanan bu olumsuzluklara karşı, Ege’nin iki yakasında kitlesel bir hareket başladı. Bu harekete “havlu hareketi” deniyor. Önce Yunanistan’ın Paros adasında, halk kıyıların ticarileştirilmesine karşı harekete geçti. Kıyılardaki özel işletmelere karşı eylemler düzenlendi. Egeliler, plajlara havlularını atmaya başladılar.

YENİ EYLEMLER

Şimdi de bu hareket yaygınlaşarak Ege’nin bizim yakamızdaki kıyılarına sıçradı. Çeşme’de ve Datça’da eylemler düzenlendi. Burhaniye’de deniz kirliliği protesto edildi. Ege’nin kıyı insanları, yine farklılıklarını gösterip kitlesel girişimlere önderlik ediyorlar. Yaşanan olumsuzluklara ve kıyı işgallerine karşı harekete geçiyorlar. 

Bu bağlamda, halkın kıyılardan ve plajlardan özgürce, hakça yararlanabilmesi için kamu kurumlarının, belediyelerin gerekli düzenlemeleri yapmasını ve hizmetleri vermesini istiyorlar. 

KAMUSAL VE HALKÇI BAKIŞ

Bunun yolu da kamusal ve halkçı hizmet anlayışından geçmektedir. Plajları şezlong ve şemsiyecilerin işgaline bırakmak haksızlıktır ve kolaycılıktır. 

Hele milli park gibi kamu alanlarını ihalelerle özel işletmecilere terk etmek ve astronomik fiyatlarla karşılaşan vatandaşı buralara giremez, buralardan yararlanamaz hale getirmek adaletli bir yol olamaz. 

Günümüzün ağır ve zorlu ekonomik koşullarında, vatandaşa verilecek hizmetler kamusal işletmecilik yaklaşımıyla ve kamucu hizmet anlayışıyla kotarılmalıdır. 

HERKESE ADİL VE EŞİT

Çevre ve doğa konularında, kent yaşamında; en temel yaklaşımın, halkçı bakış ve tutum olacağını düşünüyoruz. 

Kamusal kurumlar ve yöneticiler, yerel yönetimler, böylesi bir anlayışı kendilerine rehber edinmelidirler. Halkçı ve halktan yana bir tavır, toplumsal yaşamın ve yönetim anlayışının temel ilkesidir. Yalnızca parası olana değil, ayrımsız herkese adil, eşit ve hakça hizmet götürülmelidir. 

MEHMET ŞAKİR ÖRS



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları