Olaylar Ve Görüşler

Kurumsal devamlılık - Alaettin CANGÖZ

25 Şubat 2023 Cumartesi

Kurumsal devamlılık planı afet öncesinde, afet sırasında ve afet sonrasında yapılacak faaliyetlerin planlanmasıdır. Bunun ilk aşaması afet yönetiminin, ikinci aşaması kurumsal işlevlerin geri kazanımının planlanmasıdır.

Afet yönetiminin planlanmasında ilk aşama senaryonun, veriler değerlendirilerek, gerçekçi olarak belirlenmesidir. Bunun ardından afetin gerçekleşme olasılığı ve yol açacağı hasar hesap edilerek senaryolar önceliklenir ve gerekli önlemler saptanır. Gerekli önlemler afetin gerçekleşme olasılığını ve gerçekleşirse vereceği hasarı azaltmaya yönelik olmalıdır. Deprem maalesef olma olasılığı veya şiddeti azaltılabilen bir afet değildir, tüm önlemler vereceği hasarı önlemeye yönelik olmalıdır.

Kısacası afet yönetimi can ve mal kaybını en aza indirmeyi amaçlayan çalışmalardır. Her birey, aile, şirket, kamu kurum ve kuruluşu bu çalışmada üstüne düşeni yapmalıdır. Türkiye olarak afet yönetimi aşamasına bile hazır olmadığımız, senaryoyu doğru kurgulamadığımız, müdahale takımlarını doğru oluşturamadığımız veya sevk edemediğimiz, bütçemizin bile olmadığı ortaya çıktı.

İkinci boyut olan kurumsal işlerliğin geri kazanımının planlanmasında ilk adım, afetin kurumun işlevlerini nasıl etkileyeceğinin saptanmasıdır. Bu, kurumun işlevlerinin tek tek belirlenmesini, bu işlevlerin birbirleriyle ve kurum dışı kuruluşlarla olan ilişkisinin saptanmasını, birinde meydana gelecek hasarın ya da aksamanın diğerlerini nasıl etkileyeceğini öngörmeyi gerektirir. Örneğin kurumun üretim tesisleri ve insan kaynağı nasıl etkilenecektir, buna bağlı olarak üretim nasıl etkilenecektir saptanmalıdır. Bu saptamalara bağlı olarak yeniden işlevsel hale gelmek için yapılması gerekenler planlanmalıdır. Alınacak önlemlerin başında üretim yerlerini riskli bölgelerin dışına taşımak veya değişik bölgelerde üretim yapmak gelir.

Toplumlar, yaşamaya devam edebilmek için nüfusla birlikte mal ve hizmet de üretmek zorundadırlar. Toplumumuzun nüfusunu korumayı düşündüğümüz gibi üretimini de korumayı düşünmeliyiz. Toplumumuzun maalesef bir kurumsal devamlılık planının olmadığı görülmüştür. Çok zorluklarla oluşturduğumuz yatırımlarımızın, üretim kapasitemizin yüzde 65-70 gibi büyük çoğunluğu Marmara Bölgesi gibi çok riskli bir alana yığılmış ve yığılmaya devam ediliyor.

OVALARA YERLEŞİM ÖNLENMELİ

Toplum olarak kurumsal devamlılık planının oluşturulmasında kamu öncü rol oynamak zorundadır. Maalesef özel sektör bu konuda iyi sınav verememiştir. İvedilikle üzerinde yaşanması riskli olan alanlar saptanarak buralara yerleşim ve yatırım engellenmelidir. Hem riskli olan hem de tarımsal üretimi olumsuz etkileyen ovalara yerleşim önlenmeli, yatırımların verimli olmayan bölgelere kaydırılması teşvik edilmelidir. Riskli alanların saptanması siyasi bir tercih değildir; kararı uzmanlar vermelidir. 

Toplum olarak bunu gerçekleştirebilmek için bilimsel verilerin toplanıp değerlendirilerek geleceğin öngörülebileceğini, dolayısıyla planlanabileceğini anlamamız, benimsememiz genelin yararı için bireysel çıkarlardan vazgeçmemiz gereklidir. Aksi halde popülist politikalar gene kazanacak; çok sayıda can kaybına ve büyük maddi hasara neden olan bu boyuttaki musibetten dahi ders almamış olacağız.

ALAETTİN CANGÖZ

EMEKLİ EMNİYET MÜDÜRÜ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları