Olaylar Ve Görüşler

PKK ile mücadele üzerine - Nejat ESLEN

19 Ocak 2024 Cuma

Günlerdir televizyonlarda Türk ordusunun Irak’ın kuzeyinde uyguladığı operasyonel plan tartışılmaktadır. Tartışmak daha doğrusunu bulmak amacı ile yapılıyorsa faydalıdır. Ancak tartışmaların çoğunlukla siyasi yönlendirmelerle yapıldığı izlenmektedir. Tartışmalarda şu konu gündeme getirilmemiştir: Türk ordusunun Irak’ın kuzeyinde bulunmasının amacı, bu harekâttan beklenen sonuç nedir? PKK’nin sızmasını önlemek mi? Yoksa PKK’yi arayıp bulup yok etmek mi?

Bu farklı iki amaç, farklı operasyonel plan, farklı önlemler gerektirir. İşte bu nedenle de önce buna karar verilmelidir.

Aslolan siyasettir. PKK ile mücadelede de aslolan siyasettir. Türk ordusu ise PKK ile mücadelede siyasetin aracıdır. PKK ile mücadelede siyasetin diğer araçları etkili olamadığı için Türk ordusu kırk yıldır PKK ile mücadelenin içindedir. 

PKK organize olmuş silahlı bir güçtür ve bu güç de siyasetin aracıdır ve siyasi bir amaç için mücadele etmektedir. PKK’nin üst aklı ona dört ülkeden koparılacak topraklarda PKK devletinin inşa edilmesi görevini vermiştir. 

ORTADOĞU JEOPOLİTİĞİ

PKK’nin Türkiye’den koparmayı amaçladığı toprak, iklim krizi nedeni ile değeri giderek artacak olan Fırat-Dicle havzalarıdır. Ayrıca PKK, bir koridorla Akdeniz’e ulaşmaya çalışmaktadır.

PKK sadece kendi üst aklının aracı değil, aynı zamanda ABD’nin Ortadoğu jeopolitiğinin ve İsrail’in Tevrat’a dayalı jeostratejisinin de silahlı aracıdır.

O halde Türkiye’nin karşısında sadece PKK’nin olmadığını, aynı zamanda Türkiye’nin PKK’yi siyasi amaçlarının aracı olarak kullanan ABD ve İsrail ile de mücadele ettiğini tespit etmemiz gerekmektedir.

Etnik kökenli terör örgütü PKK kırk yıldır süren mücadelesinde siyasi amacına ulaşamamıştır. Bu durum Türk ordusunun başarılı mücadelesinin sonucudur. 

Ancak, Türkiye, kırk yıllık mücadelesinde PKK tehdidini bütünü ile bertaraf da edememiştir. Aksine, Arap Baharı’nın Suriye’yi etkisi altına almasından ve bu ülkenin istikrarsızlaşmasından sonra, PKK ile mücadele cephesi genişlemiş, Türk ordusu yaklaşık toplam 1250 kilometrelik sınır hattı boyunca önlem almak, daha fazla birlik ayırmak zorunda kalmış ve mücadele daha da zora girmiştir. 

Oysa, içinde bulunduğumuz güvensizlik ortamında Türkiye’nin sadece güney cephesinde değil, aynı zamanda Trakya, Ege, Kıbrıs ve Doğu Anadolu cephelerinde de yeterince güçlü olması gerekmektedir. Ordunun küçültülmesi, zorunlu askerlik süresinin kısaltılması ve bedelli askerlik sistemimin hâlâ devam ettirilmesi kuşkusuz dolaylı da olsa PKK ile mücadeleyi etkilemektedir.

ARAZİ VE KIŞ KOŞULLARI

Irak’ın kuzeyinde Türk ordusu PKK sızmalarını önlemek için Irak’ın içine girmiş, bu bölgede üsler kurmuştur. Irak’ın kuzeyinde Türk ordusu derinliğe doğru ilerledikçe, bölge coğrafyası huninin ağzı gibi genişlemekte, daha fazla önlem alınmasını gerektirmektedir. Arazi ve kış koşullarını avantaja çeviren PKK ise bu bölgede taktik inisiyatifler kullanarak şehitler vermemize neden olmaktadır. Türkiye ise öldürülen PKK’li sayısını başarı kriteri olarak sunmaktadır.

Bu noktada şu soruya cevap aramamız uygun olacaktır: PKK ile mücadelede silahlı mücadele önemlidir ve devam ettirilmelidir. Ancak, PKK ile mücadelede başarının kriteri öldürülen PKK’li sayısı mıdır? Kanımca değildir.

Kanımca, “PKK ile mücadelede başarının kriteri, PKK’nin başarı umudunu yok etmektir.” Değerlendirmeler de bu kritere göre yapılmalıdır. O halde sorularımıza şu şekilde devam etmemiz mümkündür:

“PKK’nin başarı umudu nasıl yok edilir?”

“ABD’nin, PKK’nin başarı umudundaki rolü nedir?”

ÇÖZÜM

Bütün bu sorulara doğru cevap verildiğinde, PKK ile mücadelede asıl muhatabın ABD olduğu görülecektir. Aslında, basit bir ifade ile PKK’nin başarı umudunun yok edilmesinin, ABD’nin bu örgüte verdiği desteğin kesilmesinden geçtiğini görmek gerekir. PKK ile mücadelede ABD’yi muhatap almak için ise güçlü iç cephe, güçlü hazine ve güçlü kozlar gerekir. Konu bu kadar basittir ama kolay değildir...

NEJAT ESLEN

EMEKLİ TUĞGENERAL 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları