Olaylar Ve Görüşler

Sığınmacı ve mülteciler tehdit unsuru mu? - Prof. Dr. Osman İNCİ

04 Eylül 2023 Pazartesi

Geleceğimizi ciddi boyutlarda etkileyecek üç olgu yaşanmakta; dış borçlanma, sığınmacı/mülteciler ve yabancılara toprak satışı. Ülkeler çağın sorunu olan uluslararası göçe yönelik bazı önlemler almak zorunda kalmaktalar. Ancak insanların neden olduğu iç savaşlar, açlık, çevresel felaketler önlenmeden sorun çözülemez. 

Osmanlı dış borç almaya ve toprak satmaya başlamasıyla kısa sürede Düyunu Umumiye ile yüz yüze geldi. Yabancılara taşınmaz satışı ile ilgili düzenlerden birisini 1985’de iptal eden Anayasa Mahkemesi kararında, yabancıların arazi ve emlak edinmesini salt bir mülkiyet sorunu olarak görülmemesi gerektiğini belirterek: “Toprak devletin vazgeçilmesi olanaksız temel unsuru, egemenlik ve bağımsızlık simgesidir” demekte.

Ülkemizdeki sığınmacı ve mültecilerin, sayısal, kültürel ve sosyal açıdan Türkiye Cumhuriyeti’ni tehdit eder boyutlara geldiği kanısı toplumda yaygın kanı. Etnik grupların, dinsel cemaat ve diğer toplumsal unsurların üniter yapıyı bozmasına izin verilemez. Son yıllarda ülkemize giren kişi ve grupların etnisite sayılacak yaşam tarzları ve eylemleri konunun ciddiyetle irdelenmesini gerektirdiği açıktır. 

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği tarafından yapılan açıklamada Türkiye 2023 yılında da en fazla sığınmacı barındıran ülke. Bilinen 4 milyon 990 bin kişi. Ancak 300 bin ile 2 milyon arasında olduğu tahmin edilen düzensiz göçmenler var. 

 TC vatandaşlığı verilmesi ölçütlerine uyulmadığı açıktır. Suriyeliler “istisnai vatandaşlık” yoluyla da TC vatandaşı olmaktalar. Göç Araştırmaları Derneği Başkanı Didem Danış son yılların “istisnai vatandaşlık” kriterlerini kimsenin bilmediğini, vatandaşlığa geçenlerin artık Resmi Gazete’de yayımlanmadığını, 230 bin Suriyeliye “istisnai vatandaşlık” verildiğini, 60 bin kadarına çalışma izni verildiği halde 1 milyon Suriyelinin çalıştığını bildirmekte.

ARTAN TOPLUMSAL GERİLİM

İl ve ilçelerimizde sığınmacı/mülteci mahalleleri oluştu. Ucuz ve kolay işçilik ile emek sömürüsü de yaşayan göçmenler; sağlık ve psikososyal hizmetlere, barınma ve eğitim hizmetlerine erişim, beslenme sorunları yaşamaktalar. Ayırımcılık yapılmakta ve toplumsal gerilim giderek artmakta. 

Güneydoğu ve doğu sınırında rahatlıkla ve kontrolsüz geçen yabancıların, ne kadarı terörist, ne kadarı normal göçmen bilinmiyor. Suriyeli ve Iraklılardan sonra Afganlar gelmeye başladı. Bunların hepsi genç insanlar. Eşya, çanta, valizleri olmadığı gibi, yanlarında çocuk ve kadın da yok. Sivil giyimli asker imajı vermekteler.  .

Nüfus dağılımı bağlamında ciddi bulgular var. İbrahim Efe’nin yaptığı çalışmada Kilis nüfusunun yüzde 42.43’ü geçici koruma altındaki göçmenlerden oluştuğunu yayımladı. Hatay Belediye başkanı, Reyhanlı ilçe nüfusunun yüzde 57’sinin Suriyeli olduğunu açıkladı.

Hacettepe Nüfus Etüdleri Enstitüsü’nden Gökhan Yıldırımkaya’nın Suriyeli göçmen örneklemi çalışmasında; çocukların yüzde 21’inin resmi kaydı yok, 6 yaş üstü kadınların yaklaşık yarısı okuryazar değil, erkeklerin eğitim süresinin 5.1 yıl. Doğurganlık hızı 5.1 çocuk. 15-19 arası kadınların yüzde 50’sinin doğumlar arası 18 ay. 20-29 yaş arası yüzde 46’sı 24 aydan az, 30-39 yaş arasının yüzde 24’ü ise 2 yıl içinde doğum yapmakta. Erkeklerin çoğu 3-4 eşli ve her kadın çok çocuklu. Doğurganlık hızı çok yüksek, eğitim durumları ortada.

Bugün resmi rakamlara göre ülke nüfusumuzun yüzde 6’sı kadar eğitimsiz ve zanaatsız sığınmacı/mülteci var. Bu üreme hızı ile yakın gelecekte oran katlanır. Bu koşullarda ülkemizin sosyal, kültürel ve demografik yapısının etkilenmesi kaçınılmaz. AB’nin kadrolu sınır bekçiliğinden çıkmamız ve devlet politikası olarak soruna çözüm üretmemiz vazgeçilmez görünüyor.

PROF. DR. OSMAN İNCİ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları