Olaylar Ve Görüşler

TBMM, Can Atalay ve 14. madde - Prof. Dr. Doğan SOYASLAN

02 Şubat 2024 Cuma

Sanık hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs suçundan tutuklu olarak yargılanır ve dosya Yargıtay aşamasında iken milletvekili seçilir. Seçme, seçilme, temsil etme ve kişi güvenliği haklarının ihlali nedeniyle AYM’ye başvurur. Hak ihlali konusunda karar vermeden birkaç gün önce Yargıtay mahkûmiyeti onaylar. Hüküm kesinleşir. Oysa Yargıtay 3. Ceza Dairesi, sonuçlanmak üzere olan hak ihlali davasının neticesini pekâlâ bekleyebilirdi. 

Anayasa Mahkemesi seçme, seçilme, temsil etme hakkının ihlal edildiğine, milletvekilinin tahliyesine ve yargılamanın durdurulması gerektiğine karar verir. Dosyayı CMK 311/f uyarınca gereğini yapması için İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderir. Ayrıca konuyla ilgili düzenleme yapması için TBMM Başkanlığı’na mahkeme kararını gönderir.

HAK İHLALİ KARARI

13. Ağır Ceza Mahkemesi, hak ihlali kararının dosyanın Yargıtay’da iken verildiği gerekçesiyle dosyayı Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne gönderir. Oysa yapılacak iş, yargılamanın yenilenmesi hükümleri uyarınca milletvekili sanığın serbest bırakılması ve yargılamanın durdurulması idi. 

Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Anayasa Mahkemesi’nin Yargıtay’ın üzerinde bir temyiz mahkemesi olmadığı, Anayasa Mahkemesi’nin anayasanın 14. maddesini ihlal ettiği, hak ihlali kararının uygulanmasının mümkün olmadığı, hükmün kesinleştiği, Anayasa Mahkemesi’nin anayasayı ihlal ettiği (manevi cebirle ihlal) gerekçeleriyle üyeler hakkında suç duyurusunda bulunulmasına karar verir. Ayrıca kararı milletvekilliğini düşürmesi için TBMM Başkanlığı’na da gönderir. 

VEKİLLİK NEDEN DÜŞÜRÜLEMEZ

Milletvekilinin avukatları AYM’ye tekrar başvurmuşlar, mahkemeler aynı kararları vermişlerdir. Milletvekilinin avukatları üçüncü kez AYM’ye başvurmuştur.

TBMM sanığın işlemiş olduğu iddia olunan suçun milletvekili olmaya engel suçlardan olduğu gerekçesiyle sanığın milletvekilliğinin düşmesine karar veremez. Çünkü sanık seçilmiştir, ancak milletvekilliği görevine başlayamamıştır. Henüz milletvekili değildir. Parlamento ve millet önünde ant içerek görevine başlaması gerekir. Böyle bir durum mevcut değildir. Milletvekilliğine başlamayanın vekilliğinin düşürülmesi söz konusu olamaz. (Anayasa madde 81/1)

Yemin edip göreve başlaması için tahliye edilmesi ve Meclis’e gelmesi gerekirdi. Buna da ancak İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi karar verebilir. 

TBMM’nin yapması gereken, AYM kararının uygulanmasını sağlayacak işlemleri yapmaktır. Türkiye’nin imzaladığı uluslararası antlaşmalar ve anayasanın 90/5 maddesi bunu gerektirmektedir. Gerçekten söz konusu maddeye göre; “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesi’ne başvurulamaz. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır.”

SEÇME VE SEÇİLME HAKKI

Maddede belirtildiği gibi uluslararası antlaşmaların anayasaya aykırılığı iddia olunamaz. O halde uluslararası antlaşmalar anayasanın üzerindedir. Türk Anayasa Mahkemesi temel haklara ilişkin uluslararası antlaşmaları ve anayasayı uygulamaktadır. TBMM’ye düşen AYM’nin anayasa ve uluslararası antlaşmalara uygun olarak verilmiş bulunan kararının gereğini yapmaktır.

TBMM’nin yapması gereken, AYM’nin hak ihlali kararında belirttiği anayasanın 14. maddesinin içeriğini belirleyen bir kanun yapmaktır. Mahkemeye göre 14. maddenin kapsamı açık, net, öngörülebilir değildir. Suç ve cezaların kanuniliği ve kişi güvenliği ilkesini ihlal eder niteliktedir. 

TBMM’nin yapması gereken diğer işlem, “Ceza Muhakemesi Kanunu”nun 311/f fıkrasına bir hüküm ilave etmektir. Söz konusu hüküm, “Seçme ve seçilme hakkının ihlali halinde cezanın infazı görev sona erinceye kadar durdurulur” şeklinde olabilir. Türkiye’de 35 yıllık uygulama bu yönde olmuştur. 

PROF. DR. DOĞAN SOYASLAN



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları