Olaylar Ve Görüşler

Türkiye’nin Geleceği - Hamza Kie

29 Mart 2024 Cuma

Bir ülkenin geleceği, sadece seçimlerde sandığa gidip oy kullanmakla belirlenmez. Derinlikli bir bakış; siyasi manevraların, ideolojik çekişmelerin ve seçmen davranışlarının ardındaki karmaşık ilişkilere odaklanmayı gerektirir. Bu ilişkiler, seçim sonuçlarının ötesinde, toplumun sosyal ve ekonomik gelişimini de etkileyen faktörlerdir. 

Seçimlerin mantığı, sadece kişisel tercihlerle değil, toplumsal ideallerle şekillenir. Parti sadakatinden öte Cumhuriyetin temel değerlerine olan bağlılık ve demokratik ilkelerin korunması ön planda olmalıdır. Ancak parti içi çekişmeler, bireyin ötesinde bütün bir toplumu etkileyebilir. Bu da iktidar partisinin elini güçlendiren bir dinamiğe dönüşebilir. Bu nedenle seçimlerde oy kullanırken bireysel tercihlerin yanı sıra toplumun genel yararını gözeten bir yaklaşım benimsemek esastır. 

Ortak amacı olmayan bir muhalefet, iktidarın güçlenmesine ve Cumhuriyetin temellerinin sarsılmasına zemin hazırlar. Muhalefet partileri çekişmelerle bölünmüş durumdadır; bu da AKP’nin gücünü ivmelendirmektedir. Muhalefetin birleşik bir cephe oluşturması, demokrasinin sağlıklı işleyişi için hayati önem taşır. 

Bu seçim, Türkiye’nin siyasi ve ekonomik rotasının belirlenmesi açısından da büyük öneme sahiptir. Diğer bir ifadeyle rejimin geleceğini belirleme potansiyeline sahiptir. Bu, seçmenlerin kararlarını verirken sadece güncel politikaları değil, uzun vadeli vizyonları da göz önünde bulundurması gerektiği anlamına gelir. 

YEREL YÖNETİMLERİ DEĞİŞİMİ

Bu süreçte, bir partinin zaferi sadece o partinin değil, aynı zamanda toplumun genel yapısını da etkiler. Dolayısıyla seçmenin, aday belirleme kırgınlıklarının ötesine geçerek partisinin temel idealleri doğrultusunda oy kullanması, Cumhuriyet’in korunması için kritik bir adım olacaktır. Unutmayalım ki güçlü bir gelecek, ortak idealler ve değerler etrafında birleşen bir toplumun eseridir. Bu, seçimlerin sadece politik bir yarış olmadığını, aynı zamanda toplumsal bir sözleşme olduğunu gösterir. 

Seçmenlerin, ortak idealleri ve değerleri gözeterek partisel çekişmelerden uzak durarak oy kullanması Cumhuriyetin ve demokrasinin güçlenmesi için hayati önem taşımaktadır. Bu, seçmenlerin sadece kendi geleceklerini değil, aynı zamanda gelecek nesillerin de geleceğini şekillendirdiği anlamına gelir. 

Bu nedenle, seçmenin görevi, bireysel memnuniyetlerden ziyade, ortak hedeflere odaklanmaktır. Çünkü her bir oy, Cumhuriyetin temellerini koruma ve güçlendirme potansiyeline sahiptir. Güçlü bir muhalefet, sadece iktidar partisinin politikalarını dengelemekle kalmaz aynı zamanda toplumun ortak değerlerini korur ve güçlendirir. Bu, demokrasinin sadece seçim günlerinde değil, her gün yaşatılması gereken bir değer olduğunu vurgular. 

Seçim sonrası ortaya çıkacak durum, Türkiye’nin siyasi ve ekonomik geleceğini şekillendirecektir. İstanbul seçimini kazanan aday, Türkiye’nin geleceğini etkileyecek büyük bir rol üstlenecektir. Eğer AKP adayı seçimi kazanırsa, siyasi güçlerini pekiştirerek ülkenin her alanına nüfuz etme fırsatı bulacaklardır. Bu durum, cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin yerel yönetimleri de kapsayacak şekilde genişlemesine ve toplumun çoğulcu yapısının zarar görmesine yol açacaktır. 

TEMEL DEĞERLERDE BİRLEŞMEK

Seçimlerin ardından ortaya çıkacak senaryoların belirleyici rol oynaması, muhalefetin birlik ve beraberlik içinde hareket etme ihtiyacını ortaya koymaktadır. Parti içi çekişmelerin ve kişisel çıkarların, ortak amaçları gölgelememesi gerekmektedir. Muhalefet partileri, Cumhuriyetin temel değerlerini korumak ve ülkenin demokratik geleceğini inşa etmek için birlikte hareket etmelidirler. Bu, muhalefetin sadece iktidara alternatif oluşturmakla kalmayıp aynı zamanda toplumun çeşitliliğini ve zenginliğini temsil etmesi gerektiğini gösterir. 

İstanbul’u kazanan muhalefet adayı, Türkiye’de siyasi dengeyi yeniden kuracak ve iç siyasi dengeleri değiştirecektir. Bu durum, anayasa değişikliği gibi önemli politik kararları da etkileyebilecektir. Halkın, büyük şehirleri muhalefetin elinde tutması, iktidar partisinin yeni bir seçimi kaydetme riskini artıracaktır. Bu durum, demokratik süreçlerin ve kurumların güçlendirilmesinin, ekonomik istikrar ve refah için ne kadar önemli olduğunu vurgular. 

Yerel seçim, ulusal beka sorununun barometresi niteliğine bürünmüştür. Demokratik çağdaş yaşama yönelik bu derece yakın tehlikeleri hesaba katmadan sırf küçük küçük sayısal oranlarını görmek için bütünlüğü parçalayarak seçime giren muhalif partilerin aksine seçmenler, küskünlüklerle değil, oylarını bu yakın riskin takozu olabileceği bilinciyle kullanmalıdırlar.

Eğitimci-Yazar Hamza Kie



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları