Olaylar Ve Görüşler

Yoksulluk! - Aydın ÖNCEL

20 Eylül 2023 Çarşamba

Makroekonomik politikalarda çözülmemiş sorunların başında, paranın ve devletin iktisadi hayatta oynaması gereken rol hakkındaki görüş ayrılıkları yer alır. Keynes’yenlere göre, istihdam dengesini ve paranın yönetimini sağlamak, devletin görevi olmalıdır. Bu yaklaşımı reddeden ve 1970’li yıllardan itibaren dünyayı etkisi altına alan neoliberalizm, tümüyle para politikasından ibaretti. Sömürüyü küreselleştiren bu yaklaşımın hedef ve uygulama alanlarıysa kuşku yok ki azgelişmiş ekonomilerdi... 

NEOLİBERALİZMİN İFLASI

Ulusların kaderlerini tayin etme haklarını ellerinden alan, tek hedefi ekonomik verimlilik olan sistem, ülkeleri yoksullaştıran küreselleşmeyi sürekli teşvik etti. Antidemokratik, sömürüye dayalı, sosyal adaletsizliklere yol açan uygulamaları nedeniyle de kaçınılmaz sonla yüzleşerek iflas etti! Bu nedenle paranın bir an önce evine dönmesi için gereken çağrılar yapıldı ve süreci hızlandıran kararlar hayata geçirildi. Sıcak paranın kaçışıyla, Türkiye’nin de içinde yer aldığı azgelişmiş ekonomiler, onlarca yıldır süregelen neoliberal saldırıların yarattığı enkaz altında kalarak ağır bedeller ödemeye başladı! 

Para ve maliye politikaları arasındaki sorun, Türkiye ekonomisinin devletçi politikalardan uzaklaşması sonucunda, uzunca bir zaman önce başlamıştı elbette. Fakat son yıllarda uluslararası birçok kuruluş, ekonomik durgunluğun ve enflasyonun yaratacağı yıkıma engel olmak için acil önlem raporları yayınlarken Türkiye çözümü “ışıltılı gözlerde” aramakla yetindi. Piyasalarla inatlaşarak anlamsız bir büyüme ve düşük faiz politikası uygulamaya devam etti. 

Sürpriz paketlerle, orta ve uzun vadeli planlarla, kararnamelerle sürekli makas değiştirerek yol alan ekonomi yönetimi şimdi de aylardır beklediğimiz orta vadeli programı (OVP) açıklayarak 2026 yılına kadar zaman kazanmaya çalıştı... 

Beklentilerin çok uzağında kalan programın piyasalarda yarattığı dalgalanma, var olan durumla örtüştüğü algısı yaratılarak şimdilik durduruldu. Bu, enflasyon ve döviz kurlarındaki hedeflerin az da olsa gerçeğe yakın olmasına dayandırıldı. Daha önce TCMB tarafından yüzde 58 olarak açıklanan 2023 yılı enflasyon hedefi, OVP’de yüzde 65 olarak revize edildi. Tek haneli, yüzde 8.5’lik hedef ise başka bahara, 2026 yılına ötelendi! 

En çok merak edilen dolar/TL kuru, 2024 yılı için 36.8 TL olarak öngörülürken izleyen yıllar için 43.9 TL ve 47.8 TL açıklandı. 

Programda, bu yıl için 12 bin 415 dolar olarak hedeflenen kişi başına gelirin, 2026 yılında 14 bin 855 dolar olması bekleniyor. 2023 yılı için yüzde 4.4 olarak hedeflenen büyümeyse, 2024’te yüzde 4, 2025’te yüzde 4.5 ve 2026’da yüzde 5 olarak tahmin edildi. İşsizlik oranının, bu yılın sonunda yüzde 10.1 olacağına yer verilen programda, 2026 yılında ancak yüzde 9.3’e kadar çekilebileceği öngörüldü. 

Bütçe açığının gayrisafi yurt içi hasılaya oranının, 2026 yılında yüzde 2.9 olarak gerçekleşmesi beklenen programda, tüm bunların nasıl gerçekleştirileceğine dair tek satır bile bulunmazken adeta dilek ve temennilerden ibaret onlarca maddeye daha yer verilmiş. Ancak makro-finansal istikrar, dezenflasyon ve yapısal dönüşüm olarak nitelendirilen programda, dilek ve temenni de olsa, ne insan haklarına, ne basın özgürlüğüne ne de anayasal hukuk düzenine dair hiçbir yapısal değişiklik hedefine rastlanmamıştır. Aksine, emekçilerin ilk günden itibaren tepki gösterdiği ve 2024’ün üçüncü çeyreğinde kanunlaştırılması hedeflenen “İşgücü Piyasalarının Güvenceli Esnekleştirilmesi”, çalışanların örgütsüz kalmasının ve ellerinde kalan son haklarının da gasp edilmesinin yolunu açacak bir maddedir. Yoksulluğun sonlandırılması için hiçbir hedef ve vade belirlenmemiş, artması öngörülen vergi gelirlerinin olası kaynağı olarak, yine geniş halk yığınları göze kestirilmiştir!

AYDIN ÖNCEL



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları