Öner Yağcı

Adalet ve roman

09 Aralık 2023 Cumartesi

Aydınlanma ile insanın değeri, özgürlüğü, hakları öne çıktı.

Bunları güvenceye alan anayasal arayışlar “insan haklarına saygı” temelinde yükselince insana da sorumluluk yükledi.

Bir insan haksızlığın karşısında mı olacak, haksızlığa karşı susacak mı yoksa haksızlıkla mücadele mi edecek?

İnsanın insan oluşunun ölçütlerinden biridir bu sorunun yanıtı.

İnsan olmayı, haksızlıkla mücadele etmeyi seçen, omzuna kendi isteğiyle bir yük almış olur.

Tek tek insanın aldığı bu yük, hak arayışını toplumsal bir duruma dönüştürünce toplumun yükü olur.

Haksızlığa karşı roman

Tarihine baktığımızda gördüğümüz, insandan yola çıkarak toplumsal durumları konu eden romanın haksızlığa karşı verilen mücadeleye katkısının son derece değerli olduğu-dur.

Öğretmen okulu öğrenciliğimde okuduğum Victor Hugo’nun Sefiller’i benim açımdan çığır açıcı bir roman oldu.

Bu açılan yolda ışık olan bazı romanları anımsadım.

Klasikler olarak hâlâ okunan ve suçlanmayı, toplum baskısını, otoritelerin kıskacını, adalet arayışını, kurtulma umudunu anlatan Suç ve Ceza (Dostoyevski), Gazap Üzümleri (Ste-inbeck), Germinal (Zola), İnsanlık Suçu (Thedor Dreiser), Dava ve Şato (Franz Kafka), Ana (Maksim Gorki), Demir Ökçe (Jack London), Cemile (Cengiz Aytmatov), Ve Çeliğe Su Verildi (Nikolay Ostrovski) gibi romanların insana özne olması yolunda yol gös-termediğini kimse söyleyemez.

Howard Fast’ın İşçi Bayramı’nın doğmasının nedeni olan 1886 1 Mayıs’ını ve sonrasını anlattığı Fırtınadan Sonra ve Siyahilerin varlık-yokluk savaşı verdiği yılları aktardığı Özgür-lük Yolu, Harper Lee’nin haksız yere suçlanan bir siyahinin ekseninde bir Amerikan ka-sabasında yaşananları yazdığı Bülbülü Öldürmek, Heinrich von Kleist’in adaletsizliğin yaratacağı öfkenin ancak adaletle dindirilebileceğini anlattığı Michael Kohlhaas, Jerzy Kosinski’nin 2. Dünya Savaşı yıllarında bir çocuğu tanıttığı Boyalı Kuş romanları insanlı-ğın hak arayışı mücadelesinden damlalardır.

Ütopya, distopya

George Orwell’ın 1984, Ray Bradbury’nin Fahrenheit 451, Yevgeni Zamya-tin’in BizAntony Burgess’nin Otomatik Portakal, Margeret Atwood’nun Damızlık Kızın Öyküsü, Ursula K. Le Guin’in Mülksüzler, Doris Lessing’in Hayatta Kalma Güncesi adlı romanları, tasarlanan düşsel dünyalara yelken açarak haksızlıklarla savaşmak duru-munda olan toplumları anlatarak insanları egemenliğine almak isteyen baskıcı düzenler ekseninde bugünün gerçeğini aydınlatıyor.

Yakın dönem romanları

Alan Paton’un Güney Afrika’daki mücadeleyi dünyaya duyuran Ağla Sevgili Yurdum, J. M. Coetzee’nin Barbarları Beklerken, Gabriel Garcia Marquez’in Kırmızı Pazarte-si, Umberto Eco’nun Gülün Adı, Patrick Suskind’in Koku, Paul Auster’in New York Üç-lemesi, John Grisham’ın Pelikan Dosyası, Bernhard Schlink’in Okuyucu, Jose Sara-mago’nun Körlük, Görmek, Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş adlı romanları, gerçekçi ve düş-sel gerçekçi özellikleriyle insanlığın hak arama mücadelesinde bu türün günümüzde de varlığını gösteriyor.

Son günlerde okuduğum Kübalı Leonardo Padura’nın tarihe bilinçle ve tutkuyla yaklaş-tığı Köpekleri Seven Adam ve 17. yüzyıldan günümüze bir köprü kurarak insanın derin-liklerine indiği Sapkınlar adlı romanları da yukarıda söylediğim, insandan yola çıkarak toplumsal durumları konu eden romanın haksızlığa karşı mücadeleye katkısının son de-rece değerli olduğunu bir kez daha kanıtlıyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Edebiyat direniştir 27 Nisan 2024
Eğitim ve kitap 20 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları