Herkes için yaratıcılık

27 Şubat 2024 Salı

“Yaratıcılık” kelimesi pek çok insan tarafından tanrısal gücü temsil eden “Yaradan” kavramı ile sıkça karıştırılır. Bu yanılgı, yaratıcılığı bir tür “yoktan var etme” eylemi olarak tanımlamaya dek uzanır.

Oysa yaratıcı insan “yoktan var etmez”, zaten var olan pek çok elementten yararlanır, onları bilgi ve deneyimle farklı biçimlerde bir araya getirir. Bu anlamda var olanları kullanarak yani “imkanları zorlayarak” bir metot, diğer deyişle bir yöntem ortaya koyar. Bu yönüyle insan; “yoktan var etmekten” ziyade, ihtiyaçları doğrultusunda doğayı kendine örnek alarak, yine doğasından çözümler üretebilen bir varlıktır.

Sıkça karıştırılan bu iki kavramı birbirinden daha da anlaşılır biçimde ayırmak için çok net bir tanım vermekte yarar var. “Yaratıcılık” ile ilgili en sevdiğim tanımlama, Prof. Dr. Selçuk Erez ile kızı Yeşim Erez’in ortaklaşa kaleme aldıkları yine “Yaratıcılık” adlı kitapta geçer. Erezlere göre “Yaratıcılık, problem çözebilme becerisidir.”

Yaratıcı sürecinizin başlayabilmesi için ortada bir probleminiz olması gerekir. Ortada çözülecek bir problemi olmayan insan yaratıcılığa da ihtiyaç duymaz diyebilirsiniz ancak insanın problemsiz bir yaşam sürmesi mümkün olmadığından; “yaratıcılık herkes için yaşamsal bir ihtiyaçtır.”

Bu nedenle yaratıcılığın sadece sanatçılara, mühendislere ya da bilim insanlarına özgü bir beceri olduğu iddiası da gerçeği yansıtmaz.  Günlük hayat istisnasız her insan için yaratıcılığını sergilemenin kaçınılmaz olduğu sorunlarla doludur.

Örnekse, iş hayatının içindeki bir annenin, hem çalışma yaşamındaki temposunu başarılı biçimde sürdürmesi, hem de çocuğuyla ilgili sorumlulukları yerine getirmesi zorlu bir problemdir. Kadın, tüm bu yükümlülükleri eş zamanlı ve en iyi biçimde gerçekleştirmek için kendine bir yöntem belirler. İşte bu yöntem açıkça bir yaratıcılık örneğidir.

Aynı şekilde eşler arasında, çocuk ve evle ilgili yükümlülükleri paylaşmak ve bir uyum içinde yürütebilmek adına izlenen her yol yaratıcı bir evliliğin eseridir. Şüphesiz her ikili ilişki çeşitli problemlerle karşılaşır, çiftler bu sorunları çözebildikleri ölçüde yaratıcılardır. Böyle baktığımızda yaratıcılık, sağlıklı olma halinin de belirtisidir.

Yine kendine verilen kısıtlı süre içinde çok sayıda test sorusunu çözme baskısı altındaki öğrenciler, bu ikilemle başa çıkabilmek aynı anda ortaya çıkan stresi yönetebilmek için de bir yöntem bulmak zorundadır. Bu da yaratıcılığın bir başka biçimidir. Kendi hayatınıza bu aks üzerinden baktığınızda örnekleri kolayca çoğaltabilirsiniz.

İnsan her şeyin ötesinde ve her şeyden önce hayattaki istihdam problemini çözebilmek yani hayatını sürdürebilmek için yaratıcı olmak zorundadır. Tam da bu noktada insanların, kimi problemleri çözmek için kurup yetkilendirdiği devlet ve siyaset makamı da yaratıcı olmakla mükelleftir. Bu gerçek tartışmasız ve çok açıktır.

Seçimlere yaklaştığımız bu günlerde, sizlerden oy isteyen siyasetçileri değerlendireceğiniz en önemli kriter, problemlerinizi çözebilme konusunda ne ölçüde yaratıcı olabildikleridir. Mevcut yönetim, yaşadığınız beldede problemlerinizi çözmek için neler vadetti, bunların ne kadarını gerçekleştirdi, diğer adaylar problemlerinizle ilgili neler vadediyorlar ve onların da önceki vaatlerine bakıldığında bu vaatleri yerine getirmeleri gerçekçi görünüyor mu? Yani oy verirken siyasetin günlük polemiklerinden uzaklaşarak özünde her adayın yaratıcılık karnelerini göz önünde bulundurmamız gerekiyor.

Değerli gazetemiz Cumhuriyet’in bana ayırdığı bu köşede kaleme aldığım metinlerimi; okumak, dinlemek, anlamak, düşünmek, yorumlamak, yazmak ve hepsinin öznesinde yaratıcılık üzerine kurguluyorum. Bu konular, gündemden bağımsız, dert üstü murad üstü tuzu kurulukta algılanıyor olabilir. Oysa her biri gündemle yakından ilgili ama gündemde rastlayamadığınız detaylardan söz etmeyi amaçlıyor.

Keza günümüzde siyasetin, problem çözmekten çok yeni problemler üretme noktasındaki faaliyetleri göz ardı edilemez. Yazının en başında söz ettiğimiz “yaradan” ile “yaratıcılık” kavramlarını daha en başta siyasetin birbirinden ayıramaması düşündürücüdür.  Çünkü insan, problem çözme donanımına sahip değerlerle yaratılmış bir varlıktır. Ona verilmiş bu değeri kullanmamak ancak sorumsuzlukla açıklanabilir. İnsanımız üzerine düşen sorumluluğu fazlasıyla yerine getirmektedir. Vatandaş, “imkanları zorlayarak” eldeki dar geliri ile geçinebilmeyi yine eşsiz yaratıcılıklarına borçludur.

Halk, temel ihtiyaçlarının çoğundan mahrum kalarak hayatta kalmayı sürdürürken yani yaratıcılık hususunda üzerine düşeni fazlasıyla yapıyorken, oy verdiği siyaset kurumundan da problemlerine çözüm üretilmesini beklemek dikkatimizi üzerine toplamamız gereken esas noktadır.

Her biriniz, sıradan insanlarmışçasına görmezden gelindiğinizde lütfen yaratıcı özelliklerinizle gurur duyun. Bugün bu şartlarda hayatta kalabilmek az iş değildir. Sizler bunu yapıyorken çevrenizde çözüm üretemeyen, problemleri çözmek için ihtiyaç duyulan yaratıcılığa sahip olmayan ya da bu sorumluluktan kaçan her kişi, kurum ya da ilişkinin sağlığını sorgulamanız, hepsinden problem çözme becerisi yani yaratıcılık talep etmeniz en “doğal” hakkınızdır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sırası mı şimdi? 26 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları