98 yıl önceki devrimci ruhu boğanlar

29 Kasım 2023 Çarşamba

Tarih: 30 Kasım 1925.

Yer: Türkiye Büyük Millet Meclisi, Ankara.

Rize mebusu Ekrem Bey’in (Ekrem Rize) şu sözleri Meclis tutanaklarına geçer:

“Şüphesiz bugün Cumhuriyet tarihine mühim bir kanun daha ilave ediliyor. Artık bundan sonra şeyh ve tekke ismi kalmayacaktır. Bunu görmekle mesudum. Tekkeler şimdiye kadar en iğrenç içtimai sahnelere yuva olmuş, memleketin en buhranlı zamanlarınıda meşum ve siyasi tahribat yapmışlar, roller oynamışlardır. Bunlar padişahlara diyorlardı ki biz senin bendeniziz. Senin için her şeyi yaparız. Senin kulunuz, sana hizmet etmeye amadeyiz. Padişah onlara diyordu ki evet siz Allah’ın muteber kullarısınız. Binaenaleyh her iki taraf da yekdiğerini memnun edecek cinayet işlemekte idiler. Tarih bunların en meşum cinayetlerini kaydeder.”

Asırlardır halkın başına bela olan ve gericiliğin bir ur gibi tüm ülkeyi sarmasına yol açan tarikatların ve cemaatlerin, 98 yıl önce kabul edilen yasa ile kaldırıldığı gündür 30 Kasım.

O yıllarda cehaletten beslenen gericiliğin toplumu ne hale soktuğunu, Meclis’teki görüşmelerde Kütahya milletvekili Nuri Bey (Atatürk’ün yakın arkadaşı Nuri Conker) şöyle anlatıyor:

“Büyücüler, falcılar, üfürükçüler, elinde bir tabla içinde otuz kırk şişe hacı yağı, diğer yağlar ve karınca duası, Uğru Abbas duası gibi şeyler satarlar, bunlar seyyar türbe halindedirler. Seyyar dervişler sokak sokak dolaşırlar, hem halkı ızrar ederler ve hem de yanlış yola sevk ederler, bu yüzden birçok cinayet olmuştur. Bundan dolayı bunlar hakkında da kanuna bir fıkranın ilavesini teklif edeceğim.”

677 SAYILI YASAYI UYGULAYAN NE BİR SAVCI NE DE İKTİDAR

Egemenliği halka vererek Cumhuriyeti kuran irade, inançları sömüren ve devlette üslenen bu yapılara 677 sayılı Devrim Yasası ile son verdi.

Atatürk ise Nutuk’ta tekke ve zaviyeler konusunda şunları yazdı:

“Baylar, tekke ve zaviyelerle türbelerin kapatılması ve bütün tarikatlarla, şeyhlik, dervişlik, müritlik, çelebilik, falcılık, büyücülük, türbe bekçiliği vb. gibi birtakım sanların yasak edilmesi ve kaldırılması da Takriri Sükûn Yasası yürürlükte iken yapılmış işlerdir. Bunlarla ilgili yürütüm ve uygulamaların, toplumumuzun, boş inanlara bağlı, ilkel bir topluluk olmadığını göstermesi bakımından, ne denli gerekli olduğunu çok iyi bilirsiniz.”

Bir tarikatlar koalisyonu olarak iktidara gelen, sonunda kendisi de Karşıdevrim Tarikatı’na dönüşen AKP’nin Fethullah Gülen ile işbirliği 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimi ile son buldu. Sıra devleti bölüşmeye geldiğinde kavga çıkmış, yıllarca övgü düzdükleri Gülen Cemaati FETÖ olmuştu.

SOSYOLOJİK GERÇEK DEĞİL, SİYASİ RANT VE HALKA ATILAN KAZIK VAR!

Günümüzde FETÖ’nün yerini alan Menzil, Hakyol, İsmailağa Cemaati vb. yapılar, vakıf ve dernekler aracılığıyla devasa büyüklüklere ulaşıyor, kurslar ve yurtlarla çocuk ve gençleri hedefliyor, medya organlarıyla milyonlarca insana ulaşıyor.

Plan şöyle işliyor: Önce devletin halka sunması gereken kamusal hizmetler piyasaya devrediliyor. Tarikatlar ve cemaatler iktidara oy desteği sağlarken kamu bütçesi, özelleştirilen hizmetler üzerinden onlara aktarılıyor. Bu kirli ittifak son bulmadığı sürece, neoliberal politikalar gericilik ile el ele vererek Türkiye’yi dibe çekmeye devam edecek.

Atatürk’ün vefatından sonra iktidara gelenler, 98 yıl önce tarikatları kapatan devrimci ruhu boğmayı amaçladı. O devrimci ruhu bugün siyaset sahnesinde sadece sosyalist partiler yaşatmaya çalışıyor. Gerisi, açıkça yasaya ve laikliğe aykırı bu oluşumların “sivil toplum örgütü” olduğunu iddia ederek susuyor.

Bu laik Cumhuriyete ihanettir!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları