Bu kadar sağa kayma yetmemiş!

01 Eylül 2023 Cuma

Kılıçdaroğlu, bu hafta Oral Çalışlar’ı CHP Genel Merkezi’nde kabul edip 14-28 Mayıs seçimleri üzerine konuşmuş. 

Şaşırtmayan bir buluşma... Eski adıyla Gülen Cemaati’nin Abant toplantılarının müdavimi, ikinci cumhuriyetçilerin önde gelen kalemşorlarından yetmez ama evetçi Çalışlar, 2020’de Gazete Duvar’ın yönelttiği, “2010’daki tavrınızı sahipleniyor musunuz, böyle olacağını düşünseydiniz referandumu boykot eder miydiniz” şeklindeki soruya, “Evet dediğim için pişman değilim. O günkü tutumumu sahipleniyorum” diye yanıt vermişti. Ülkenin siyasal İslamın hegemonyası altına girmesinde sorumluluğu olanlardan biri ve bundan pişman değil!

Kılıçdaroğlu’nun 13 yıllık genel başkanlık döneminde ikinci cumhuriyetçi grupla yakınlaştığı, parti politikalarını ve kadrolarını o doğrultuda dönüştürdüğü bir sır değil. İkinci cumhuriyetçilerin “helalleşmeyi” alkışla karşılamalarının, Cengiz Çandar’ın hızını alamayıp Twitter’da “Bravo Kılıçdaroğlu!” diye coşmasının ardında, Kılıçdaroğlu’nun CHP’yi kuruluş ilkelerinden uzaklaştırıp “liberal” iddialara yakınlaştırması yatıyor. 

Daha önce de yazdım. Cumhuriyet Devrimi’ni gerçekleştiren kadroyu ve kurucu parti olarak CHP’yi geçmişte yaşanan her yanlışın sorumlusu olarak gösteren “helalleşme” söylemi, AKP’nin ve ikinci cumhuriyetçilerin yıllardır yaratmaya çalıştığı algıya muazzam bir destekti. 

CHP’Yİ 13 YILDIR DEĞİŞTİRSE DE YARANAMAMIŞ

Şimdi tam da CHP kurultayı öncesindeki kritik dönemde Çalışlar’ın yolu CHP Genel Merkezi’ne düşmüş. Kılıçdaroğlu ile konuşmasını Serbestiyet adlı liberal portalda yazmış, özellikle bir nokta dikkat çekici. 

Şöyle demiş Kılıçdaroğlu: “Milletvekili listeleri bahane edilerek partimiz içinde sert ve öfkeli tepkiler örgütlendi. ‘Parti sağa kayıyor’ haksız değerlendirmeleri yapıldı. Bazı ulusalcı seçmenler bu propagandanın da etkisiyle aşırı milliyetçi seçenekleri tercih etti. İktidardan kopuş eğiliminde olan muhafazakâr kitle, sonucu tayin etti. Kararsız muhafazakârlar, ‘Ulusalcılar iktidara gelirse yeniden eski günlere dönebiliriz korkusu’ ile oylarını dönüp tekrar Erdoğan’a verdiler.”

Anlaşılıyor ki Kılıçdaroğlu’na göre, CHP’nin laikliği savunmayı bırakması yetmemiş! 

Anayasaya aykırı bir şekilde türbana anayasal güvence sağlamak için yasa teklifi vermesi yetmemiş. 

Medrese sistemini hortlatan Diyanet Akademisi Yasası’na 22 CHP milletvekilinin de kabul oyu vermesi yetmemiş. 

CHP PM Üyesi Turan Aydoğan’ın defalarca “Tekke ve zaviyeleri kaldıran kanun kadük oldu” demesi yetmemiş. 

Yargıtay’daki açılışta Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan ve Ali Erbaş ile yan yana durup dua etmesi yetmemiş. 

Enes Kara, tarikat yurdundaki baskı yüzünden intihar ettiği gün kendisinin tek kelime etmemesi yetmemiş. 

Tarikatlar ülkenin her yerini sararken “Laiklik tehlikede diyemem” demesi yetmemiş... Tüm bunlar sağa kaydıklarını göstermek için yeterli olmamış!

SUÇLU BULUNDU!

Suçlu, siyasal İslamcıları ve ikinci cumhuriyetçileri CHP listelerinden aday yapanlar değil, buna tepki gösteren Atatürkçüler ve ulusalcılarmış. Tıpış tıpış oy vermelerini beklemiş demek ki!

Bu yorum da kanıtlıyor ki Kılıçdaroğlu’nun tek stratejisi, “muhafazakâr” dediği sağcı kitleyi etkilemek. Partisinin işçi sınıfı, ilerici sol kesim ve laiklerle bağını zaten kesip atmış, Atatürkçüleri garanti görüyor.

“Kararsız muhafazakârların ulusalcılar iktidara gelirse yeniden eski günlere dönebiliriz korkusu ile” hareket ettiğini söyleyerek yine kendi partisini zan altında bırakan bir söylem kullanıyor. Sağcıların peşinde koşmanın etkisiyle öylesine gerçeklikten kopuk yorumlar yapıyor ki garanti gördüğü kesimleri kaybettiğinin ya farkında değil ya da bu umurunda değil!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları