'Yedi Yahudi Çocuk', Deniz Türkali'nin performansıyla Tatavla Sahne'de: Çocuklara şiddeti anlatabilmek...

12 Mayıs 2024 Pazar

Oyunu izlediğimden beri o sözcükler, o ses aklımdan gitmiyor. “O küçük kıza oyun olduğunu söyleyin. Ona ciddi olduğunu söyleyin. Ama onu korkutmayın. Küçük kıza onu öldüreceklerini söylemeyin.”

“Küçük kıza ailesini öldürdüklerini söylemeyin. Onu korkutmayın. O küçük kıza daha fazlasını büyüdüğünde söyleyin.”

“O küçük kıza ötekileri yeryüzünden silip yok etmemizin beni hiç ilgilendirmediğini söyleyin, ona dünyanın bizden nefret etmesini de takmadığımı söyleyin, bizim daha çok nefret ettiğimizi söyleyin.”

“Ötekilerden kanlar içindeki bir çocuğa baktığımda ne mi hissediyorum? O küçük kıza, kanlar içindeki çocuk o olmadığı için mutlu olduğumu söyleyin. O küçük kıza bunu söylemeyin. Onu korkutmayın.”

GAZZE ÜZERİNE OYUN

Kulağımdan gitmeyen ses, Deniz Türkali’nin sesi. Tatavla Tiyatrosu’nda İngiliz feminist, sosyalist Caryl Churchill’in “Yedi Yahudi Çocuk” adlı oyunundaki sesi. Bu çok çarpıcı ve şiirsel oyunu Türkçeye çeviren, sahneye koyan Metin Balay.

Yazarın 2009’da Gazze işgalinden sonra yazdığı oyun 15 dakika sürüyor. (Yanlış okumadınız, on beş dakika!) O kısa sürede yüzlerce kitabın, binlerce filmin yapamadığı etkiyi yapıyor. Çok çarpıcı! Bomboş bir sahnede oynanıyor. Tek oyuncu Deniz Türkali.

Bu oyun aslında çok oyunculu. Burada tek oyuncu olması bence çok doğru bir seçim. Olayı daha yoğun, daha çarpıcı, daha etkin kılıyor; anlamı çoğaltıyor ve daha geniş alanlara yayıyor. Ayrıca insanın kendini sorgulamasını sağladığı gibi, söylemlerin nasıl değişebildiğini de çok daha açık seçik ortaya koyuyor.

Yedi bölümden oluşan oyunda her bölümde yetişkin bir ebeveyn, küçük kız çocuklarına (farklı zamanlarda farklı çocuklara) dünyayı, hayatı, dünü, bugünü, yarını, başlarına gelenleri anlatmaya çalışıyor.

Holokost-Vaat edilmiş topraklar İsrail’in kurulması-Önce cici ötekiler, niye paylaşmayalım ki-Sonra biz iyiler ve kötü ötekiler-Hayatta kalmak için ötekileri öldürmek zorundayız-Gazze İşgali. Ve her bölümde tekrarlanan “Ama onu korkutmayın” vurgusu.

DEĞİŞEN GERÇEKLER

Büyükler, çocuklara masal anlatır gibi, tatlı tatlı gerçekleri anlatırken...

Gerçekler mi dedim! Hangi tarafın gerçeği? Resmi söylem, uluslararası manipülasyon? Toplum baskısı ideolojiler? Yalanlar dolanlar? Masumiyetin politikaya, mazlumun cellada dönüşmesi söylemleri nasıl yoğurur?

Çocuklara ne söylenir, ne söylenmez? Çocuklara bu şiddet nasıl anlatılır? Onları korkutmadan nasıl anlatılır bu şiddet?

Şunu söyleyin. Hayır söylemeyin. Bu kadarını söylemeyin. Büyüyünce söylersiniz. Ona yalan söyleyin. Yok, yalan söylemeyin. Şefkat, vicdan, utanç, pişmanlık, kararsızlık, korku, öfke, nefret, kin labirentlerinde dolaşan bir söylem!

Bunlara benzer tüm duyguları, tüm tereddütleri Deniz Türkali öyle bir iletiyor ki çok geçmeden, sahnede görünmeyen o çocukların muhatabıymışız gibi hissetmeye başlıyoruz kendimizi. Zaten bu yönetmen-oyuncu işbirliğinde ne dram ne melodram ne de duygu sömürüsü söz konusu. En yalın ve dolaysız iletişim kurulmuş. Oyuncu, kendisini biz kılıyor. Ve oyun ilerledikçe en çok kendimizi sorguluyoruz.

Oyunu izlerken Rakel Dink’in “Bir bebekten katil yaratan karanlığı” sorguladığı o ünlü konuşmasındaki çarpıcı sözleri geldi, bir kez daha içime yerleşti. Anmadan geçemem. oyunu kaçırmayın. Mayıs sonuna dek her pazartesi saat 20.30’da Tatavla’da oynanıyor. Bilet yok, bağış yapıp giriyorsunuz. Bağışlar Gazze’ye gidiyor. Yazar, metni (İngilizce) internete koymuş, herkese sahneleme izni veriyor, telif hakkı istemiyor. Ancak bu bağış koşulunu şart koşuyor.

Emeği geçen herkesi kutluyorum. Evet, çocukları korkutmayın! Ama nasıl?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kafkaesk dünyamız 23 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları