Olaylar Ve Görüşler

Cumhuriyet’in ikinci sayfası bir şenliktir

27 Ekim 2018 Cumartesi

Bağımsız bir yeni toplumu dışardan hatta bazen içerden bakarak hazmedemeyenler ile çağdaş ve akılcı bir düzenin karşısında olanlar, değişik taktiklerle Cumhuriyet rejimini de Cumhuriyet gazetesini de hedef alan geriletici ve yıpratıcı çıkışlar yapmayı hep denemişlerdir.

Bu eldeki gazete, sadece, bireyleri ve toplum katmanlarını ülkede ve dünyada olup bitenlerden haberdar etme organı değildir. Dünyayı yöneten büyük emperyalist güçlere kafa tutarak oluşturulmuş ve uluslararası siyaset coğrafyasını değiştirmiş bir yeni ülke düzeninde devlet yönetimini belirleyen “Cumhuriyet” kavramının güçlü bir yansıtıcısıdır. Büyük Atatürk, bu yeni devlet düzeninin gidişatından ve dünya olaylarından yurttaşları doğru biçimde bilgilendirirken Cumhuriyet rejiminin uygulanmasıyla ilgili çeşitli saptamaları hatta eleştirileri çekinmeden yapabilecek bir çağdaş yayın organının kuruluşunu özendirmişti. Adının Cumhuriyet olmasını telkin eden de bizzat kendisiydi. Dolayısıyla, Cumhuriyet sözcüğü sadece bir gazetenin adı olmakla kalmıyor, coşku verici bir yeni toplum oluşumunun yanı başındaki bir gazetecilik olayının adı da oluyordu.
Toplumsal gelişme çizgisinde bazı yanlış ve hatalı uygulamalar ve devlet yönetiminde bazı aksaklıklar ortaya çıkması halinde, bu güvenilir yayın organının kendisine telkin edilmiş irdeleyici, yol gösterici ve barışcıl yaklaşımıyla çeşitli görüşler ve hatta eleştiriler dile getirmesi kendisinden beklenenlerin arasındaydı.
Devlet yönetim sistemi olarak Cumhuriyet, çok rahat bir gelişme çizgisi gösteremedi. Büyük Atatürk’ün kişiliğine yönelmiş sal
dırılardan başlayarak, değişik zamanlarda çağdaşlaşma ve akılcılık karşıtı güçlerin sistemi engelleme yolunda hamleleri olduğu yakın tarihin bilgileri arasındadır. 
Gazete Cumhuriyet de, 94 yıllık yaşamı boyunca değişik zorluklarla karşı karşıya kalmış ve çeşitli vartalar atlatma durumunda olmuştur. Bağımsız bir yeni toplumu dışardan hatta bazen içerden bakarak hazmedemeyenler ile çağdaş ve akılcı bir düzenin karşısında olanlar, değişik taktiklerle Cumhuriyet rejimini de Cumhuriyet gazetesini de hedef alan geriletici ve yıpratıcı çıkışlar yapmayı hep denemişlerdir. Geleneksel din kavramının arkasına sığınarak, ucuz ve gerilerde kalmış bir kafatasçı milliyetçilik kisvesine bürünerek çağdaş toplumsal gelişmelere sürekli şekilde karşı çıkıldı. Bireysel ve katmansal insan haklarının, hakkaniyetçi ve demokratik bir şekilde dağıtılmasına sürekli engellemeler yapıldı.
Cumhuriyet’in rejimi de gazetesi de bu itişmelerden ve dürtüşmelerden bol miktarda nasibini aldı. Çağdaşlaşma, demokratikleşme, barışı gözetme yolundaki arayışçılarda şehitler verildi. Burada Cumhuriyet gazetesi bağlamında, kurumun temel ögeleri Uğur Mumcu’nun ve Ahmet Taner Kışlalı’nın adlarını derin saygıyla ve özlemle anmamız gerekiyor.
Ayrıca, gazetenin sürekli konuk yazarlarından yurtsever, ilerici aydın kişilikleriyle toplumsal saygı ve ilgi kaynağı oluşturmuş Muammer Aksoy, Cavit Orhan Tütengil, Bahriye Üçok Hocalar, bu dramatik keder ve hicran listesini kabartan büyük isimlerdi. Adlarını saygıyla anıyoruz. Öte yandan, gazetenin atlatageldiği sıkıntılardan son birkaç yıla sığdırılmış olan ve olumsuz etkileri en azından bütçesel düzeyde tam atlatılamamış bulunan son yeni-liberal’ci varta da bu söylenenlerin yakınlarda yaşanmış bir örneğiydi.

Sürekli yazarları
Geriletici, durdurucu çabalara karşın Cumhuriyet rejimi, varlığını sürdürme gayreti içindedir. Cumhuriyet gazetesi de öyle... Gazetenin ilkel, gerici karşıt hamlelere göğüs germe yolunda gazetenin ikinci sayfasının özel, anlamlı bir savunuculuk görevi yerine getirdiği hatırlanmalıdır. Özel dikkatli, vicdanlı, yurtsever bir okur kitlesinin güçlü dayanak oluşturduğu bu gazetede uzmanca ve derinlemesine bilgi birikiminin sergilenmesi yapılageldi. İnsan ve dünyanın tüm insanları için; bu ülkenin ve toplumun dünyada bunu hak eden tüm ülkeler ve toplumlar düzeyinde hakkaniyetçi bir paylaşımla ve barış içinde ve sevgiyle yaşamaları gereğinin savunması yapıldı. Sürekli yazarları, büyük dirayetle ve yıllar boyunca bunu yerine getirirken; gazetenin ikinci sayfası ise cıvıltılı bir konuk yazarlar buluşmasına sahne oluşturdu. Yıllar yılı çok sayıda uzman aydın, yapıcı ve insancıl düşünceler üreticisi pek çok ileri toplum dostu, gazetenin ikinci sayfasını kullandılar. Bu sayfa, bir şenlik yeri gibi yaşadı. İlhan Selçuk, cin gibi zekası, olağanüstü ve bazen hafifçe ısırabilen espri gücü, geniş kültürü, insan, insanlar, ülke, toplum sevgisi sembolü olarak bu sayfanın köşe başı gözeteciliğini yaptı. Toplumun yüzakı büyük aydınlar, Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, Melih Cevdet Anday, Oktay Akbal, Şevket Süreyya Aydemir, Seha Meray, Vedat Günyol, Bozkurt Güvenç, Tarık Zafer Tunaya, Samim Kocagöz, Ahmet Yıldız, Mehmet Başaran, Orhan Apaydın, Mümtaz Soysal, düzenli ve sık yazarak sayfaya anlamlı katkılarda bulunan isimler oldular.
Kendisi için çok mutlu rastlantılarla Kırk Altı (46) yıl önce Nadir Bey’i ve İlhan Abi’yi tanıma fırsatı bulmuş olan bu satırların yazarı, ikinci sayfanın konuklarından biri oldu. Büyük haz ve gurur duyarak bunun gereklerini yerine getirmeye çalıştı. İlgi alanlarının çeşitliliği ve bazı uzmanca görüşlerin dile getirilişinde ayrıntıya gidilme gereği dolayısıyla gazetenin çeşitli diğer sayfalarında da tekil yazı ya da yazı dizisi biçiminde değişik sütunlara yayıldığı oldu. Hatta, zaman zaman spor sayfasında da boy gösteriyor oluşu üzerine de İlhan Abi şakacı betimlemeler yapar olmuştu: “Bak, sen bu gazeteye ikinci sayfadan girdin. Sonra, diğer sayfalara da sıçrar oldun. Şimdi on ikinci sayfa mı bir yerlerdesin. Dikkat et gazetenin öbür ucundan çıkar gidersin, ha...”

Güleryüzlü bilgilendiricilik
Aslında son atlattığı varta döneminde gazetede sergilenen havadan çok hoşlanmamakla birlikte bu satırların yazarının tek tük yazıları Cumhuriyet’te yine de gözüktü. O çok haksız ve gayriinsani tutukluluklar döneminde o duruma yönelik eleştiriler ve mağdurlara sahip çıkıcı görüşler, bu yazıların ağırlığını oluşturuyordu. Bu kez, yeniden ikinci sayfaya dönüyor olmanın mutluluğunu yaşıyorum.
Cumhuriyet gazetesinin geçirdiği sıkıntılı dönemler, yukarda adları geçmiş olan şehit dostların acısının yanı sıra pek çok diğer dosta da tutuklama, işkence ve benzeri gayriinsani cezaların uygulanması durumunu yaratmıştı. Gazetenin toplumsal haksızlık mağduriyeti yaşamış olanlar için bir sığınak yeri, bir gönül buluşması alanı yaratmaya devam edeceği kesindir. Ancak, Cumhuriyet gazetesi olmanın tanımları içinde bu insani işlevi yerine getirirken Cumhuriyet rejiminin gittikçe örselenen ve ıskalanan değerlerinin sahipliğini yapma görevi de bulunmaktadır.
Ayrıca, uzun yıllardır ülkeye hâkim olmuş ve halen de en koyulaşmış biçimiyle varlığını sürdüren sağ iktidarların, topluma ayrıştırıcı; etnik köken, inanç ve politik düşünce farklılıkları dolayısıyla insanları parçalara ayırıcı yaklaşımına karşı direnme siperlerinden birini oluşturma görevini de sırtlamaya devam edeceği açıktır. Ülke çıkarlarının ve toplum onurunun kollanması yolunda bu gazetenin göstereceği sevgi dolu uyanıklık, süreklilik göstermeye mecburdur. Gazetenin genel, ilerici, akılcı, ülke ve dünya kucaklaşmasına yönelik davranışları içinde ikinci sayfadaki güler yüzlü bilgilendiricilik atmosferinin Cumhuriyet’in ezeli olmasını dilediğimiz şenliğine katkıda bulunacağı umudunu taşımaktayız.

Erhan KARAESMEN



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları