Adnan Binyazar

Yaşamın Gizi

23 Kasım 2018 Cuma

Yıl 1968. Hacettepe Üniversitesi Rektörü İhsan Doğramacı, Türkiye’ye “çağdaş uygarlık düzeyi”ni aşacak bir adım attırıyor: Üniversiteye girenlere, yeterlik sınavından geçirilerek ilk sınıfta “Temel Türkçe” dersi verilecek. Kuruluşun sorumlusu Bozkurt Güvenç. Öğretmenleri Emin Özdemir seçecek. Beni ta Maraş’larda arayıp buluyor. Birbirimizi her yönden bütünleyerek 1968’nin yaz aylarında çalışma masasından bir saat, bir gün olsun ayrılmadan kitabı hazırlıyor, üniversitenin açılış gününde öğrencilerin önüne koyuyoruz.

Yapım
Üniversitenin her bölümünde gençliklerinin baharını yaşayan Prof., doç., dr. öğretim üyelerinin arasında Nusret Fişek, Doğan Karan, Emre Kongar, Altan Günalp, Nihat Bozcuk, Hüsnü Arıcı, “bilişim”i üniversitede uygulamaya sokan gepegenç Aydın Köksal var. Ellerimizde aydınlanma bayrağıyla geleceğe koşuyoruz.
Erdem bilgideyse, özgürlük, hoşgörü onun birbirinden ayrılmazıdır. Öğle yemeği masasında rektör de, 28 yaşındaki Aydın Köksal da aynı masada lokma paylaşacak bir ortam yaratılıyor.

Yıkım
Bizde güzelliğin, doğrunun, ortak akıllılığın ömrü kısadır; uzun sürmedi, aynı Doğramacı, 12 Mart Muhtırası’nın, yaratıcılığı köreltici ortamına anında ayak uydurarak Türkçe dersini tarihin karanlık sayfalarına gömmekte gecikmedi. Türkiye’nin değişmez yazgısı bu; erki elinde tutan, en başta kültürel kurumsallaşmalar olmak üzere, her güzel gelişmenin hem yapanı hem yıkanı oluyor...

Aydın Köksal
Bu geniş girişi, zekâsı gözlerinde kor ateş parçası gibi ışılayan Aydın Köksal’ın, ilki Yaşamın Gizi adını taşıyan, ileride dört kitaptan oluşacak yaşamöyküsel anılarına değinmek amacıyla yapıyorum. Onun ne denli üretken, alanında yetkin, heveslendiği her alanı geceyi gündüze katarak çalışan bir kişi olduğu biliniyor. Genç yaşlarında nerelere gelip ne başarılara adını yazdırdığını, nasıl bir düzen içinde kılı kırk yararak ürünler verdiğini öğrenmek isteyen, Google’da hiç değilse birkaç dakikasını onun dünyasına adamalıdır.
Kişilik yapısını çocuklukta yaşadıklarıyla kurmak kolay değildir. Düşünsel ya da sanatsal ürünler ortaya koyanlar bunun bilincindedir. Yazmayı seçen, ayrıntıları iyi görmeli, çekici bir üslup yaratmalıdır. Ben, bu yazımda Köksal’ın yalnızca ilki yayımlanan kitabından küçük alıntılar yaparak oluşturduğu üsluptan örnekler sunacağım.

İncelikler senfonisi
Sanat, incelikler senfonisidir; şiir ilk dizesinde, roman-öykü ilk tümcesinde, resim ilk bakışta, müzik ilk notalarında sarsmalı okuyanı, göreni, dinleyeni. Köksal’ın değerbilirlik örneği şu inceliği bile, duyumsama algısı gelişkin herkesin, onun bir maraton koşucusu direnciyle yazdığı Yaşamın Gizi romanında kendini bulacağı kanısındayım:
İstanbul’da düşleriyle yaşayan oyuncu bir çocuk, bir yurttaş, insanlık onurunu korumaya kararlı bir 20-21. yüzyıl insanı olarak bu yapıtı, beni dünyaya getirip yetiştiren Annem-Babam Semahat-Enver Köksal ile oyunlarını paylaştığım kız kardeşim Aylâ’ya ve bütün çocukluk arkadaşlarıma adıyorum.”
Doğadaki güzellikleri, uyumu, anlayışı, sabrı, hoşgörüyü oyunlarla, masallarla öğreten bütün aile büyüklerime, öğretmenlerime, yeryüzündeki tüm insanlara ve yaşama sevincimle dar günlerimi bir oyun gibi paylaşıp yaşamın gizini öğrenmeye çalıştığım can yoldaşım Sevgili Eşim Gülden’e adıyorum.”
Köksal, birbirini bütünleyen kitaplarının ilkinde, Rainer Maria Rilke’nin, “Yazmadan yaşamayı becerebileceğini sanıyorsan, yazma!” sözüyle alıyor kalemi eline, bununla “insanlık onurunu korumaya kalkışıyor...”  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ana yüreği 15 Mart 2024
Onlarınki de can! 1 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları