Olaylar Ve Görüşler

Hiç olmazsa bu yıl...

05 Ocak 2019 Cumartesi

Cumhuriyet karşıtlarının üstündeki örtü artık kaldırılsa; yalanı yalanla yaşatmanın, zulmü yalanla sürdürmenin, kini yalanla beslemenin, temel hak ve özgürlükleri yalanla çürütmenin olanaksız olduğu artık anlaşılsa.

Hiç olmazsa bu yıl dünyanın 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76 ve de 77 yaşındaki tüm gençleri birleşse.
Kızılmasa, susulmasa, küsülmese. Özgürlük şarkıları söylense. Geride kalan yılların erken unutulan tarihi sayfa sayfa açılsa. Acıların uzun sürdüğü, bedelin kolay unutulduğu anımsatılsa. Dahası, hiç kimse yarın ödenecek bedelin çok daha ağır olacağını söylemekten kaçınmasa.Hiç kimse hırsıza hırsız, arsıza arsız, katile katil demekten korkmasa.

Hiç olmazsa bu yıl dünyanın 70,71,72,73,74,75,76 ve de 77 yaşındaki tüm gençleri birleşse.
“Ne olacak” sorusuyla değil “Ne oldu?” gerçeğiyle yüzleşilse. Ülkenin bir kez daha intikam ve ihanet burcuna girdiği söylense. Tarihsel kinlerin öfkeyle karılıp nasıl intikama dönüştüğü; koltuk-paramal hırslarının kibirle harmanlanıp neden ihanete evrildiği; kimin elinin kimin cebinde olduğu anlatılsa.
“Oluk oluk kan akmaya, akıttığı kanla duş yapmaya ”sevdalı eli kanlı sokak eşkiyasının “ar damarı çatlayan” siyasette kazandığı etkinlik sergilense.
Hiç olmazsa bu yıl dünyanın 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76 ve de 77 yaşındaki tüm gençleri birleşse.
O yılların siyaset ortamını anımsamanın yararına değinilse. O yılların karanlığının bugüne taşınmasının perde arkası aralansa. 60’ların ortalarından 70’li yılların başına, 80’lerden 90’lara, 2000’lere ve de bugüne uzanan gerekçelerle; ya “uçurumun kıyısı...” ya da “devletin bekası...” gibi tehditlerle oluşturulan büyük yalan yüzlerine vurulsa. Küresel güçlerin kuyruğunda savaşa katılma merakının sonucu bu ülkenin çocuklarını Bağdat’tan Katar’a dağ tepe çöl koşturan “Stratejik Derinlik” tahrikçilerinin “Değerli Yalnızlık” alkışçılarının cemaziyülevvelleri anlatılsa.
Cebelitarık’tan Malaka’ya savaş düşü kuranların; bir yatırıp üç kazanma peşinde koşanların; “savaş” olmazsa “iç savaşa” razı olanların tahrik olup “tahrip” ederek, tahrik olup “tahrif” ederek, tahrik olup “tehdit” ederek emperyalizme başkaldırıp kurtuluşa ulaşan bir halkın ahtapotun kollarına nasıl taşındığı sorusuna yanıt aransa.
Hiç olmazsa bu yıl dünyanın 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76 ve de 77 yaşındaki tüm gençleri birleşse.
Bedeli ödenmiş o yılların pişmanlıklarıyla tüketilmiş zamanı bir kez daha tüketenler uyarılsa. Yargıcı, savcısı, avukatı, askeri, polisi, üniversitesi, öğretmeni, doktoru, aydını, sanatçısı, işçisi, emekçisiyle “geleceksizlik korkusuna” teslim olmuş görünen bir halk için özgürlüğün “düş” tutsaklığın “gerçek” olduğu korkmadan anlatılsa. Duymayan, görmeyen, konuşmayan, sormayan, yazmayan halkların demokrasi arayışını sürdüremediklerine ilişkin dünya örnekleri sıralansa.
Türkiye’de yükselen toplumsal mücadelenin önce 1980 sonra 2016 darbecilerinin akıl ve ahlakdışı yönelişleriyle engellendiği unutturulmasa.
Hiç olmazsa bu yıl dünyanın 70,71,72,73,74,75,76 ve de 77 yaşındaki tüm gençleri birleşse.
Eylül anayasasının, Ergenekon kumpasının, Temmuz darbesinin “kaymağını kimlerin nasıl yediği” açık açık anlatılsa. Rejimi meşruiyetten uzaklaştıran anayasa ve yasa değişikliklerinin siyaset vurgunu olduğu açıklansa. “İslamı hayat tarzı görmek isteyen.. Cumhuriyet bitmiştir diyen.. cihadı özleyen... kıyamı bekleyen” siyaset erbabına emperyalizmin tuzaklarına ne uğruna boyun eğdikleri sorulsa.
Temel hak ve özgürlüklerin korku ve hakaret donanımlı polis copu, asker cipi, imam takkesi, yargıç cüppesiyle yok sayıldığı; üniversitenin, bürokrasinin, memurun, öğretmenin türbanla tesettürle paketlendiği; hırsızı arsızı, soygunu vurgunu, rüşveti, zimmeti yazmayan medyanın ödüllendirildiği; yazanın, konuşanın cezalandırıldığı ortaya çıkarılsa.
Hiç olmazsa bu yıl dünyanın 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76 ve de 77 yaşındaki tüm gençleri birleşse.
“Türkiye İslam Cumhuriyeti” özleminin biriktirdiği kin ve öfkenin Sivas’ta diri diri insan yakmaya dönüştürüldüğü günden bu yana emperyalizmin, pusuda bekleyen dini siyasi bir güç olarak kullandığı örnekleri sıralansa.
Adil düzen, AB’siz dış politika, faizsiz ekonomi..” gibi tercihlerle başlatılan model arayışının, askerden, polisten, yargıdan, medyadan, ilkokuldan üniversiteye eğitim kurumlarından devşirilen Cumhuriyet karşıtlarının üstündeki örtü artık kaldırılsa.
Yalanı yalanla yaşatmanın, zulmü yalanla sürdürmenin, kini yalanla beslemenin, temel hak ve özgürlükleri yalanla çürütmenin olanaksız olduğu artık anlaşılsa.
Gerçekle aramızdaki duvar kalksa tarihten günümüze uzanan siyasi serpintinin karanlığına değinilse:
“Finans kapitalin tam desteğindeki İslam sermayesinin, Türk, Kürt, Arap ırkçılığıyla birlikte hareket eden en gerici, en ümmetçi, en şoven kesimleriyle kucaklaşanların Türkiye Cumhuriyeti’nin Türkiye İslam Cumhuriyeti ’ne evrilmesi projesini her gün biraz daha kirleterek 2019’a taşıdığını sergilemekten artık korkulmasa?  

Erbil Tuşalp



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları