Gündeş’in Kışlık Gardırobu

23 Eylül 2014 Salı

Genç, güzel bir kadın…
Şarkıcı…
Parası da var... Keyfe keder deyip geçerdik arada “17 Aralık” yaşanmasaydı…
Ama merkezinde birebir eşi Sarraf’ın bulunduğu skandallar dizisinden sonra, bu “400 bin TL’lik kışlık giyim-kuşam alışverişi” bambaşka bir mahiyet kazandı.
Gazetelerin birinci sayfasındaki haberlerde görmüşsünüzdür:
Ebru Gündeş personel kapısından girdiği Kanyon’daki Harvey Nichols mağazasında kışlık alışveriş yaptı. Satın aldığı elbiselerine 400 bin TL ödeyen Gündeş, ürünleri Anadolu yakasındaki yalısına gönderdi!” diyor önümdeki manşetlerden biri.
“Daire fiyatına kışlık kıyafet!”ten söz ediyor öteki:
“1.5 saatte 400 bin TL. Şarkıcı Ebru Gündeş, Kanyon AVM’deki Harvey Nichols mağazasından kışlık alışveriş yaptı!”

Şuursuz olan kim?
Haberi okuyunca düşündüm; acaba hepten şuursuz olan Gündeş mi; yoksa biz miyiz?
Minimum “adalet” duygusunun olduğu bir ülkede Ebru Gündeş gibi kamuoyu önünde olan bir figür, 17 Aralık rezaletlerinin ardından ya eşiyle arasına zorunlu mesafe koyardı; ya da içinde yaşadığı toplumla…
En yakınındaki insanla kişisel ilişkisini gerçekte yalnız kendi bileceği nedenlerden ötürü değiştirmiyorsa, hiç olmadı… “Ekmek yoksa, pasta yesinler!” tarzındaki bu hayat tarzından elini ayağını kısmen olsa çekerdi…
İsrafı en azından bunca göz önünde yapmaktan kaçınır; topluma bir borç ödemek adına sosyal sorumluluk projelerinin ucundan tutar ya da ne bileyim.. okul, hastane filan yapardı.

Kuveyt ve İran dayağı
Ama ne ki bunca skandal ardından Sarraf ve Gündeş çiftinin isimleri gündeme -hâlâ!- ya gazetelerde yer bulan zorbalıklarla geliyor, ya böyle kör kör gözüm parmağına “bal tutan parmak yalanır!” hesabı yapılan harcalamalarla…
Kısa mahpusluk günlerinde göz yaşartan “ağır sağlık sorunlarıyla” adından söz ettiren Sarraf; yaz boyu lüks yat gezileriyle gündemi işgal etti.
Sonra Bodrum’da bir protesto yaşayınca; protestocu gençleri korumalarına yol ortasında dövdürttü…
Başkentin göbeğinde bir yurttaşımızı evire çevire döven Kuveyt Büyükelçiliği mensupları gibi tıpkı… “Ortadoğu’nun gücü gücüne yeten” bildik yasalarını uygulayan İran kökenli Sarraf; kendisine 17 Aralık hatırlatması yapan gençlere kaba kuvvet uygulamaktan çekinmedi…
Gündeş… Belli ki olanların hiçbirinden kocası adına tedirginlik, rahatsızlık, uyumsuzluk, utanç duymuyor.
“Halkın içinden çıkan bir sanatçı(!)” olarak çirkin ve itici bu fotoğrafta yer almaktan hiç çekinmediği gibi hiçbir şey olmamışçasına..
İstanbul’un en lüks AVM’lerinde hâlâ “Vur patlasın! Çal oynasın” daire fiyatına alışveriş yapmaktan kaçınmıyor.
Niye?
Çünkü artık “orman kanunlarının” geçerli olduğu Türkiye için bu hazin tablo, yadırganmadığı gibi, gitgide içselleştiriliyor.

‘Yeni Türkiye’nin yıldızı
17 Aralık’ın kahramanı Sarraf’ın “Cumhurbaşkanlığı oy pusulasında yalnızca bir tek aday vardı” dediği 10 Ağustos’a uzanan süreçte, kodları iyice ortaya çıkan ve belirginleşen “Yeni Türkiye”nin en simge adı aslında Ebru Gündeş!
1.5 saatlik alışverişte 400 bin TL bırakabilecek kadar hesapsız para harcayabilen zenginlerin bulunduğu, yeryüzünün en adaletsiz gelir dağılımlarından birine sahip bir ülke burası.
Hatırlamayanlar için hatırlatalım…
Bu yaz açıklanan son rakamlara göre Şili ve Meksika’dan sonra Türkiye dünyada en yüksek gelir eşitsizliği ile dikkat çekiyor.
Ekonominin bunca çarpık ve gelir dağılımının bu derece eşitsiz olduğu bir yerde; haliyle hukuk devletinin esamisi de okunmaz…
Hukuk devletinin ilk kuralı sayılan “yasa önünde herkes eşittir” ilkesi yerine, bugün tam Rıza Sarraf örneğinde gördüğümüz gibi ülkede artık görünür biçimde sadece ve yalnız “güçlü olanın hükmü” geçiyor.
Güçsüzün hukuku guguk, güçlü olanınki hukuk oluyor!
“Güç” dendiğinde de sadece para ve yüksek yerlerdeki ilişkiler anlaşılıyor.
Son dönem pratiklerinde izlediğimiz üzere, yalnız “güçlü olanın” çıkarları korunuyor.
Apaçık “hodri meydan” uygulanan bu sistem, gücü elinde bulunduranlarda ölçüsüz kibir ve küstahlık yaratıyor.
“Yeni Türkiye”nin bu parametreleri aslında, “yeni yükselen değerler”imizdir!
Ebru Gündeş, bunca olandan sonra, bugün bir Harvey Nichols mağazasında ayaküstü bir kat parası harcayabiliyorsa; bu Türkiye’nin yükselen yeni değerlerinin sayesindedir.
Sanatçı olarak halkın nabzını tutmak zorunda olan Gündeş, belli ki kendisini izleyicilerinin anlayacağını düşünüyor; anlamanın ötesinde bu hesapsız “güç ve para” üzerinden kendisine çok muhtemelen “hürmet, hayranlık beslendiğini” varsayıyor.
Toplumlar -heyhat!- yalnız hak ettikleri lideri değil, son kertede hak ettikleri sanatçıları da buluyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024
31 Mart’ın bahsi 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları