‘Türkiye’nin En İyi İhraç Malı’

28 Eylül 2014 Pazar

Günlerdir merak edilen en yakıcı sorunun yanıtını Cumhurbaşkanı Erdoğan New York gezisinde kendisine eşlik eden gazetecilere verdi...
Dünya günlerdir israrla: “IŞİD’i yalnız hava bombardımanı ile bitirmek mümkün değildir. Ama hava müdahalesine eşlik edecek gözü pek ‘kara hareketini’ kim yapacak” sorusunu soruyordu.
ABD’yle operasyona müdahil olan/olacak Batılı güçlerin hiçbiri, “boots on the ground” diye ifade edilen kara operasyonuna katılmak istemiyor!
En son Cameron bunu gayet açık biçimde belirterek sadece “hava operasyonu” için İngiltere parlamentosundan önceki gün onay aldı.
Batılı ülkelerin cepheye asker sürmeyi hiçbir şekilde göze alamadığı kara operasyonu için dönüp dolaşıp sonunda Türkiye’ye müracaat edildiği, hafta içinde hiç kuşkuya yer bırakmayan biçimde sonunda anlaşıldı.
Başvurulan “adresin”… ilk işareti 25 Eylül tarihli İngiliz Independent gazetesinin baş yazısından geldi.
 “Türkiye sana ihtiyacımız var - IŞİD konusu fazla ayak sürçmeye gelmez!” başlığıyla yayımlanan başyazı; “Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın IŞİD’e karşı ABD’nin başını çektiği kampanyaya ülkesinin ‘hem askeri ve hem siyasi’ destek vermeyi düşündüğü bildiriliyor. Bu destek verilirse, cihadi grubu yenilgiye uğratma ihtimali büyük ölçüde mümkün olabilecektir. Aksi halde tek başına Amerikan hava saldırılarının IŞİD’i yenmesi beklenemez” diyordu.
‘Türkiye’ye düşen görev neyse…’
Bu satırların mürekkebi kuramadan… Erdoğan’a yakınlığı ile bilinen Akif Beki’nin “Karadan Harekât Sinyali” başlıklı yazısıyla karşılaştık.
Beki’ye konuşan Cumhurbaşkanı olabildiğince net; “Türkiye’ye düşen görev neyse, o yerine getirilecektir” diyor ve ekliyor: “Askeri bir harekât olacaksa, bizim hudutlarımız kim tarafından korunuyor? Asker tarafından… Asker, Silahlı Kuvvetlerimiz bize nerede gereklidir? Böyle anlarda gereklidir. Sınırlarımız tehdit altına giriyorsa bu adımların da atılması lazım!
Bir çeşit yani, “askerin fıtratı” ve “askerlik yan gelip yatma yeri değildir” raconu!
Gel de Soros’u anma…
Ne demişti ünlü Amerikalı finans kralı Soros Bush’ların Irak savaşları arasında: “Türkiye’nin en iyi ihraç malı askeridir!
Bush”lar gittiler; yerlerine Obama geldi… değişen hiçbir şey yok!
Tellak değişti hamam aynı
Tellak değişiyor hamam aynı.
O Obama ki; “İslam dünyası” ile ilişkileri A-Z’ye “resetlemek” için göreve gelmişti.
Beyaz Saray’a çıkarken verdiği en büyük vaatlerden biri “Tarihin doğru yanında yer almak ve İslam dünyasına el uzatmak”tı...
İslam dünyası” adına “Türk modeli” yakıştırmasıyla bağrına bastığı Erdoğan’ı, Obama ilk yıllarda kendisine biricik muhatap seçti ve birinci dereceden hemen ona “el”ini uzattı!
Bunu dünyaya ilan etmek maksadıyla koşa koşa ilk iş Ankara’ya gelerek TBMM’deki tarihi konuşmasını yaptı.
Türkiye’nin AB reformlarına, müstakbel AB üyeliğine, Ankara’nın medeniyetler ittifakındaki benzersiz yerine övgüler dizdi.
Müslüman dünya ile ilişkilerimiz yalnız terörle mücadeleye indirgenemez. Artık karşılıklı saygıya dayalı daha geniş ilişkiler istiyoruz!” taahütleri verdi.
‘Görevimiz Tehlike!’
Ne ki bu konuşmanın yapıldığı 2009 yılının Nisan ayından bu yana geçen 5 yılda köprülerin altından çok sular aktı...
Türkiye’nin AB üyeliği ve AB reformları buharlaştı.
Medeniyetler ittifakı eşbaşkanlığı” tarihe karıştı.
Yerine ikame edilmek istenen “Neo-Osmanlılık” düşleri çöktü. “Türk modeli” berhava oldu!
Bunlar olurken; İslam âlemiyle barış tesis etmek misyonuyla dümenin başına geçen “Nobel barış ödüllü Obama” da tarihin garip cilvesi “drone” denen canavar… insansız hava uçaklarının başkanına dönüştü…
Baba-oğul Bush’ları aratmayan bir hızla 5 yılda 7 ülkeye (Afganistan, Yemen, Irak, Pakistan, Somali, Libya, Suriye) bomba yağdırdı…
Neye niyet, neye kısmet” sözünün bundan çarpıcı bir açılımı olmaz herhalde…
İslam dünyasının baş temsilcisi”olarak el uzattığı Erdoğan’la Obama, şimdi mecbur kalmazlarsa artık konuşmuyorlar….
Ama kuş diliyle de olsa reel-politikte anlaşıyorlar:
Washington, Türkiye’den IŞİD operasyonu için “en iyi ihraç malı olan askerini” istiyor.
Ankara da hızla “Görevimiz tehlike!Görev neyse, yerine getirilir” moduna geçiyor…
Şu bilhassa tabii çok can acıtıcı: Bunca kilit önemde bir ülkenin devlet başkanı bu kararların alındığı sırada tam BM genel kurulunda söz alıp konuşurken hatırı sayılır kimse dönüp “Ne diyor/ Acaba ne diyecek?” diye merak etmiyor.
Çünkü zarlar atılmış!
BM’ye meydan okumuş da…
Erdoğan’ın Ban Ki-mun’un masasındaki iskemlesi boş kalmış da…
Dünyaya Sisi dersleri verilmiş te…
Bunların hepsi boş.
Usta”nın sol gösterirken sağ vurduğunu herkes artık öğrendi, biliyor.
Doğu cephesinde değişen hiçbir şey yok vesselam!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024
31 Mart’ın bahsi 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları