Yalanlara şaşırdık mı?

14 Mart 2019 Perşembe

Hepiniz oradaydınız. Hepiniz gördünüz duydunuz yaşadınız ya da tanıklık ettiniz. 365 günün sadece 1 gününde, o günün akşamında sokağa çıkıp haykırdılar. Tüm yaşadıklarını, tüm özlemlerini, tüm utkularını, düşüncelerini, inançlarını, çektiklerini, yetti gayrilerini... Bin yıllık ve bir günlük birikimlerini...
Feminist Kadın Yürüyüşü... Müthişti. Muhteşemdi.
Sonra o çıktı dedi ki: “Bunlar ezan düşmanı, bayrak düşmanı.
Ertesi gün Sabah gazetesi manşeti: “Bunlar ezan ve bayrak düşmanı.
Star Manşeti: “Ezan ve bayrak düşmanları
Akşam manşeti: “Ezanı ıslıklama ittifakı
Akit Manşeti: “Ezan düşmanlarıyla mücadele namus borcumuz.
Güneş manşeti: “Ezanı ıslıklayan düşmanı alkışlar
Türkiye manşeti: “Düşmanlıkta ortaklar
Yeni Şafak: “Bunlar ezan bayrak düşmanı
Milat: “Ezan Düşmanları
Yeni Söz: “Ezan ve bayrak düşmanlarıyla mücadele edeceğiz.
Siz hâlâ bu ülkede neden kadınlara karşı şiddet bunca tırmanıyor, neden bizim ülkemizde her yıl 300’ün üzerinde kadın öldürülüyor diye merak mı ediyorsunuz?
Hiç etmeyin.

***

Bir zamanlar yalanların da bir seviyesi vardı.
Artık yok.
Seviye: MHP Kozan Belediyesi Başkan Adayı Nihat Atlı’nın konuşma seviyesinde: “Bu ülkenin düşmanlarının analarını belleyeceğiz” seviyesinde...
Yalanların düzeyi tıpkı bir zamanlar “Hocaefendi” diyerek önünde secdeye yattıkları gibi, şimdi de çocuk istismarı ve sahtecilikten yargılananlara sahip çıkma düzeyinde...
İkna, iftira (ve de cehalet) seviyeleri ise: “AKP’ye oy vermeyeni Allah çarpar”,“AKP’ye oy verene Allah mahşerde hesap sormayacak” düzeyinde... Ya da “Falanca mitinge katılan her birey başına 150 TL nakit ödeme yapılacaktır” çizgisinde...
Bir de korkutma yöntemi, tehdit var Meral Akşener’e “hesap ödetmek” gibi: “Birileri şu an cezaevinde süre dolduruyor. Aynı yola sen de düşebilirsin” der gibi.
Ne çok, ne çok, ne çok, ne çok korkuyor olmalılar ki, yalanların seviyesini bunca düşürdüler!!!
Ekonomik çöküntü karşısında “Beka Sorunu” tutmadı, bu seçeneklerden verelim...

***

Birkaç gün önce “PEN Duygu Asena Ödülü”nü Maya, Cüneyt Türel Sahnesi’nde “Acınız acımızdır; kaybınız kaybımızdır” diyerek Cumartesi Anneleri’ne sunduk. (Haberin ayrıntılarını dünkü gazetemizde Ayça Han yazdı. Gerekçenin tümünü PEN Türkiye web sitesinde okuyabilirsiniz.)
Gözaltında “kaybedilenHasan Ocak’ın annesi Emine Ocak, törende hazır bulunanlara sarılırken, onları kucaklarken kızkardeşi Maside Ocak da tüm Cumartesi Anneleri’nin sesi oluyordu:
Cumartesi Anneleri, bir hafıza eylemidir. Kaybedilmiş sevgilinin, evladın, kardeşin hatırasını yaşatma ısrarıdır. Sevgi. Bağlılık. Sabır ve ısrar... Bunlar size kişsel duygular, tutumlar gibi gelebilir ama Cumartesi Anneleri bu kişiselliği toplumsala, bu duygusallığı siyasi bir karşı duruşa dönüştürme azminin adıdır.
Ve sözlerini Duygu Asena’nın “Korkmayın, yaparsınız, ruhunuzda o tutsaklığı duymayın yeter” sözlerine gönderme yaparak “Karanlığınızdan korkmuyoruz, adalete ve hakikate ulaşmayı başaracağız” diye bitiriyordu.

***

NOT- Sevgili okurlar, yarın (perşembe) saat 19.00’da o güzelim kentteyim: Eskişehir’de. Tepebaşı Belediyesi “Kent ve Kültür” söyleşileri kapsamında şair Haydar Ergülen’in konuğu olacağım. “O Güzel İnsanlar” ve “O Büyülü İnsanlar” üzerine sohbet ve kitap imzaya, yolu düşenleri beklerim.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları