Özcan Deniz’in Cenaze Merasimi

12 Ekim 2014 Pazar

İntihar ediyoruz. Hep birlikte.
Cenazelerimiz kalkıyor. Dizilerde.
Her şeyi kendi ellerimizle boğup yok etmeye ne denli meraklı bir milletiz.
    30 yıl sonra silahlar sustu diyoruz. Nihayet. Sonra kendi ellerimizle çözüm sürecini dinamitlemeye kalkıyoruz. Kobane yanıyor. Biz hâlâ insanlık arıyoruz. Dinden ahlaktan geçtim. Vicdansızlık diz boyu.
Ağır aksak bir demokrasi geliştiriyoruz. Kendimizce. Onca askeri darbeye rağmen. Sonra gidip sandıktan sivil vesayet çıkarıyoruz.
    “Aliens” filmindeki gibi yıllarca karnımızda
besleyip büyüttüğümüz korkunç yaratık IŞİD bizi boğazlamaya çalışıyor, hâlâ ‘Polat’ gelip bizi kurtarır mı acaba diye bekliyoruz. Nur topu gibi sanal kahramanlarımız var. Lakin kendi babalarını bile kurtaramıyorlar celladın elinden.
    Dünyanın en iyi dizi sektörlerinden birini yarattık. Milyonlarca dolara dizi ihraç ediyoruz. Yurtdışına. Hayali ihracaat filan değil. Hakiki. Lakin set çalışanları hâlâ bölüm başı 200-300 liraya günde 21 saat çalışıp 3 saat uykuyla ertesi sabah yeniden sete gidiyor. Sömürünün böylesi kölelik düzeninde bile yoktu. Kime ne? Dokuz bölüm boyunca 200 liralık haftalığını bile alamayan, yol parasını kendi cebinden ödeyen yüzlerce dizi emekçisi var. Hâlâ. Hem de reyting birincisi olan dizilerde. Starlar bölüm başı 60-80 bin lira alırken, set işçileri ve asistanların açlıkla boğuşması rahatsız etmiyor mu sizi? Adalet duygusunu hepten mi yitirdik? İnsanlık mı bu?
    Toplam 90 dizi öğütüyoruz sezonda. Enflasyon yani. Günde 18 tane dizi yayımlayarak kendi rekorumuzu kırıyoruz. Yüzde 4’ün üstünde reyting alan dizi kalmamış neredeyse, kimin umurunda? Bir dizi izlemek için reklamlarla birlikte 3 saatten fazla ekran başında bekliyoruz. Ağalı, konaklı, ağlak dramlar ve sahte gençlik dizileri izlemekten bıktık. Gına geldi. Özgün hikâyeler istiyoruz. Bizden. İçimizden. Sevgiden ve aşktan yana. İnsana değer veren ilişkilere, vicdanlı karakterlere hasret kaldık. Fakat bu hikâyeleri üreten senaristlere vereceğimiz paraları sahte starlar ve taşeronluk yapan yapımcılar götürüyor.
    Dizi sektörü kendi ayağına sıkıyor.
    İntihar ediyoruz. Hep birlikte. Bu hafta üst üste birçok dizide cenazeler kaldırıldı. Dizinin başrol oyuncuları ölüyor. Teker teker. Dizi durmuyor. Yola devam. Kocamın Ailesi’nde dizinin adını veren başrol oyuncusu kadının cenazesi vardı. Ölen kadının kocasının ailesi dizide yaşamlarını sürdürüyorlar hâlâ. Karagül’de Özcan Deniz ölüyor. Kanserden. Kendal öldürmemiş miydi onu? Niye diriltip getirdiniz, sonra yeniden öldürüyorsunuz? Ne starmış ama adam, cenazesi tam 3 saatte kaldırılamadı. Koskoca bir bölüm cenaze merasimiyle bitti. Şimdi Özcan Deniz salı akşamı Star’da, “Kaderimin Yazıldığı Gün” adlı yeni bir diziyle ekrana dönünce, seyirci sormayacak mı? Bu ne ya? Ölmüyor işte. İnandırıcılık? Önemli mi Allah aşkına?
Bir haftadır Mahsun’un “Kadim Dostum” dizisinin oyuncuları ve çalışanları Mardin’deki otelde mahsur kalmış. Olaylardan dışarı çıkamamışlar. Dizi yayından kaldırılacakmış. Haber kanalları Kobane gösterilerinde 38 can yaşamını yitirirken eğlence programları yayımlıyorlardı. Diziler starların cenaze merasimini.
Toplumsal intihar filmi değil izlediğimiz. Gerçek. Çıplak.
Vicdan? Kaybettik. Hükümsüzdür.




Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Burada Laf Yok 2 Mart 2015
Beş Kardeş 22 Şubat 2015
Aşk, Tanrı ve Ceza 15 Şubat 2015

Günün Köşe Yazıları