Barbarlık Planı

27 Ekim 2014 Pazartesi

AKP, Çanakkale ve Balıkesir için 2040 yılını hedefleyen bir plan hazırladı. Plan, bölge nüfusunun 25 yılda 3 kat artmasını öngörüyor. Deniz ve ormanın, doğa ile insanın barış içinde kaynaştığı o yöreyi de barbarlığa teslim edecekler yani.
CHP Çanakkale Milletvekili Mustafa Serdar Soydan’ın belirlemeleriyle işte o planın getirecekleri:
“Biga çiftçisi artık Selvi ve Kozçeşme biberi üretemeyecek. Çeltik, pirinç, kaynarca fasulyesi üreten çiftçi bölgesini terk etmeye zorlanacak. Biga etini yemek, sütünü içmek hayal olacak. Eşsiz doğa mirası, oksijen deposu Kaz Dağları uluslararası maden şirketlerine peşkeş çekilmeye devam edilecek. Bozcaada’nın güney kıyıları konut alanı olarak imara açılacak, tarım alanları “bağ evi” adı altında konut yapımına uygun hale getirilecek. Büyük bir kısmı sit alanı olan ve önemli ölçüde üzüm üretilen ada tarımsal üretimden koparılarak turizm ve inşaat sektörüne teslim edilecek. Gökçeada’da mahkeme kararları ile yasallığı ortadan kalkan Bademli köyündeki otel alanının plana işlenmiş olması bile tek başına planın nasıl rant odaklı olduğunu gösteriyor.”

Çıkar Koridoru

Dünya egemenleri, neden Kobani için ısrarcı? Neden düne kadar tam tersini düşündüğünü açıklayanlar, Obama’nın bir telefonuyla Türkiye’nin sınırını PKK’nin ve peşmergenin koridoru haline getiriyorlar?
Çok açık: Suriyeli Kürtler, Türkiye- Suriye sınırında Doğu’dan Batı’ya bir yay gibi uzanan bölgede Cizire, Efrin, Kobani gibi küçük küçük özerk kantonlar meydana getirmişler. Amaçları, bu kantonları birleştirip Türkiye ile Suriye sınırında, tıpkı Irak’ın kuzeyinde olduğu gibi “Rojava” adıyla bir Kürt devletibölgesi oluşturmak.
İşte IŞİD, Kobani’de bu birliği bozduğu için tüm dünya egemenleri IŞİD’e karşı tavır alıyorlar. Irak’ta Türkmenleri, Şiileri, Yezidileri keserken ses çıkarmayanlar, Suriye’de Kürt devleti kurulmasını engelleyince aynı IŞİD’e karşı topluca harekete geçiyorlar.
Yoksa IŞİD şeriatçıymış, vahşet yapıyormuş, hiç umurlarında olmaz. Ne zaman işin içine emperyalizmin çıkarı girmiş, IŞİD en büyük düşman olmuştur.
Kısacası:
Kürtler bugün, emperyalizmin bölgedeki ayrıcalıklı kavmi olarak görülüyorlar. Dünya egemenleri adına su, petrol ve enerjiyi koruyacak kavim!
Kürtler bunun ayrımında mı? Genel gidiş, ayrımında olmadıklarını gösteriyor.

29 Ekim Çağrısı
29 Ekim’de Cumhuriyetçi örgütler,  Ankara Tandoğan’da “birlik ve beraberlik buluşması”nı gerşekleştirecekler. Yurtseverlere duyurulur!

Halk Önderi
Siyasal lider ile halk önderini birbirinden ayırmak gerekir.
Halk önderi; düşlerini ve umudunu içinde yeşertir, duygusuna vurur, bilincinde tartar, birikimine katar ve dupduru yaşama geçirir. Sağlama oturtur, geleceğe taşır. Halk önderi; halkın içinden çıkar, halkın içindedir ama halk gibi olmaz. Onun gibi yapmaz. Onun gibi olmak, giyinmek, düşünmek, yaşamak, davranmak zorunda hissetmez kendini.
Halk önderi, her anlamda öndedir. Öykünmeci değil; içtendir, örnektir, devrimcidir, eğiticidir, öğreticidir, öteye taşıyıcıdır.
Fazıl Hüsnü Dağlarca, bizim halk önderimiz Atatürk için Adnan Binyazar’a şöyle demişti:
“Mustafa Kemal’den sonra bir aydınlık gördük, birden yok oldu...”
Yitirilmiş Cumhuriyetimizin Bayramı kutlu olsun.

Dilekçe Örneği
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu, ilköğretimde başörtüsü yönetmeliğinin iptali için Danıştay’a başvuracak veliler için dilekçe örneği hazırladı. O dilekçeden kimi bölümler:
- Yönetmelik değişikliği ile din ve vicdan hürriyetine ilişkin korumanın dışına çıkılarak, yaşları dolayısıyla dini ve ideolojik kavramları tam anlamıyla algılama yetisinden yoksun çocuklarımız arasında ayrımcılık yapılmış, çocuğun bu konudaki özgürlüğü elinden alınarak, başörtüsü takıp takmaması velisinin isteğine bırakılmış, çocuğun yüksek yararı gözetilmeden kamu gücü kullanılarak anayasaya aykırılık yaratılmıştır.
- Yönetmelik değişikliği ile, dini ve felsefi tercihlerini özgür iradeleri ile seçebilecek yaşta olmayan ve eğitim hakkını eşit bir ortamda kullanması gereken çocukların ailevi, çevresel veya diğer nedenlerle siyasi bir simge haline gelen türban takmalarına imkân verilmesi, çocukları koruyucu tedbirler almak yerine tam tersi bir duruma sebebiyet vermektedir.
- Yönetmelik, uluslararası sözleşmelere de aykırıdır. BM Çocuk Hakları Sözleşmesi uyarınca çocuğa uygulanabilecek olan kanuna göre daha erken yaşta reşit olma durumu hariç, on sekiz yaşına kadar her insan çocuk sayılır.
- Yönetmelik, kız çocuklarının sırf kız olmaları nedeniyle başörtüsü takmalarının ebeveynleri tarafından zorlanması neticesinde hem toplumsal cinsiyet ayrımcılığına uğramış hem de örtünmesi için ailesi tarafından göreceği baskı neticesinde şiddete uğramış olacaktır. Bu haliyle yönetmelik “Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi”nin 10. maddesinde düzenlenen “eğitimde ayrımcılıkların kaldırılması” hükmü ile şiddetle mücadeleye yönelik “İstanbul Sözleşmesi”ne aykırı düzenlenmiştir.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

IMF Defteri 27 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları