Sizin Kardeşiniz Var mı?

06 Kasım 2014 Perşembe

“Unutursam, Fısılda”, Çağan Irmak’ın en yeni filmi. İlk fırsatta izledim çünkü Çağan Irmak benim sevdiğim bir yönetmen. Bu “sevgi” nedenini tek cümleyle şöyle açıklayabilirim: Filmlerinde, yaşadığımız gerçekleri bir “masal” havasında anlatıyor. Bu kez de aynı yolu izlemiş.
Film üzerine sinemasal açıdan yazıldı. Ben filmi iki kız kardeşin hesaplaşması olarak bağrıma bastım. Bir Ege kasabasında 2 kız kardeş. Hatice ve Hanife. Görüntüleri, kişilikleri, algıları, eylemleri, her şeyleri farklı. Biri Hatice, özgürlük düşlerinin, müzik tutkusunun ve sevdiği Tarık’ın peşinden kasabayı terk eder ve “orası dünya...” dediği İstanbul’a kaçar. Hanife baskıcı aile ilişkileri içinde kasabada kalıp sınırların dışına çıkamayacaktır.
Film 40 yıl sonra Hatice’nin (ünlü bir şarkıcı olup Ayperi adını almıştır) kasabaya dönüşüyle başlıyor. Baba evinde artık sadece, son güne dek anasına babasına bakan, haklı nedenlerle kardeşine öfke duyan, hemşire Hanife kalmıştır. İki kardeşin hesaplaşması sürerken biz de “flash back” geri dönüşlerle yaşamöykülerine, 70’lere döneceğiz....

“Unutursam fısılda” diyebilmek için
İki kız kardeş arasındaki ilişkinin acımasız bir sertlikten, (hani nerdeyse zalimce davranıştan) yavaş yavaş nasıl yumuşadığına tanık oluyoruz... (Filmi görmeyenler için çok ipucu vermiyorum...) Değişen ilişkilerde hoyratlığı ama aynı zamanda şefkati; kıskançlığı ama aynı zamanda vicdanın sesini; öfkeyi ama aynı zamanda koşulsuz sevgiyi görüyoruz... Kızgınlığın dayanışmaya; kinin, koruma ve kollamaya dönüşümüne tanık oluyoruz...
İki kardeşin bugünkü hallerini Hümeyra ve Işıl Yücesoy; gençliklerini Ferah Zeynep Abdullah ve Gözde Cığacı. Dördü de olağanüstüler. Zaten bence bu, kadınların taçlandırdığı bir film. Hümeyra kendini tekrarlamayan bir sanatçı. Oyunun her anının tadını çıkarıyor ve size de o tadı iletiyor. Işıl Yücesoy, kişiliğini, rolünü yüzünün, bedeninin, deviniminin her zerresinde ikinci bir ten gibi taşıyor. Ferah Zeynep Abdullah, 15-16 yaşında bir öğrenciden başlayarak çooook geniş bir yelpazeye yayılan değişimlerle oyunculuğunu doruğa taşıyor. Gözde Cığacı en kısa film sekansında bile çok yoğun ve etkileyici. (Film afişlerinde ona haksızlık edilmiş duygusuna kapıldım.)
70’lerin modasından (sahi bizler o fil paçalı pantolonları nasıl giydik!) Yeşilçam sinemasına; Unkapanı müzik piyasasından “gazino kültürüne” uzanan nostalji havasına bol katkıda bulunan Kenan Doğulu’nun müzik ve şarkılarının da önemli bir rolü var bu filmde.
Filmden çıkarken ne mutlu, yaşlılığında “unutursam, fısılda”, “unutursam, hatırlat”, “ben unutursam sen unutma” diyebileceği bir kardeşi, bir ablası olması diye düşünüp içim ısınıyordu. Ne mutlu bana ki benim bunu diyebileceğim bir ablam ve kardeşlerim var! Biliyorsunuz elbet: Eğer ailenin tek çocuğuysanız bile “unutursam, fısılda” diyebileceğiniz kardeşleri, arkadaşlarınız arasından seçebilirsiniz...
Ama ben bu yazıyı niye yazdım biliyor musunuz? Eğer kırgın, kızgın olduğunuz kardeşiniz varsa, fırsat yaratın, ilk adımı siz atın, bakarsınız karşıdan bir fısıltı gelir...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları