Rüşvetin Anası ve Babası

16 Kasım 2014 Pazar

MADRİD - “Franco, rüşvet ve yolsuzluğu; kendisine bir hükümet etme aracı seçti ve yiyiciliği teşvik etti. Çünkü o çürümüş bir ülkenin daha kolay tahakküm altına alındığını biliyor. Ekonomik, idari yolsuzluğa bulaşanlar tutsaktır. Rejim, kamu yaşamı ile ekonomide etik dışılığı bu yüzden bilerek cesaretlendirdi. Aşağılık tüm işlerdeki gibi rejim herkesin çamura batmasını istiyor ki insanlar taviz versin. Barselona’yı şimdi ziyarete hazırlanan Franco, sadece bir baskıcı değil, aynı zamanda yoz bir rüşvetçi!”
Katalan yerel hükümetlerine çeyrek asır başkanlık eden Katalan siyasetçisi Jordi Pujol’un 54 yıl önce kanlı diktatör General Franco için yazdığı satırlar bunlar.
Franco 1960’larda Barselona’ya bir ziyaret yapmış…
O dönemde genç bir militan olan Pujol, Franco ziyareti öncesinde bu zihin açıcı tespitleri “Franco’yu takdimimizdir!” başlığıyla broşüre basıp dağıtmaya kalkmış. Ama yakayı ele vermiş ve tüm diktatörlere uyarlanabilecek bu manifestosu yüzünden 7 yıl hapis yemiş!

Madalyonun iki yüzü
40 yıllık Franco rejimi boyunca; baskı ve yolsuzluk… Pujol’un anlattığı gibi İspanya’da aynı madalyonun iki yüzü olmuş.
Franco, “korku imparatorluğunun” yanında yükselen yeni orta-üst sınıfların da dahil olduğu “kurumlaşmış yolsuzluk” sayesinde mutlak iktidarını sağlama almış ve son nefesini verdiği 83 yaşına dek İspanya’da kuş uçurtmamış…
Diktatörler neden sistematik ve istisnasız biçimde yolsuzlukla özdeşleştirilir sorusunun böylece yanıtını veriyor Pujol.
Gelin görün ki gençliğinde bu manifestosu uğruna hapis yatan Katalan politikacının bugün kendisi “aile boyu” yolsuzluk içinde.
On yıllardır iktidarda kalmaya heveslenen, koltuğuna fazla ısınan liderlerde, demokratik rejim altında olsalar bile, demek ki bir “Franco sendromu” olabiliyor.
İspanya’nın tarihi önemdeki politikacılarından biri olan Pujol, artık bir demokrasi olan İspanya’da haliyle “korku imparatorluğu” kurmaya kalkmamış.
Ama Franco gibi tıpkı, bizzat kendi karısı ve çocuklarının katıldığı geniş bir “yolsuzluk ağı” oluşturmuş.
Katalonya’da ihale almak isteyen işadamları, “nüfuz ticareti” yapan Pujol ailesinin “ağına” düzenli komisyon aktarmış; Pujol’lar istif ettikleri milyon Avro’ları Güney Amerika’ya yöneltmiş; Andorra, İsviçre bankalarında saklamış, Cayman Adaları’nda tutmuş...
Bu yaz ortaya çıkan ve 84 yaşındaki politikacıyı İspanya’nın siyasi panoramasından silen skandalın etkileri hâlâ sürüyor ve konuşuluyor.
Katalonya’nın “çakma bağımsızlık referandumunu” izlediğim Barselona’da; eskiden bölgenin bir numaralı politikacısı ve “anti-Frankist mücadele simgesi” olan bu ismi, kimse ağzına almıyordu.
“Yolsuzluklar” yüzünden kraliyetten atılan prensese yapıldığı gibi, Pujol da toplumdan dışlanmıştı.
Öyle ki ki partisinden istifaya zorlanan yaşlı liderin onursal unvanları dahi geri alınmıştı.

‘Devlet biçimi olarak yolsuzluk’
İspanya’da gün geçmiyor ki böyle bir skandal patlak vermesin…
Kral VI. Felipe’nin “eniştesi” Inaki Urdangarin’in “görevi kötüye kullanmak, zimmet, ihtilas, irtikap, resmi mercileri aldatmak, nüfuz ticareti, vergi kaçırmak, kara para aklamak, dolandırıcılık; resmi, ticari belgelerde sahtecilik” gibi değme sahtekârların yargılandığı suçlardan yargılandığını düşünecek olursanız, kraliyette bile arşa varan yolsuzlukların boyutunu ölçersiniz.
Skandalları üreten sistemin adı artık “vahşi kapitalizm”.
Pujol’un 54 sene önce yazdığı gibi dün Periodico gazetesinde “Devlet biçimi olarak yolsuzluk” başlığıyla yer alan bir yorum, “İktidar ve piyasanın birleşmesi/özdeşleşmesi rüşvetin anası ve babasıdır. Sistemin çarklarını yolsuzluk yağlıyor. Yolsuzluk bir yönetim biçimi. Dünyadaki ilk 100 ekonominin çoğu artık şirket, devlet değil” diyordu.
İspanya’da -özgür basın sayesinde!- gün yüzüne çıkan skandallar, bizdeki gibi artık “istisnai halleri” değil “sistemli bir işleyişi/modus operandi”yi tanımlıyor.
Geçen ay deşifre olan “siyah kredi kartı skandalı” mesela…
Eski IMF Başkanı ve eski ekonomi bakanı olan Rodrigo Rato katında isimler içeren skandal, en üst finans kademelerinde bir “kast” kuran sistemin nasıl “kuralsızlıkla” çalıştığını gösteriyor.
İspanya’nın krizde kurtarılan bankalarından Bankia’nın en üst düzey danışmanları, yöneticileri bunlar…
Siyasi partiler, liderler, sendikaların atamasıyla bulundukları konuma gelmişler.
Kendilerine yıllarca milyarderlerin kullandığı “siyah Visa kartları” verilmiş. “Kayıt dışı” sınırsız harcama yapmalarına olanak tanınmış. Vergiden kaçırılan “ek zarflar” gibi verilen “kravatsız” kart sahipleri, bankanın özkaynaklarından yaklaşık on yılda “15 milyon Avro” hortumlamış...
Eski ekonomi bakanı Rodrigo Rato’nun sırf, 2 yılda “kayıt dışı” hortumladığı “harcama” 54.800 Avro!
Skandalın çıkmasıyla gazetelerde harcama dökümleri ortaya saçılmış durumda: Şaraplar, butikler, gece kulüpleri, restoranlar, seyahatler vs... Vur patlasın çal oynasın.. listeler uzuyor.
“Kara kart omerta”sı ile bağlı “kast”ın elemanları; mafya gibi tıpkı birbirini ele vermiyor…
Ta ki savcılık stratejik siyasi bağlantıları da olan üst düzey 86 “kara kart” sahibinin peşine düşene dek…
Şimdi artık özür dileyen dileyene.
Sosyalist lider Pedro Sanchez, muhafazakâr hükümet lideri Rajoy; partilerinden atanan isimler adına “kamuoyundan özür” diliyorlar.
Demokrasilerin farkı bu: Kamuoyu adam yerine konuyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024
31 Mart’ın bahsi 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları