Öztin Akgüç

Vakıf enflasyonu

05 Haziran 2019 Çarşamba

Vakıf, belli bir amacı, hizmeti yerine getirmek için bağışlanmış, tüzelkişi­liği olan mal varlığıdır.
Vakfın oluşması için belli koşulların ye­rine getirilmesi gerekir.
Ayrı bir varlığı, kişiliği olmak üzere bir malın belirli bir amacı, hizmeti gerçekleş­tirmek üzere bağışlanması, özgülenmesi gerekir.
Vakfın amacı sürekli olmalı, gerçek­leştirilmesi olanaksız olmamalı, kamuya hizmet niteliğinde eğitime, sanata yöne­lik olmalıdır.
Vakfın, amacının gerçekleştirilmesine yeterli mal varlığı, gelirleri, hakları bulun­malıdır.
Vakfın gelirleri, bağışlanan malların devamlılığını sağlayacak boyutta dü­zenli ve sürekli olmalı, vakfın amacının gerçekleştirilmesine özgülenmeli, tahsis edilmelidir.
Vakıflar, mülhak ve mazbut olmak üze­re sınıflandırılmaktadır. Mülhak vakıflar mütevelli heyetler tarafından yönetilmek­te olup yönetimleri mütevellilere bıra­kılırken mazbut vakıflar, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yönetilmektedir.
Vakıf İslam hukukunda gelişmiş bir ku­rumdur. Kişinin malını vakfetmesiyle, mal üzerindeki mülkiyet hakkı sona ermekte, mal Allah’ın mülkiyeti altına girmektedir. Bu nedenle alınıp satılamamakta, vakfe­den kişi dahi mal üzerine tasarruf ede­memektedir.
Vakfedilen mallardan sağlanan yarar­lar, vakfın amacının gerçekleştirilmesine tahsis edilmelidir.
İslam hukukunda vakıf kurumunun gelişmesinde, iyilik, hasanet ana amaç olmakla beraber, mallar Allah’ın mülkiye­tinde olduğundan müsadereye, el koy­maya karşı korunma da sağlanmaktadır.
AKP iktidarı ile birlikte vakıfların yay­gınlaştığı görülmektedir. Ancak bazı kurumlar vakıf olarak isimlendirilse, etiketlendirilse de öz olarak vakıf niteliği taşımamaktadır.
Son dönemde kurulan vakıfların en azından bir bölümü amaç, mal varlığı ye­terliliği, gelirleri açılarından bir vakfın sa­hip olması gereken niteliklerden yoksun bulunmaktadır.
Vakıf, özel, siyasal yarar sağlama amaçlı olmamalı, amaç kamusal yarar sağlamak olmalıdır. Vakfın mal varlığı özel kişilerin bağışlarından oluşmalı, kamu kaynakları ile vakıf desteklenme­meli, beslenmemelidir.
Vakıf, kamusal hizmetler sağlayarak ka­munun yükünü paylaşmalı, kamuya yük olmamalıdır. Vakıf yönetiminde kamu yararını ençoklamak amaçlanmalıdır.
Mal varlığı amaç için yeterli olmayan, sürekli geliri bulunmayan vakıflar bir şe­kilde kamudan destek, bağış almaktadır. Mal varlıklarını kişisel bağışlar, düzenli gelirleriyle değil, kamu destekleriyle ar­tırmakta, kamuya yük olmakta, kamusal amaç yerine, özel, kişisel amaçla yönetil­mektedirler.
Vakıf üniversiteleri, yeterli mal varlıklarının, düzenli gelirlerinin bulunmaması, yönetim anlayışları, kapasitelerinin sınırlı oluşu ne­deniyle bir vakıftan beklenen toplumsal katkıyı sağlayamamakta, gerekli eğitim hizmetini de verememektedirler.
Çoğu vakıf üniversitesi, mal varlıkları, yerleşke oluşturacak, teknik donanım kuracak, düzenli gelir sağlayacak dü­zeyde olmadığından, bir hanı veya bir hanın birkaç katını kiralayarak toplama eğitim kadrosuyla, kâr amaçlı yönetim anlayışıyla faaliyetini sürdürmektedir. Vakfın kendine özgü yeterli geliri bu­lunmadığından, gelirin hemen hemen tamamı öğrencilerden alınan ücretlerden oluşmakta, eğitim kalitesine özen gös­terilmemekte, diploma sağlamakta ödün verilmektedir. Düşük puanlı, öğrenme is­teği ile değil, diploma alma amacıyla olu­şan öğrenci topluluğu, derleme öğretim kadrosuyla yeterli eğitimi alamamakta, bu yaklaşım, eğitim değil diploma ticareti yapılıyor izlenimini vermektedir. Şirket yönetimi anlayışıyla yönetilen vakıf üni­versiteleri, birkaçı hariç, dünya üniversi­teleri sıralamasında ilk beş yüz, hatta ilk bin içinde dahi yer alamamaktadır.
Vakıf etiketi taşımakla beraber, vakıf niteliğinden yoksun, gerçekte şirket veya dernek statüsünde olması gereken kuru­luşların çoğalmasıyla ülkede vakıf enflas­yonu yaşanmaktadır. Toplumsal açıdan yararlı olması gereken vakıflar, ne yazık ki saygınlık yitirmekte, özel, hatta siyasal amaçlı kuruluşlar haline dönüşmekte, kamudan aldıkları desteklerle de kamuya yük olmaktadırlar.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları