Olaylar Ve Görüşler

Cumhuriyet eğitiminden ne kaldı?

30 Ekim 2019 Çarşamba

YAZAR: Mustafa Gazalcı

Cumhuriyetin temel eğitim ilkelerine, yani Öğretim Birliği içinde laik bilimsel, üretici, nitelikli eğitime dönmek ve geliştirmekten başka yol yoktur.

Bundan 96 yıl önce Türkiye Cumhuriyeti’ni kuranlar laik, bilimsel eğitimi var olma ya da yok olma sorunu olarak ele aldılar. Gerçek kurtuluşun tam bağımsızlık içinde ancak nitelikli bir ekonomi ve eğitimle gerçekleşeceğine inandılar.

Bu yüzden Cumhuriyete sahip çıkacak “Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” kuşaklar yetiştirmek için işin başında 3 Mart 1924’te devrim niteliğinde Öğretim Birliği’ni, 1928’de yeni Türk harflerini (alfabe) getirdiler.

Ulusal, laik ve bilimsel anlayışla eğitimin her alanında yeni okullar açtılar, ders kitapları, programlar hazırladılar, karma eğitimi getirdiler, Köy Enstitülerini, mesleki teknik eğitimi geliştirdiler, klasikleri çevirdiler.

Yoktan var etme

Cumhuriyeti kurup yükseltenlerin eğitimi nasıl yoktan var ettiğini bir örnekle anlatmak istiyorum:

Yıl 1942, Hasan-Âli Yücel Milli Eğitim Bakanı, İsmail Hakkı Tonguç İlköğretim Genel Müdürü, Rüştü Uzel Mesleki Teknik Öğretim Müsteşarı’dır.

Ülkede Köy Enstitüleri ve Mesleki Teknik Öğretim, örgün ve yaygın eğitim altın dönemini yaşamaktadır.

TBMM’de tartışmalı da olsa 4274 sayılı Köy Enstitüleri Örgütlenme Yasası kabul edilir. Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel teşekkür konuşması için söz alarak şunları söyler:

“...Size kısaca eğitimimizin tarihinden dört cümleyi burada yineleyeceğim: Bu, Cumhuriyetin ilk yıllarında ikinci Cumhuriyet Eğitim Bakanının İzmir’de söylediği nutuktan alınmış parçalardır. Onda merhum Vasıf Çınar diyor ki: ‘Ben Eğitim Bakanı sıfatıyla tamamen kaniyim ki, Türkiye’de ilköğretim yoktur. Bütün okullarımız 3 bin 200’dür. Var olan ilkokul öğretmenleri 5 bin 600’dür.

Yetkiyle, bilgiyle ve işbaşında bulunmak itibarıyla söylüyorum ki, Türkiye Cumhuriyeti’nde ilköğretim yoktur. Utanarak söylüyorum ki, Türkiye Cumhuriyeti’nin bazı köylerinde bir tek okul bile yoktur. Hatta bu sözümü üç dört ilde bile uygulayabilirsiniz. Buralarda otuz yıl okul açılması ve yapılması olanağı yoktur.

Aradan geçen ve millet hayatında kısa sayılacak yıllardan sonra Milli Eğitim Bakanlığı görevini verdiğiniz bu önemsiz arkadaşınız size diyor ki: Türkiye’de ilköğretim vardır. Bugünkü ilköğretim öğretmenlerine ek olarak 50 bin öğretmen on yıl içerisinde yetişecektir. (Bravo sesleri) Merhum benden önceki bakanın edasındaki şikâyetle benim size sunarken sesimde duyduğunuz sevinç ve mutluluk tam zıddınadır.”

Öğretim Birliği’nin mimarı Vasıf Çınar yetkili bir Milli Eğitim Bakanı olarak Cumhuriyetin nasıl bir ilköğretim, eğitim devraldığını bütün içtenliğiyle söylüyor. Aradan 20 yıl bile geçmeden eğitim ve kültür alanında büyük atılımlar yaşanıyor, Köy Enstitüleri gibi insanı ve toplumu içinden canlandıran dünyaya örnek bir eğitim uygulamasına geçiliyor.

Bugünkü durum

Bugün 96 yıl sonra eğitimimizin durumu nedir?

Cumhuriyet eğitiminin temeli Öğretim Birliği içinde eğitimin laik, bilimsel ve kesintisiz olma nitelikleri nerede?

Cumhuriyetin yüzüncü yıl kutlamalarına, çocuklarımızın dünya çocuklarıyla yarışmasına, eğitim işlerine ortak dinsel vakıflar, YÖK, susturulmuş üniversiteler, dağınık öğretmen örgütleri, 4+4+4 sistemi, kalabalık sınıflar, ikili, ezberci, paralı, niteliksiz eğitimle mi gideceğiz?

Cumhuriyetin temel eğitim ilkelerine, yani Öğretim Birliği içinde laik bilimsel, üretici, nitelikli eğitime dönmek ve geliştirmekten başka yol yoktur. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları