ABD'de Gerçek Saati

02 Kasım 2008 Pazar

WASP!

Beyaz, Anglosakson, Protestan manasında.

White, Anglosaxon, Protestant sözcüklerin baş harflerinden oluşan bir kısaltma, kodlama bu.

Daha önce hiç karşılaşmadığım bu sözcüğü bana, ABDye ayak bastığımda; Alman kökenli bir Amerikalı arkadaşım öğretmişti. Bunu aklından hiç çıkarma!” demişti: Bu ülkeyi WASPlar yönetir.”

ABDnin en tanınmış üniversitelerinden biri olan Johns Hopkinse kaydolduğumda çünkü bir enteresanlık hissetmiştim.

Üniversite, nüfusunun nerdeyse tamamını siyahlarınoluşturduğu bir kentte; Baltimoreda bulunmaktaydı.

Ama sınıf arkadaşlarım ve arkadaşlarımın arkadaşlarının hepsi beyazdı”.

Aramızda Çinli ve Japon öğrenciler vardı. Ama tek siyah hatırlamıyorum.

Geri dönüp belleğimi yokladığımda, ABDde geçirdiğim yıllardan aklımda kalan anı; siyahların oluşturduğu bir kentin ortasında bir beyaz adacıkta yaşamış olmak, ki sözünü ettiğim yıllar, Washingtonda ırkçılık karşıtı önlemlerin alındığı, “siyah kotaların uygulandığı; “politically correct -siyaseten uygun ya da terbiye edilmiş- söylemlerin desteklendiği ’70’ler sonuydu. Siyahlar, o yıllarda teşvik görmekteydi. Baltimoredaki tezat zaten tam da bu nedenle dikkatimi çekmişti.

Amerikan seçimlerine o günlerin süzgeciyle baktığımda; Obama dalgasını, ABD için inanılmaz bir aşama olarak görüyorum.

Siyahların hayalet gibi görünmez olduğu yıllardan;Beyaz Saray eşiğinegelip dayandıkları tarihi bir dönüm noktası yaşıyoruz.

Ama bir yandan da arkadaşım İngridin uyarısını hatırlamadan edemiyorum: Unutma! ABDyi WASPlar yönetir…”

Nakış gibi işlenen ‘ötekileştirme’

Üç gün kala, seçimlerin kırılma noktası ne dünyayı sarsan finansal kriz; ne Bush enkazı, ne Irak, ne Afganistan, ne şu, ne bu Sadece ve sadece ırk faktörü”:

Bir yanda Obamanın kamuoyu yoklamalarında fark yaratan üstünlüğü tartışılırken; öte yanda ülkede her daim hâkim olan WASP unsuru ve beyaz Amerikalıları derinden şartlayan bir neo-ırkçılık konuşuluyor.

Neo-ırkçılık denen şey; ’70’lerden bu yana, ABD panoramasında geçerli olan siyaseten terbiye edilmiş söylemlerin; tümüyle kontrolden çıkması ve terk edilmesi.

Karaderili bir adamın Oval Ofiste oturma ihtimali somutluk kazandığı ölçüde, kırk yıllık kazanımlar tuz buz oluyor. Yakın tarihlerde dillendirilmesi düşünülmeyecek uluorta ırkçı söylemlerortaya dökülüyor.

Ortaya dökülmek ne kelimeMcCain - Palin kampı Obamayı açık açık ötekileştiriyor. Çaresizlik batağına saplandıkça ve Obama adım adım zafere yaklaştıkça, bu ötekileştirme dozunu arttırıyorlar.

Real Americans!” (“Ey gerçek Amerikalılar!”), “Patriotic Americans (Ey vatanseverler!); Country first (Her şeyden önce vatan!) gibilerinden ilk bakışta zararsız görünen; ancak ülkenin yazılmamış kodlarını içerden bilen ve hisseden herkesin fark edeceği; Obamayı ötekileştiren ve dışlayan sloganları devreye sokuyorlar.

Gerçek ve vatansever Amerikalı derken çünkü yanlızca Amerikanın beyaz”, “WASP kökenlerine gönderme yapıyorlar.

Obama gibi kökü belirsiz, Afrikalı bir babadan olma birine nasıl güvenebilirsiniz?” temasını; “Amerikanın derin bilinçaltına işliyorlar.

Yetmedi. Obamaya Arap/Müslüman diyorlar, terorist müttefiki”, “FKÖ dostu, İsrail düşmanı ilan ediyorlar.

İnceden inceye bir nakış gibi, büyük beceriyle işlenen bu ötekileştirme süreci; bir yanıyla bana Türkiyenin AB serüvenini hatırlatıyor.

Türkiyenin AB başkentlerinde bir hayalet gibi görünmez ve hissedilmez olduğu yıllarda, Avrupalı kimliği tartışmaya açıldı mı hiç? Siyaseten münasip söylemler dobra dobra ne zaman bir yana bırakıldı? Perspektif hiçbir zaman olmadığı denli somutlaştığında! Ya da bıçak kemiğe dayandığında, gerçek saati çaldığında

Obamaya olan da bu şimdi. Başka hiçbir nedenle olmasa, sırf bu nedenle Obamanın zaferini şiddetle arzuluyorum. Ve Ha Obama, ha McCain! ABD süper güç değil mi? Hiçbir şey değişmez…” diyenlere hiç katılmıyorum. Nedenleri gelecek yazıya...

[email protected]



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024
31 Mart’ın bahsi 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları