Öztin Akgüç

Kuru Korumak Olanaklı mı?

20 Şubat 2015 Cuma

TCBM, döviz kurunu belirleyebilir, koruyabilir mi? Günlük piyasa hareketlerini izleyerek, teknik analiz yaparak, bu soruya sağlıklı yanıt vermek zor. Ancak kapsamlı temel analiz yaparak, kurdaki genel eğilim, yön belirlenebilir.
Ekonomimizin kur tahminine yardımcı olabilecek, görünümü, yapısı şöyle özetlenebilir:
Yüksek cari işlemler açığı:
2014 yılında cari işlemler açığının 45.8 milyar
USD’ye gerilemesi genelde olumlu bir izlenim
yarattı. Cari işlemler açığının, GSYH oranı, bizim gibi parası tam konvertibl olmayan, ulusal parası, küresel kambiyo piyasalarında kolaylıkla yabancı paraya çevrilemeyen, ürettiği mal ve hizmetlerin önemli bir bölümü dış ticarete konu olmayan bir ekonomi için anlamlı bir gösterge değildir. Cari işlemler açığının, yıllık döviz gelirine, daha sağlıklı ihracat gelirine oranlanması daha anlamlıdır. Türkiye ihracat gelirinin üçte biri düzeyinde cari işlemler açığı veriyor.
Yüksek dış borç:
Yıl sonu kesin rakam açıklanmamış olmakla beraber Türkiye’nin dış borç tutarının 400 milyar USD’yi aştığı hesaplanıyor. Yukarıda belirtilen nedenlerle, Dış Borç/GSYH oranı da bizim gibi ekonomiler için anlamlı gösterge değil. Dış borç tutarı yıllık ihracat gelirimizin yaklaşık üç katı. Dış borcun tutarı, oranı kadar vade yapısı ve alacaklılar da önemli. Borçların yaklaşık üçte biri, 130 milyar USD’yi aşkın kısmı kısa süreli olduğu gibi, uzun süreli olarak nitelendirilen borçlar orta vadeli bile değil. Ayrıca dış borç ağırlıklı olarak yabancı ticaret bankaları ile yurtdışında yerleşik kişileredir. Finansal, siyasal istikrarsızlık halinde, kredilerin geri istenmesi veya ancak yüksek maliyetle yenilenmesi olasılığı söz konusu. Dış borçların faizleri, ödemeler dengesinde cari işlemler hesabında yer alır, ana para taksit ödemeleri ise finans hesabında. Ülke finans hesabında da açık vermeye başlarsa, ödemeler dengesi krizi kaçınılmaz hale gelir. Dış borçların çevrilmesi de giderek zorlaşmaktadır.
Düşük ihracat/ithalat karşılama oranı:
İhracat artışı övünme ve övgülerine karşın 2014 yılında ithalat azalışı nedeniyle karşılama oranı ancak yüzde 65’e yükseldi. İhracat önemli ölçüde montaj ağırlıklı sanayiye dayandığından, ihracat artışı da ithalata bağımlı. İhracatın ithalatı karşılama oranını da kısa sürede belirgin şekilde yükseltmek olanaklı değil.
Giderek sağlıksızlaşan cari işlemler açığı finansmanı:
Cari işlemler açığı doğrudan yabancı sermaye yatırımları ve/veya uzun süreli borçlarla fonlandığında genellikle daha sağlıklı olarak kabul edilir. Türkiye, cari işlemler açığını, kısa süreli sıcak para ve kısa süreli borçlarla fonlamaya başlamıştır. 2014 yılında finans hesabı fazlası cari işlemler açığını kapatmaya yeterli olmadığından TCMB döviz rezervini azaltmak zorunda kalmıştır. Cari açık finansmanı 2014 yılı için uluslararası rezerv azalışı 468 milyon USD önemli sayılmayabilir. Aralık 2014 ayında TCMB’nin 5.6 milyar USD rezerv azalışı yıl itibarıyla rezerv varlıkların işaretini eksiye dönüştürmüştür.
Türkiye’ye doğrudan yabancı sermaye girişi
ekonomik risklere, hukuki güvensizlik ve tek
adam yönetimine yöneliş de eklendiğinde giderek azalmış; buna karşı özel kuruluşların yurtdışı yatırımları önemli boyutta artmış, dışarıya sermaye transferi hızlanmıştır. Türkiye’de yerleşiklerin yurtdışı yatırımları 2002 yılında 251 milyon USD iken, 2014 yılında 5.3 milyar USD’ye yükselmiştir.
Türkiye’nin ülke riski artması, CDS (credit defaut swaps) kredi temerrüt svapları primine yansımış, primlerin yükselmesi Türkiye’nin borçlanma maliyetini artırmıştır.
Yetersiz uluslararası rezerv:
TCMB’nin brüt döviz rezervi esas itibarıyla bankaların döviz yükümlülüklerine karşı TCMB’ye yatırdıkları zorunlu karşılıklardan oluşur. TCMB, zorunlu karşılık ve TL yükümlülüklerini zorunlu karşılıklarının bir bölümünün de ROM (rezerv opsiyon mekanizması) döviz olarak yatırılmasına olanak vermek yoluyla, bankaların TCMB’ye daha fazla döviz yatırmasını sağlamıştır. Bu tutar TCMB’nin pasifinde yer alır; TCMB’nin bankalara karşı yükümlülüğüdür. Aynı tutar hem bankaların döviz rezervine hem de TCMB’nin döviz rezervine dahil edildiğinde çifte sayım yapılmış olmaktadır. TCMB’nin kendisine emanet, zorunlu olarak yatırılan dövizleri satmaması gerekir. Aksi halde temerrüde düşebilir, yükümlülüklerini yerine getirmeyebilir.
TCMB, bir yandan yüksek faiz diğer yandan sağlıklı olmayan döviz ihaleleri yoluyla kurun yükselişini frenlemeye uğraşıyor. Sürgit böyle bir politika yürütülmesine de olanak yoktur. Herhalde seçime kadar durum idare edilmeye çalışılıyor.
Seçim sonrası kuru yüksek faizle de korumak mümkün olmayabilir, ciddi bir istikrar programının gündeme gelmesi zorunlu hale gelir. Aksi halde ekonomide kaos yaşanır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları