Gerilim mi, Kriz mi?

28 Aralık 2013 Cumartesi

Medyada “ülkedeki gerilim krize dönüşüyor” türünden sözleri duymuyor muyum, bunlar bizim aklımızla alay ediyorlar sanısına kapılıyorum.
Evler basılmış, ayakkabı kutularında, yatak odalarındaki çelik kasalarda milyonlar bulunmuş. Şüpheliler arasında üç bakan çocuğu!
Bakanlar istifaya zorlanıyor, iktidar milletvekilleri birer ikişer partilerinden ve milletvekilliğinden ayrılıyor, hükümette on bakan değişiyor.
Dolar 2.15 TL’yi zorluyor, Avro 2.96 olmuş; yedi büyük işadamının tüm mal ve paralarına tedbir konmuş.
Bir hafta içinde yaklaşık 400 polis müdürünün yeri değiştirilmiş. Görevi kötüye kullanmak ithamları gırla gidiyor.
Dünya kamuoyu Türkiye’de olan bitenleri ibretle izliyor.
Rezalet tavan yapmış.

***

Bir yürekli savcı çıkıyor, devasa bir yolsuzluğun izini sürüyor; olay gözaltı noktasına kadar gelmiş, polise “gidin getirin” diyor. Polis savcının emrini yerine getirmek zorunda, ama hayır, emri dinlemiyor. Bu arada deliller karartılıyor. Savcı çaresiz, çıkıyor basının karşısına, kamuoyundan destek istiyor. Başsavcıya göre olacak iş değil bu, zehir zemberek bir açıklamayla soruşturma o savcının elinden alınıyor. Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) oyçokluğuyla aldığı bir kararla o savcıya arka çıkıyor. Vay, sen misin bunu yapan? Bir AKP milletvekili o kararı “korsan” olarak nitelerken, yandaş medya ağızbirliği etmiş, HSYK’ye ateş püskürüyor.
Yeni işbaşına getirilen Adalet Bakanı Bekir Bozdağ da HSYK’yi şiddetle kınıyor: “6087 sayılı Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanunu’nun 6. maddesinde, Kurulu yönetme ve temsil etme Kurul Başkanı’nın görevleri arasında sayılmıştır. Anılan kanunun 7. maddesinde Genel Kurulun görevleri belirlenmiş olup, bu görevler arasında kamuoyuna açıklama yapma yetkisi yer almamaktadır. Hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasa ve kanundan almayan bir yetkiyi kullanamaz ilkesine aykırı olarak Genel Kurul, kanunda yer almayan bir konuda kendi kendine görev ihdas etmiştir.”
Bekir Bozdağ, Adalet Bakanı olarak Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun başkanı. Tanrı, söz konusu açıklamanın altında imzası bulunan 13 kurul üyesini korusun!

***

Türkiye’nin kendi başına kriz üretmediğini kafamıza vurula vurula ezberledik artık. Bu krizin ardında da ABD, Almanya, İsrail, Suriye, Mısır; Geziciler, Çarşı Grubu, RedHack, Nazlı Ilıcak, Bezmiâlem Valide Sultan Camisi müezzini, Mehmet Ali Alabora; faiz lobisi, büyük kent sermayesi, doktorlar, atanmayan öğretmenler, ODTÜ’lüler, barolar gibi iç ve dış kurumlar ile kişiler var.
Bu düşman güçler olmasa “gerilim” ile falan idare edeceğiz. Ne var ki işin içine bunlar karışınca durum karışıyor. İktidar ve yandaşları hâlâ bu kafadalar! Krize “kriz” diyemeyecek kadar körleşmişler.
İlk kez başımızda bu iktidar kadrosunun olduğuna şükrediyorum. Bizim aklımızla alay ettiklerini sanıyorlar, fakat aynı zamanda kendi akıllarını yitirdiklerinin farkına varamıyorlar.
Aklıma Nâzım Hikmet’in dizeleri geliyor: “Güzel günler göreceğiz çocuklar,/ güneşli günler göreceğiz.../ Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar,/ ışıklı maviliklere süreceğiz...”
O güzel günler yaklaşıyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları