‘Berlusconi Erdoğan’ı Çok Kıskanıyor!’

29 Aralık 2013 Pazar

Düşün!” diyor İtalya’dan arayan bir arkadaşım: Berlusconi dostu Erdoğan’ı kim bilir nasıl kıskanmıştır? O da Erdoğan gibi bazı savcıları görevden almayı ne çok isterdi ama bunu başaramadı!
Berlusconi’ye “vergi kaçakçılığı”yüzünden verilen 4 yıllık hapis cezasını İtalya’da biliyorsunuz yargıtay onamış; medya patronu ünlü politikacı geçen yılın büyük kısmını bu cezadan kendisini muaf tutacak bir formül aramakla geçirmişti.
Milli irade”nin en önde gelen temsilcisi olmak sıfatıyla kendisini yasalar üzerinde gören lider, Almanya Başbakanı Merkel başta olmak üzere şahsına karşı kurulan uluslararası tezgâhlardan yakınmış ve komünist yargıçların “komplosunun kurbanı” olduğunu söylemişti..
Reşit olmayan kızlarla girdiği ilişkiler dahil olmak üzere her tür yolsuzluk, yozluk, mafya ile ilişkiler gibi konuları da kapsayan 50’ye yakın davadan şimdiye dek yargılanan ancak Başbakanlık döneminde bizzat hazırlattığı ve kılıfına uydurduğu özel yasalarla “zamanaşımından” her seferinde paçayı kurtaran kurt politikacı, sonunda vergi kaçakçılığından köşeye sıkıştı. Aldığı 4 yıllık hapis cezasının 1 yılını -70 yaşını geçtiği için!- “ev hapsi”/“sosyal hizmet”le infaz edecek olan yaşlı siyasetçi; bunun da ne var ki hiçe sayılmasını istedi.
Kendisine “özel af” verilmemesi halinde ekonomik krizdeki ülkeyi “hükümetsiz bırakmakla” tehdit eden; sadece hükümet ortaklarını değil 90 yaşındaki cumhurbaşkanını da benzer şantaj ve tehditlere maruz bırakan Berlusconi’nin bu özel talebi yerine getirilmedi.
İtalya’da “şövalye”, “sultan” lakaplarıyla anılan medya patronu siyaset adamı, istediği tavizleri kopartamadığı gibi 2 yıl üzeri hapis cezası alan tüm parlamenterler için öngörülen biçimde, meclisten atıldı.

‘Yasa önünde eşitlik’
gözetilince
“Yasa önünde herkes eşittir. Kimseye ayrıcalık tanınamaz” ilkesinden hareketle, üç kez başbakanlık yapan Berlusconi’ye de bu kural çalıştırıldı.
Berlusconi böylece sıradaki diğer davalardan kendisini koruyacak dokunulmazlık zırhı dahil “parlamenter” sıfatıyla sahip olduğu tüm haklarını kaybetti ve bundan böyle 6 yıl “seçilemeyeceği” için de fiilen “yasaklı” hale geldi.
Medya başta olmak üzere elinde muazzam güçleri olan ülkenin bu en kodaman siyasetçisine yasaları çalıştırmak, kâğıt üzerinde göründüğü gibi öyle kolay olmadı.
Yasalar önünde yurttaşlar eşittir!” kaidesini hayata geçirmek için sıra dışı kararlılık gerekti. Cumhurbaşkanı ve koalisyon hükümetinin başkanı Letta ilk günden şantaj ve tehditlere boyun eğmeyeceklerini söylediler ve tercihlerini şu şekilde gerekçelendirdiler:
Yasa önünde eşitlik ilkesini çiğnemek, hukuk devletini yok saymak demektir.

Hukuk devleti yıkılacağına varsın hükümet yıkılsın!
Giden hükümet
yerine yeni hükümet konur. Ama hukuk devleti devrildiğinde, yerine gelmez! Hukuk devleti sağlam, siyaset darda Vatandaşın adalete güvenini zedelememek adına, Berlusconi’ye neticede pazarlık marjı tanınmadı ve anayasal düzenin direği sayılan “yargı, yasama, yürütme” güçlerinin ayrılığı korundu.
Hukukun üstünlüğü böylece kurtuldu ama siyaset Berlusconi belasından kendisini sıyıramadı.
Yasalar üzerinde kişisel güç tesis edemeyen Berlusconi tüm hırsıyla çünkü meydanlara döndü…
Senatodan atıldığı gün parlamentoda bir veda konuşması yapmak yerine, örneğin taraftarlarını alelacele meydanlara topladı ve her zaman yaptığınca mazlumu oynadı.
Tepeden tırnağa o tamamen masumdu! Ona çok hain bir “yargıçlar komplosu/tuzağı/ darbesi”düzenlenmiş, halk iradesi bu yolla ayak altına alınmıştı...

Hem mağdur, hem yenilmez
Hukuk devleti için kurumların yürüttüğü mücadele karşısında, o da her vesileyle bu argümanlara sarılıyor; sürekli “seçim kampanyası havasında gerdiği ve gaz verdiği meydanları kışkırtıyordu. Köşeye sıkışmışlığını, her fırsatta, büyük kalabalıkların gösterisi ile örtmeye teşebbüs ediyordu. Bir yandan “darbe mağdurunu” oynarken diğer yandan da alternatifsiz, karizmatik, güçlü, yenilmez lider profilini çiziyordu…
Bu stratejinin sonuçları ne oldu derseniz… Berlusconi oy oranını yükseltti!
Yapılan son sondajlara göre parlamentodan atıldığı son bir ay içinde Berlusconi’nin oyları 3 puanlık artış göstererek %20’ye çıktı!
Hırsızlık, arsızlık, her türlü ahlaksızlığa karşın; İtalya’da her ne olursa olsun kafadan Berlusconi’ye oy veren %20’lik bir kitle var.
Bu kitle, skandalları bile bile sağ siyasetçiye kör kör parmağım gözüne oy vermeye devam ediyor.
Ya Berlusconi sisteminden doğrudan nemalanıyor ya da “sol”u hiçbir biçimde bir siyasi alternatif saymıyor. Sol, ne kadar “merkeze” doğru açılım yaparsa yapsın ona güven duymuyor.
Dürüstlük/yozluk; yolsuzluk/şeffaflık gibi ahlaki kıstaslar, bu kesim için -heyhat!- ne yazık ki siyasi değer taşımıyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024
31 Mart’ın bahsi 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları