Ucubeleşen İnsanlığımız...

21 Nisan 2011 Perşembe
\n\n\n

Bir haftadır St. Petersburgda Avrupa Tiyatro Ödüllerinin dağıtıldığı, tiyatro konuşulduğu, tiyatro izlendiği bir ortamdaydım.

\n

İstanbuldan ayrıldığım gün, ağzında sakızıyla en ön sırada tiyatro izleyen Sümeyye krizi, gazetelere yansımıştı bile

\n

Dünyanın uygar bir ülkesinde bu yaşansaydı olası tepkiler şöyle sıralanabilirdi: Oyunculara verdiği rahatsızlıktan dolayı, ön sıradaki seyirci özür dilerdi Oyunu beğenmediği için protesto niyetine, gürültüyle salonu terk ederdi… “Tiyatroda sakız çiğneme özgürlüğü diye pankart açılabilirdi Çaktırmadan sakız ağızdan çıkarılıp, sonra çöpe atılmak üzere bir kâğıda sarılırdı Bu arada sahnedeki oyuncuya göz kırpılabilir ya da gülüp geçilirdi

\n

Ama bunların hiçbiri olmadı. Çünkü ön sıradaki seyirci, padişahın, özür dilerim Başbakanın kızıydı!

\n

Dönüş uçağında, olayın Kültür Bakanının, oyuncuya çektiği fırçadan, Devlet Tiyatrolarını kapatsak da mı saklasak, kapatmadan mı özelleştirsek tartışmalarına uzamasını gördüm.

\n

Bir kez daha sapla samanı karıştırmanın; bir kez daha dayatmanın, bir kez daha gözdağı vermenin, haddini bildirmenin, tanığı olduk.

\n

\n

Dediğim dedik dayatması

\n

\n

Padişahlık yönetiminde dediğim dedik dayatması, doğaldır.

\n

Başbakanın ucube dediği heykeli, mutlak yıkma kararlılığı da dediğim dedik dayatmasıdır. Başbakanın bizzat sürdürdüğü yıkım kampanyası, gözdağı vermenin, haddini bildirmenin, önümde ya el pençe olursun ya da..tehdidi ve baskısından başka bir şey değildir.

\n

Bir de, olsa olsa nefret, kin ve öfke dilini kışkırtmaktır!

\n

Sadece Mehmet Aksoyun heykeli konusunda değil bu tavır.

\n

Gençlerin protestolarına cevap olarak Biz de onların karşılarına 5 bin, 10 bin genç koyarız demek de böyledir. Bundan âlâ nefret dili, bundan âlâ tehdit, baskı olur mu!

\n

Dönüş uçağında okudum kanımı donduran bu tehdidi.

\n

Bu kez kriz değil, iç savaş hazırlığı mı? Ne oluyoruz?

\n

\n

İnsanlığımız bıçaklanırken

\n

\n

Heykelin yıkılmaması gerektiğine inananlardan sadece biri Bedri Baykam. Ona ve Tuğba Kurtulmuşa saplanan bıçaklar heykellerin yıkılmasına karşı çıkan herkese saplandı.

\n

Şimdi hepimiz kanıyoruz, can çekişiyoruz ve utanıyoruz.

\n

Bıçağı saplayanın Allahtan başka ilah yoktur demesi onu kurtaramaz. Kurtarmamalı.

\n

Canım adam zaten deliymiş deyip baştan da savamazsınız!

\n

Aradan kaç gün geçti, hükümet bu olaya ne denli ilgi gösterdi?

\n

Ah unuttum, artık bu ülkede Ya bizdensin ya da düşmandan egemenliği var, öyle ya!

\n

Ama saldırgandan bin kat daha çok, kanlar içindeki iki insanı otomobillerine almak istemeyenler beni yaraladı.

\n

Artık ucubeleşen insanlığımızdır

\n

\n

Elif’in kafatası kırık

\n

\n

Dönüş uçağında gazetelerde boşuna aradım 1700 gence nefes aldıracak, ÖSYM Başkanı Ali Demirin istifa haberini. Yoktu.

\n

Gözlerimi, yüreğimi ve vicdanımı, arayıp bulamadığım bu haber yerine bir başka habere kilitledim. Şırnakın Silopi ilçesinde şen şakrak bir düğün vardı. Tüm mahalleli davetliydi sokak düğününe. Tam halaylar çekiliyordu ki Zırhlı polis aracıAkrep sokağa daldı. Gençlerden biri taş attı araca. Akrep düğün kalabalığına gaz bombasıyla cevap verdi. Bombalardan biri 2 yaşındaki Elifin başına geldi. Elif hastaneye kaldırıldı. Kafatası kırılmıştı. Komadaydı

\n

Birkaç satırlık küçük bir haber Ertesi gün manşetlerden verilen YSKnin 12 bağımsızın adaylığını iptal etmesi haberinin yanında, minicik bir haber minik Elifinki

\n

İşte böyle minik haberleri okumamak için istiyorum Leyla Zana, Hatip Dicle, Gültan Kışanak, Sebahat Tuncel gibi bağımsızların Meclise girmelerini. İnsanlığımız ve ülkemiz daha da ucubeleşmesin diye

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları