Utanıyorum...

22 Aralık 2008 Pazartesi

1970’lerdeydi. Bir kez Yemen’in başkenti Sanaa’da, bir kez de Pakistan’ın başkenti Lahor’daki havaalanında aynı görüntüyle karşılaşmıştım. Üniformalı güvenlik güçleri ellerindeki koca kırbaçları şaklatarak birinde taksi şoförlerini, ötekinde ise yolcuları karşılamaya gelenleri sıraya sokmaya, geri püskürtmeye çalışıyorlardı. Ellerindeki kırbaçları şaklatarak… O zaman insanlığımdan utanmış ve bir kez daha Tanrıya şükretmiştim Mustafa Kemal Atatürk’ün Türkiye’sinden geldiğim için!

Geçen hafta pazar akşamı, bir kongre dönüşü yurtdışından İstanbul Atatürk Havalimanına geldiğimde kendimi Lahor ya da Sanaada sandım. Hayır şaklayan kırbaçlar yoktu Bayram dönüşü, Haç dönüşü, dönenlerden bin kat daha çok karşılamaya gelenler, öne geçmek için birbirini ezenler, karanlık giysili, karanlık bakışlı insanların birbirine saygısızlığı, öfkesi vardı Dışarıda ise saatlerce bloke olan trafik Ertesi sabah THY Müdürünün şıpıdak terlikli fotoğrafıyla, beynimdeki resim tamamlandı.

Ilımlı İslamdan kastettikleri bu muydu? Utanıyorum. Ne oluyor bize?

***

Fransadan bir gazeteci arkadaşım telefonda, Sizin aydınlar soykırımı tanımak için kampanya başlatmışlar doğru mudiye soruyor. Neresini düzeltsem ki Hay başınıza aydınlarımız kadar, yeryüzündeki tüm soykırımlar kadar taş düşsün! Anlatıyorum: Üzüntüyü paylaşıyorlar, özür dilemeleri ondan diye. Hayır illaki soykırımı tanıyorlar mı sorusu! Utanıyorum bu tür gazetecilik yapanlardan!

***

Ama en çok, en çok, CHP Milletvekili Canan Arıtmanın sürdürdüğü tavırdan dolayı utanıyorum. Cumhurbaşkanına ya da sokaktaki adama, hiç fark etmez! Elbet hayatta insanı, “Sen Ermeni misin?”, “Sen Yahudi misin”, “Sen Rum musun”, “Sen Müslüman mısın gibi sorulardan daha berbat hissettirebilecek sorular da var. Örneğin Sen ırkçı mısın?, “Sen insan mısın? gibi sorular akla geliyor

***

Başta Başbakan olmak üzere birçok yazarın kampanyaya katılanlarıvatan haini ilan etmesi, hedef göstermesi, tehdit etmesinden utanıyorum en çok

Kim daha çok insan kesti, sen mi kestin ben mi, kim başlattı, önce kim özür dilemeli savlarının, pazarlıklarının, kahve adabına bile uymayacak biçimde, Sen hangi takımdansın, hangi takımı tutuyorsun edasıyla, tartışılmasından utanıyorum

Kampanyaya katılanların, imza atmayı reddedenleri faşist ve vicdansız nitelemelerinden utanıyorum

***

Ne kadar çok bölünüyoruz, parçalanıyoruz, bizim gibi düşünmeyeni lanetliyoruz Bir an için durup bunu düşünsek

***

Sonra yine şiire sığınsak Birbirimize sığınamadığımıza göre

Yaşasaydı 100 yaşında olacak Ahmet Muhip Dranas için yarın, İstanbul İş Sanatta, bir şiir dinletisi gecesi düzenlendi. Tilbe Saran, Metin Belgin, Bülent Emin Yarar gibi usta yorumculara piyanoda Serdar Yalçın eşlik ediyor.

Şairi, çok sevdiğim ve müziği şu anki ruh halime denk düşen Karşiiriyle anıyorum:

Kardır yağan üstümüze geceden,/ Yağmurlu, karanlık bir düşünceden,/ Ormanın uğultusuyla birlikte / Ve dörtnala dümdüz bir mavilikte /Kar yağıyor üstümüze, inceden.

Sesin nerde kaldı, her günkü sesin,/ Unutulmuş güzel şarkılar için / Bu kar gecesinde uzaktan, yoldan,/ Rüzgâr gibi tâ eski Anadolu’dan / Sesin nerde kaldı? kar içindesin!

Ne sabahtır bu mavilik, ne akşam! / Uyandırmayın beni, uyanamam./ Kaybolmuş sevdiklerimiz aşkına, / Allah aşkına, gök, deniz aşkına / Yağsın kar üstümüze buram buram...

Buğulandıkça yüzü her aynanın/ Beyaz dokusunda bu saf rüyanın / Göğe uzanır - tek, tenha - bir kamış / Sırf unutmak için, unutmak ey kış! / Büyük yalnızlığını dünyanın.

Hepinize iyi pazarlar

[email protected]

faks: 0 212 257 16 50



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları