Muhteşem tembelliğimiz

05 Temmuz 2015 Pazar

Ben sosyal medyada yazmaktan bıktım, onlar çok önemli bir iş yapar gibi sayfalarına almaktan, insanların beğenisine sunmaktan bıkmadılar. Neden mi söz ediyorum? Hemen açıklayayım: Sosyal medyanın bir huyu var, gözünü açan hemen bir paylaşım yapıp hayata başlıyor. Ancak bu paylaşımların büyük bir bölümü nasıl da muhteşem tembeller olduğumuzu ve ne yazık ki nasıl da cahil cühela olduğumuzu ele veriyor. Hâlâ tam açıklayamadım. Efendim bendeniz Nâzım Hikmet’e ve Can Yücel’e ve daha pek çok yazara yapılan bir saygısızlıktan söz ediyorum.
Arkadaş, Nâzım Hikmet imzasını kullanarak dünyanın en kötü satırlarını paylaşıyor ve ardından metin Nâzım Hikmet’e ait yazıyor ya.. gelsin beğeniler. Nereden buluyorlar bu kötü satırları, bu kötü şiir dizelerini! Çok basit. Bir aklıevvel, Tanrı Google’ın hizmetine sunuyor. Ardından gelsin fotokopiler. Üstelik sözünü ettiğim, kendi şiir dünyalarını yaratmış çok önemli şairler. Bu ne biçim bir saygısızlık ve ne biçim bir kolaycılık ve tembellik! Yani üşenmeyip çarşıya çıksalar, bir günlük sigara parasından, Coca- Cola’dan ya da biradan vazgeçip bu şairlerin tüm kitaplarını değil, tek bir kitabını alsalar ve telefonlarına bakmayı bir süre için bırakıp kitabın içindeki şiirleri okusalar, vallahi de billahi de o kötü dizelerin, o muhteşem şairlere ait olamayacağını anlayacaklar.
Benim gibi bu işe takmış arkadaşlarım var, örneğin İzmir’de yaşayan ve şu günlerde edindiği yüzlerce kitapla birlikte evine kapanarak yeni bir Şeyh Bedrettin oyunu yazmaya çalışan Semih Çelenk üşenmedi, sosyal medyada Can Yücel adıyla yazılan şiirleri tek tek işaretledi. Sanırım kırk iki sahte Can Yücel şiiri dolaşıyor.
Bir başka örnek: Nail Çakırhan’a ait bir şiir var. “Kadın Telakkisi.” Şöyle başlar, “Kimi der kadın uzun kış gecelerinde sarılıp bir döşek gibi yatmak içindir” ve devam eder. Bu şiir Nâzım Hikmet’e mal edildi. Nail Çakırhan, muhteşem bir mimar olabilir ama bu şiir ne yazık ki vasat. Ve Nâzım Hikmet okuyan herkes bilir ki, Nâzım asla böyle bir şiir yazmaz. Yazamaz! Ben de bunu iş edindim, her gördüğüm yerde söyledim. Edebiyat blogları bile hatayı devam ettirdiler. Yahu sizi bu saygısızlığı yapmaya iten ne? Uzatmayın, tembelsiniz, şiir okumuyorsunuz ama havalı görünmeyi pek bir seviyorsunuz. Elinizden gelen bu!
Devam edelim, bu sosyal medyada kimse burnundan kıl aldırmıyor. Hayatında tek bir gün sokağa çıkmamış insanlar, yağıp gürlüyorlar. Örneğin Temmuz’un 2’sinde herkesin canı pek bir acıyor. 37 insan öldü, failler serbest, onları savunan avukatlar teker teker AKP milletvekili yapıldı. Biz ne yaptık?
Mesela, aklıma geliyor, o lanetli Madımak Oteli yeniden açıldığında en az yüz aydın, kapıda oturup açlık grevine başlayabilirdik. Kimseleri içeri sokmayabilirdik. Hiçbirimizin paçası yemedi. Şimdi “Her 2 Temmuz’da içimiz yanıyor” diyoruz, yağıp gürlememiz bu kadar olduğuna göre, içimiz her daim yanacak.
Bugün yağıp esme günüm, sosyal medya kaynıyor, “MHP Millet Meclisi Başkanlığı’nı AKP’ye verdi ” diye. Kimsenin aklına şöyle bir şey gelmiyor, CHP neden parti başkanına bile haber vermeden gidip, kasetlerini ortaya saçan Tayyip Erdoğan’la görüşen (Bu görüşmede neler konuşuldu, bu konuşmalar da bir zamanlar Dolmabahçe Sarayı’nda yapılan Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt- Tayyip Erdoğan konuşması gibi mezara kadar mı sürecek?) Deniz Baykal’ı aday gösterdi? Sonra ne oldu? CHP - MHP ile müşterek cumhurbaşkanı adayı gösterdiği Ekmeleddin Bey’den neden birden soğudu? Yani biraz da bu soruları sorun?
Şimdi gelelim neredeyse gülünç bir duruma. Ah çok üzgünüz Yunanistan iflas etmiş. Millet neredeyse para toplayıp Yunanistan’ı kurtaracak! Bize ne oluyor? Yunan emeklisi için üzülenler kendi emeklilerinin nasıl süründüğünü bilmiyorlar mı? Ya paraları çok ya da istekleri az. Geçenlerde en zenginlerle en yoksulların hayatlarında ortak bir payda olduğunu ansızın keşfettim. Havaalanındayım, saba hın erken saatleri ama alan Harem Otogarı’na benziyor. Korkunç kalabalık ve kalabalığın büyük çoğunluğu ne yapacağını bilmiyor. Kuyruklar birbirine karışıyor, iş görenler beceriksiz, yirmi dakika da bilet kesen çalışan gördüm. Kavga çıngar. Bir an durup bakıyorum, en zenginler özel uçakları olduğu için bu kargaşadan uzaklar, en fakirler de yerlerinden kımıldayamadıkları için bu kargaşayı hiç görmüyorlar, bizim gibi ortadakiler karmaşanın tam göbeğinde! Keşfim nasıl ama. Bu arada Türkiye’nin turizm gelirinin bu yıl yerlerde sürüneceğini söylemek istiyorum. Turist milleti Türkiye’de savaş olduğunu sanıyor. Yahu sınır ticareti bitti, turizm gelirleri düştü, ihracat yerlerde; ne o biz Yunanistan’a üzülüyoruz! Dostlarım Yunanistan Avrupa kapitalizmine karşı bir savaş veriyor, keşke biz de öyle bir durumda olsak, elbette fedakârlık yapacaklar, çünkü bir misyon üstlendiler. Tüm dünyaya karşı başka yönetim alternatifleri olduğunu göstermek istiyorlar. Tam Küba ipe un sermişken Yunanistan’ın yıldızı yükseliyor. Gurur verici bir durum. Üzülmeyin!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları