Hikmet Çetinkaya

Kan ve rant... Edep yahu edep...

08 Ağustos 2015 Cumartesi

Kin ve nefret söylemleriyle, “ben yaparım, ben yıkarım” demekle, oğulları feda etmekle, barışı, sevgiyi, kardeşliği bu topraklarda yaşama geçirebilir miyiz?
Akan kan ve kan gölünden beslenmek...
İnsanlara tepeden bakmak, ayrımcılık yapmak, yoksulluk...
Hepsini ama hepsini yan yana koyduğunuzda ortaya çıkan gerçekle yüzleşmenin zamanıdır.
Eğer bu gerçekleri görmezden gelip kurulan tuzaklara düşersek, terör durmaz giderek ivme kazanır...
Hayat, olanaksız olanı gerçekleştirmek, kan üzerinden siyaset yapanlara “yeter artık” diyerek, baskıya, şiddete, buyurganlığa karşı tavır almaktır.
Hayatın özünü kavramazsanız, kibirden vazgeçmez, baskıyı sürdürürseniz, gözünüzü açıp kapayana kadar çok şeyinizi yitirirsiniz.
Gözleriniz görmez, kulaklarınız duymaz!
Bugün Ortadoğu’da halkların birbirini boğazlaması kimin işine yarıyor?
Uluslararası tekellerin, şirketlerin, silah tüccarlarının!
Bir kez daha yinelemekte yarar var...
Düşmanlığın nedenlerini, baş belası terörü, kör güdülere, önyargılara benliğimizi kaptırmadan düşünüp tartışmalıyız...
Terörü lanetlerken, karşı çıkarken bunun nedenlerini derinliğine konuşmalıyız.
İnsan bunu yaparsa, düşmanlık duygusunun kölesi olmaz; sermaye-emek çelişkisini görür...
O zaman der ki:
“Zenginlerin çocukları keyif yaparken hep yoksul evlerin çocukları mı ölecek!”

***

Hayatın soluk alışverişi, insanca yaşama özlemi, barış, kardeşlik kavramı...
Yaşadığımız coğrafyada binlerce yıllık tarih ve uygarlığın izleri, kalıntıları var.
Anadolu halkı ne Türkçülüğün ne de Kürtçülüğün ardından koşacaktır...
Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Boşnak, Ermeni, Süryani, Rum, Levanten...
Dini, dili, ırkı, mezhebi, inancı, rengi ne olursa olsun insanca ve özgürce bu topraklarda yaşayacaktır.
Bu toprakları ölüm tarlalarına çevirmek için şovenlik üstüne yükselen bir etnik çatışmanın tohumlarını ekmek isteyenlerin ardına yuvalanmış emperyalizmi yakın tarihimizden biliyoruz.
Yakın tarihimizin kanlı sayfalarında faili meçhul ve faili belli kıyımlar, katliamlar vardır.
Daha açıkçası kandan siyasal rant elde edenler!
Türkler ve Kürtler kardeştir!
Kardeş kardeşi boğazlayıp öldürür mü?
Onun için Kandil tek taraflı çatışmayı durdurmalı, akan kandan rant sağlamak isteyenlerin ekmeğine yağ sürmemelidir...
Sınır boylarında ölen, mayınlı tuzaklarda şehit düşenler de bizim çocuklarımız, çatışmalarda ölen Kürt çocukları da...
Ölenlerin tümü yoksul evlerin çocukları...
Kimi asker, kimi polis!
Günlerdir aynı tümceleri kuruyorum, hayatın kapısından umut rüzgârları girsin diye...

***

Çünkü bu topraklar kana doydu son 40 yıldır...
Hasan Hüseyin’in deyişiyle acıları bal eyledik, gözyaşı akıttık, yas tuttuk...
Onun için altını bir kez daha çiziyorum:
“Ne Türkçüyüm ne de Kürtçü! Barış, demokrasi, özgürlük, kardeşlik isteyen bir insanım, insan!”
Sevecenlik önemlidir insan yaşamında...
Bir denizin maviden ansızın zeytin karasına dönüşmesi, toprağa ölüme yatan bir ağaç gibi, bir acıya dönüşmesin...
Yaşadığımız sorunlar yumağından, hayatın içinden kendimize çıkaracağımız çok ders var bugünlerde...
Son 30 yılı anımsayın, ortak acılarımızı, hüzünlerimizi düşünün!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları