Anadolu’da kitapçılar vardı

24 Ağustos 2015 Pazartesi

Eskiden Anadolu’da, illerde, ilçelerde dükkânlarına girenlere gözlüklerin üstünden bakan kitapçılar vardı. Bilgi Yayınevi Yayın Yönetmeni Biray Üstüner’e “Kaldı mı onlar” diye sorduk.
Bilgi Yayınevi’ni kuran Ahmet Tevfik Küflü’nün bir zamanlar, yılda iki kez yenilenen kitap kataloğunu gönderdiği bini aşkın “kitap- kırtasiye” adresi bulunduğunu anımsattı:
“Bu sayının giderek azaldığına tanık olduk.
Her ilde en az bir üniversite, üniversitelerin yanı başında da bir-iki ‘kitapçı’ olduğunu varsaymak yanıltmamalı bizi. On yılı aşkın bir süredir, yani ders kitaplarının devlet eliyle dağıtılmaya başlanmasından bu yana, para kazanamayan bu işletmeler, kitabevi kimliğinden sıyrılıp ‘çok işlevli dükkânlar’ haline geldi. Oyuncak, fotokopi, kartuş dolumu, hatta şans oyunları vs. ile ayakta kalmaya çalışıyorlar.”
Sürekli kitap çıkıyor, yeni yeni yayınevleri kuruluyor. Kitap gerçekten okunuyor mu? Yoksa bir pazarlama oyunu mu var işin içinde?
Biray Üstüner, bu sorularımıza da şu karşılığı verdi:
“Her sektörde olduğu gibi bunda da kolay, fazla ve hatta haksız para kazanma yolları açık. Arkasında holding sermayesi, banka bütçesi olmadan, bir sermaye ile desteklenmeden kültür yayıncılığına soyunmak pek akıl işi gibi görünmüyor. Ama dediğiniz gibi sürekli kitap çıkıyor ve yeni yayınevleri kuruluyor. Bunu, ‘Kitap gerçekten okunuyor mu’ sorusuna bağlamak, çıkan kitabın kimliğini ve okurluğun çıtasını sorgulamaya itiyor beni. Kişi başına düşen kitap araştırmalarında dünyada kaçıncı sırada olduğumuz bir sır değil. Ben, o sıralamadaki yeri bile hak etmediğimizi düşünüyorum.”

Yettin artık
Çocukluğunda babasının kötü davranışları ile ezilmiş, gittiği okulda nefretle doldurulmuşun, hezeyanları karşısında sanki elimiz kolumuz bağlı.
Ezber bozuyor, bağırsak temizliyor, sistem değiştiriyor.
Suçluyor, içeri tıkıyor, kırıyor, yıkıyor.
Dediğim dedik. Sürekli öttürüyor, düdük.
“Yettin”, “Sıktın”, “Gına getirdin”, “Boğaza dayadın” deme zamanı.
Zorbalık sultasından, sultanlık taslamasından kurtulma zamanı.
Ey halk, kır zincirlerini.

Cumhuriyet’in savcısı aranıyor
Saraydaki’nin “Türkiye’nin yönetim sistemi değişmiştir” sözleri üzerine Kamuİş Konfederasyonu’nun Ankara Cumhuriyet Savcılığı’na yaptığı suç duyurusundan:
“Recep Tayyip Erdoğan, Cumhuriyet düzeninin, Atatürk devrimlerinin, parlamenter demokrasinin, sosyal ve hukuk devletinin fiilen değiştiğini, hukukla filan bağlı olmayan bir tek adam diktası kurduğunu söylemeye çalışmaktadır.
Dolayısıyla Recep Tayyip Erdoğan, değiştirilmesi teklif dahi edilemez maddeleri ve Cumhuriyet niteliklerini fiilen değiştirdiğini ikrar etmektedir. Böylece uygulamakla görevli olduğu anayasayı da ihlal etmektedir.
Recep Tayyip Erdoğan, bu fiili düzen değiştirme gücünü, fiili ve cebri gücünden almaktadır. Zira kendisine karşı hukuku işleyemez hale getirmiştir. Emrindeki kolluk güçleri ve binlerce koruması, bu fiili cebir gücünü oluşturmaktadır.
Aynı hukuk tanımazlıkla, Atatürk’ün mirası Atatürk Orman Çiftliği’ni işgal ederek, ağaçları katlederek yaptırdığı sarayın hukuka aykırı olduğuna hükmeden Danıştay kararına karşı ‘Sıkıysa gelip yıksınlar’ dediğinde de görmüştük.
Türkiye Cumhuriyeti daha önce doğrudan kendisi uygulamakla görevli olduğu anayasayı ortadan kaldıran bir Cumhurbaşkanı görmemiştir.
Bu nedenlerle, anayasayı açıkça ihlal eden Recep Tayyip Erdoğan, hiçbir dokunulmazlık gerekçe gösterilmeksizin, yargılanmalıdır, cezalandırılmalıdır.”
Ankara’da “Cumhuriyet”in savcısı var mıymış, yok muymuş, yakında öğreniriz.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

IMF Defteri 27 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları