Adanalı festivalinden vazgeçmez!

20 Eylül 2015 Pazar

Her yıl eylül ayını heyecanla beklerim. Çünkü eylülde Adana’da olurum ve Uluslararası Altın Koza Film Festivali’nde bir hafta boyunca sinemaya meraklı öğrencilerimle, yoğun bir atölye yapar ve sonunda bir kısa film oluştururuz. Ben atölyeyle uğraşırken, pek film izleyemem sadece günde en az üç film izleyen “ulusal uzun metraj” film jürisinin akşam yemeğinin hemen sonrasında tıpış tıpış odalarına çekilip hemen uyuduklarını bilirim. Çünkü benim de başıma geldi, çok keyifli bir görevdir ama günde üç film insanın canına okur. Bu arada Uluslararası Akdeniz Kısa Film yarışmasına en az 90 film gelmiştir, jürinin işi zordur tıpkı öğrenci filmleri jürisinin işinin de zor olduğu gibi.
Ama festivali severiz, çünkü seyircisi en bol festivaldir bu. Salonlar dolup taşar, hiç unutmuyorum Nuri Bilge Ceylan’ın “Bir Zamanlar Anadolu’da” filmi için iki salon yetmemiş, dört salon daha açılmıştı. Adanalılar için eylül sinema mevsimidir. Sadece filmler mi, Hababam Sınıfı sergisi, Orhan Kemal sergisi, Sinemanın Yüzyılı sergileri izleyenlerin unutamadıkları sergilerdir. Bu arada başka hiçbir (Türkiye’de) kentte görmediğim Sinema Müzesi, Adana’nın iftihar ettiği bir müzedir. Çünkü içinde en az yirmi Adanalı sinema adamının en değerli belgeleri saklanmaktadır. Adana Festivali’nin sıcak, halkla bütünleşen bir festival olmasında, Adana Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü’nün tam yetkiyle donattığı Festival Direktörü Candan Yaygın, Sinema Programları Direktörü Kadir Beycioğlu’nun ve tabii az 650 konuğun rahat gelip gitmesini, Adana’yı özellikle sevmesini, Adana kebabının kadim sırlarını öğrenmesini sağlayan Mehmet Sarıca’nın ve sergilerden sorumlu Mehmet Emin Arıcı’nın ve adlarını ne yazık ki sayamadığım (yer kalmaz ) festival daimi ekibinin payı çok büyüktür.
Şimdi bu kadar bilgi verdikten sonra gelelim bu yıla. Adana son dönemde çok şehit veren kentlerden biri olmuş. Kent sanki neşesini yitirmiş, kara bir bulutun içine girmiş. Mecaz manada değil, Suriye’den sürekli toz bulutları geliyor. Ve bir anda güneş kapanıyor. Sanki gök ağlıyor. Bu durumda önce festivali ertelemek istemişler ama yarışmalar var, jüriler hazırlanmış, yarışacak filmler seçilmiş ve Adana halkı bekliyor. Öyleyse demişler; konserleri, galaları iptal edelim. (Bu arada ne yazık ki, sergi açılışları ve benim atölyem de biraz yara aldı, neyse ki çok derin bir yara değil.) Evet konserler ve galalar iptal edilmiş ama film gösterimleri devam etsin demişler. Jüriler çalışsın demişler ve festival başlamış. O da ne? Adanalılar festivallerini yalnız bırakırlar mı? Acayip bir sıcakta (bu yıl tüm Türkiye gibi Adana’da fazla sıcak) salonları doldurmaya başlamışlar.
Şaşırdınız mı burası Adana, burada bir zamanlar insanların hayatları yazlık sinemalarda geçerdi, şimdilerde ne yazık ki, sinemalar AVM’lerin içinde! Neyse ki, belediyenin yazlık sinemaları hayata geçirmek gibi bir projesi var. Yaşasın! Bunun ilk ayağı, dört festivaldir yapılan açıkhava sinema gösterileriyle oluşturulmaya başlandı.
Farkındasınız, heyecanlı bir yazı bu. Nedeni çok açık. Çünkü bir önceki yıl Uluslararası Altın Portakal ve bu yıl İstanbul Uluslararası Festivali uygulanan sansür nedeniyle iptal edildi, Ankara Film Festivali yapılmadı ve şu günlerde de gene ülkemizin en kadim festivali Uluslararası Altın Portakal’dan tuhaf açıklamalar geliyor.
Önce festivalin tarihi değiştirildi, ardından para ödüllerinin azaltılacağı söylendi. Bakalım ne tür gelişmeler olacak! Heyecanımın nedenini anlatabildim sanıyorum. Öyle bir haldeyiz ki, artık en küçük bir kıvılcım, sanat adına yapılan en küçük bir yatırım bile beni sevindiriyor.
Şimdi sizlere festivalde bu yıl başlayan ve herkesi çok heyecanlandıran Adana konulu uzun metraj senaryo yarışmasından söz edeceğim. Jürisinde Muzaffer İzgü, Füruzan, Erden Kıral, Abdurahman Keskiner ve benim görev aldığımız bir yarışma bu. Biz gelen 63 senaryonun sekizini inceledik. Jüri olarak senaryo sayısını sekize indiren ön jüriye (Haluk Uygur, Hakan Haksun ve Faruk Karaçay’a) çok teşekkür ediyoruz. Bizim işimiz kolaydı sekiz senaryo okuduk ama onlara şapka çıkarıyorum. Senaryo jürisi olarak Hikmet Ozan Sihay’ın “Tepebağ Çıkmaz’ı” senaryosuna birincilik verdik. İkincilik Gökhan Karahaner’in “İnsancıklar” senaryosunun oldu, üçüncü de İsmail Doruk’un “On Adım”ı. Seçimlerimizden memnunuz. Dileriz ki, bu senaryolar hayata geçirilsin.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Alay ettiler... 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları