Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Gizli kahraman: Muhittin Sadak
Müziğimizin bugünkü değerine kavuşmasına öncülük edenlerden birisi de Sadak’tır.
Cumhuriyet’ten sonra kurumsallaşan, yerellikten sıyrılıp evrensel dili konuşmaya başlayan Türk müziğinin yeni kuşakları bugün dünyanın çeşitli sanat merkezlerinde adlarını duyuruyorlar. Nice bestecimiz ve yorumcumuz hatırı sayılır ödüller kazanıyor; önde gelen müzik kurumlarında kabul görüyor.
Müziğimizin bugünkü değerine kavuşmasına öncülük edenlerden birisi de Muhittin Sadak’tır. 16 Eylül 1900’de İzmir’de dünyaya gelmiş,
16 Eylül 1982’de İstanbul’da ölmüştür. Viyolonselciliği, oda müzikçiliği, kurduğu çoksesli korolar, Galatasaray Lisesi’ndeki, Feyzi Ati’deki efsane öğretmenliği ve büyük opera sanatçımız Leyla Gencer’i keşfetmesiyle müzik dünyamızda çok özel bir yere sahiptir.
Babası Sadık Şehabettin, zamanın savcılarındanmış. Eşi köklü bir Osmanlı ailesi olan Hacıbekirlerin kızı Mihri Hanım. Piyanist ve pedagog olan kızı Gülseren Sadak ise halen Kıbrıs’ta yaşamakta.
Muhittin Sadak, St. Joseph ve Galatasaray Lisesi’nde eğitim görmüş, kendi kendine viyolonsel çalmayı öğrenmiş. 1922’de İstanbul’daki Darül Elhan’a Batı Müziği de ekleyerek bir konservatuvara dönüşmesini sağlayanlardan birisi olmuş ; viyolonsel öğretmenliği ve koro şefliğinin yanı sıra solfej hocalığı da yapmış.
Cemal Reşit Rey ve Ekrem Tektaş ile 1924’te ilk trioyu kurmuşlar. Aynı dönemde ilk kuvartet de, Ali Sezin, Ekrem Tektaş, Goldenberg ve Muhiddin Sadak ile kurulmuş.
İstanbul’da ilk karma oda korosunu kuran da Muhittin Sadak olmuştur. Her bir koristin partisini geceler boyunca üşenmeden elle yazdığı bilinir. Leyla Gencer’in parıltısını bu koronun içinden bulup çıkartması onun tarihe vurduğu bir damgadır.
Bülent Tarcan, Sadak’ın ölümünden sonra Orkestra dergisinde şöyle yazmış: “İliklerine kadar müzisyendi. Ona ilk teknik bilgileri kim verdi bilemiyorum. Bildiğim kadarıyla Sadak, Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşü aşamasında aralarında Osmanlı prenslerinin, nâzır, vükelâ çocuklarının bulunduğu seçme ve kibar bir müziksever grubu içinde yetişmiştir. Bu grupta profesyonel olarak, Muzıkayı Hümayun mensupları da vardı. Ve bir araya geldikleri zaman hanedanın pek meraklı bir prensi (yanılmıyorsam Prens Abdürrahim Efendi) bunları yönetirdi. Son Halife Mecid Efendi de amatör bir müzikçi olduğu için saray ortamı müziğe çok değer vermekte idi. Sadak, işte bu aristokrat ortamın genç ve sevilen bir sanatçısı olarak gerçek ‘otodidakt’ (kendi kendini eğiten) bir öğrenimle yetişmişti.”
Önceleri bir oda müzikçisi ve koro şefi olan Sadak’ı, giderek bir orkestra üyesi, İstanbul Filarmoni Derneği’nin 1946’daki konserlerini yöneten bir şef; İstanbul Şehir Orkestrası’nda bir solist, yeni kurulan Radyoevinde tonmayster, 1960’da Aydın Gün ile İstanbul Operası’nın kurucusu ve efsanevi bir müzik hocası olarak görürüz. Onun Galatasaray Lisesi’ndeki öğrencileri sonradan besteci ve yorumcu dahi olmuşlardır. Ünlü nice operacımız da onun konservatuvar korosundan yetişmiştir. Cemal Reşit’in dediği gibi Muhiddin Sadak “doğuştan serapa müziktir.” Bence de kültür dünyamızdaki gizli kahramanlardan birisidir.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Cumhuriyet Vakfı Başkanı Alev Coşkun konuşma
- Özgür Özel'den 'atama' çıkışı
- Özgür Özel kutlama programında
- CHP'li vekilden Soma için flaş çağrı...
- Mine Esen'den anlamlı konuşma...
- Serra Menekay yazdı, Aysim Dolgun Ildız besteledi
- İşte Cumhuriyet'in tarihi
- Ankara Emek ve Demokrasi Güçleri eylem yaptı
- Cumhuriyet 100 yaşında! İyi ki Cumhuriyet var
- Şişli'de Hıdırellez coşkuyla kutlandı
En Çok Okunan Haberler
- Rabia Topuz, yoğun bakıma kaldırıldı
- Sertab Erener yeniden Eurovision'da
- 'Bir müddet sonra parti kurarlar bundan emin olun'
- Hafize Gaye Erkan geri dönüyor!
- Yeni randevu sistemi pazartesi başlıyor
- 'Sarayı göremiyoruz ama alınan belediyeleri görüyoruz'
- Eğitim-Bir-Sen’in paylaşımı tepki çekti!
- 'Radikal adımlar atılmazsa...'
- Uçağı kadın pilotun indirdiği ortaya çıktı
- AKP'den CHP'ye geçen Çekmeköy'de yeni dönem