Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Ankara Müzik Festivali’nden anılar
Ben çocukluğumda Ankara’yı bilmezdim. İlkgençlik yıllarımdaki sömestr tatillerimde halam Naşide Koryak ve eniştem Behiç Enver Koryak’ın evlerine konuk olmaya başladım. Beni Ankara Devlet Operası’na, CSO’nun konserlerine ve tiyatrolara götürürlerdi. Halamlar Bahçelievler 25. Sokak, Maarif Evleri’ndeydi. Onların çevresindekilerin birbiriyle konuşması, birbirine saygısı ve kullandıkları dildeki öz Türkçe sözcükler bile beni etkilerdi. Bir konservatuvar öğrencisi olarak Ankara’daki bu sanat etkinliklerinde izlediklerimi arkadaşlarımla paylaşmaktan kıvanç duyardım. Yıllar geldi geçti ben müzik dünyasının derinliklerine daldım. Şimdi ne zaman Ankara’ya gitsem o günleri anımsarım. Bir yazar olarak Sevda Cenap And Vakfı’nın yıllar boyu pek çok etkinliğine katıldım: Ya altın madalya törenine ya da Ankara Müzik Festivali’nin konserlerine. Mehmet Başman ve eşi Sevgi Hanım’ın And Evi’nin sıcacık ortamındaki sanat insanları olmak üzere, beni derinden etkileyen nice müziksever, nice müzisyen ve değişik sanat dallarının nice üyesi ile tanıştım. Örneğin Metin And, başlı başına birkaç sanat dalını birleştirmiş, Bizans tiyatrosundan tutun, sanatın toplumla olan bağlarını incelemiş, hatta illüzyonist olarak da ün yapmış, ayrıntıları devleştiren bir dahiydi.
38. ULUSLARARASI ANKARA MÜZİK FESTİVALİ
Bu yıl 38’incisi yapılan Uluslararası Ankara Müzik Festivali’nde ancak son iki konsere katılabiliyorum. Önceki akşam Bilkent Konser Salonu’nda, “Gılgamış” başlıklı parlando operanın konser versiyonunu izledim ve seksen dakikalık süre içinde son derece etkilendim. Besteci Onur Türkmen, librettist Şebnem İşigüzel ve çalgı topluluğunun şefi Orhun Orhon’du. Gılgamış Destanı parlando operanın (Vokal müzikte konuşur gibi söylemek; çalgı müziğinde tane tane belirgin çalmak) ilk seslendirilişiydi. Açıklamalarda şu sözleri okuduk: “Opera ve tiyatronun bir araya gelmesi olan eser, insanlığın kadim sorunsallarına odaklanarak, ‘İnsan nedir’ sorusunun yanıtını arar.” Küçük bir çalgı topluluğu, dört kişilik bir koro ve üç kişilik oyuncu kadrosu vardı. Ve konunun ardında derin bir felsefe.
Bilkent’e gelmek de benim için ayrı bir nostaljiydi. Rahmetli Prof. Dr. Ersin Onay beni ve eşimi bu yerleşimin temel atma safhalarında gezdirmişti. Sonra bana ve eşime özellikle konser salonunun planlanan akustik donanımını anlatmıştı. Salondaki kusursuz akustik duvarların yansıtma yönleriyle bağdaşan özel bir akorda bağlıydı.
Not: Benim gazete yazılarım çarşambaları çıktığı için dün akşamki kapanış konserine ancak gelecek haftaki yazımda yer vereceğim.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
-
Ergin Yıldızoğlu ABD başkanlık seçimlerini değerlendirdi
-
Yaz salgınına dikkat! Uzmanından kritik uyarı...
-
Sıcak ve gergin olimpiyat, Paris 2024 başlıyor
-
“Herkes yattıktan sonra gece çocuk gibi ağlıyorum”
-
Uzmanlar uyarıyor: 'Besin alerjileri, giderek artıyor'
-
Doğa Parkı sakinlerinin ilginç serinleme yöntemi
-
Meyve sebze yıkarken dikkat edin!
-
Dünyanın en eski ve en küçük memeli hayvanı!
-
Yıllardır E-5 karayolunda yürüyen adamın hayat hikayesi
-
'Dünya Kebap Günü'nde mevsimlik işçilere kebap dağıtıldı
En Çok Okunan Haberler
-
AKP'li Külünk: 'Erdoğan sosyolojisi eriyor'
-
İBB'den flaş 'SGK borcu' açıklaması
-
İktidara yakın anketçiden 'CHP' açıklaması
-
'Oflu duruşuna, ellerine sağlık…'
-
'Erdoğan'ın talimatıyla darbe girişimi var'
-
'Bu işi çözün, sorumluları hesaba çekin' talimatı
-
‘15 büyükşehirin borcu yok’
-
Özgür Özel'den savcılığın TÜİK kararına jet yanıt
-
Tuğrul Türkeş Bakan Tunç'u hedef aldı
-
Hibrit araçlarda ÖTV düzenlemesine gidildi