Doğan Satmış

Sekse ceza ve basın özgürlüğü

03 Ekim 2015 Cumartesi

Tarih boyunca sekse verilen cezaları Eric Berkowitz adlı bir Amerikalı araştırıp “Seks ve Ceza” adıyla bir kitapta topladı.
İnsanlığın bilinen son 4 bin yılı içinde, belli kalıplara uymayan, dinin kabul etmediği, kuraldışı seks için verilen cezaları okuyunca, inanamıyorsunuz.
Binlerce yıl boyunca seks, sadece üreme için kullanılan bir araç olarak görülmüş.
Üreme dışında, zevk almak için seks yapmak suç sayılmış.
Başta eşcinsellik olmak üzere, farklı cinsel ilişki yöntemleri için inanılmaz işkenceler uygulanmış.
Sonuçta anlıyoruz ki insanların istediği gibi ve istediği kişilerle seks yapma özgürlüğü, en çağdaş görülen ülkelerde bile ancak 200 yıldır var.
Neyse ki 200 yıldan önceki tüm zamanlar, karanlık çağ olarak tarihte kaldı da günümüzde kimse artık “eşini aldattı”, “eşcinsel ilişki kurdu”, “evlilik dışı sevişti”, “fantazi denedi”, “melez çocuğu oldu” diye öldürülmüyor.
Gerçi dünyada hâlâ bazı ülkelerde zina da eşcinsellik de cezalandırılıyor, ama en azından bu ülkelerin çağdışı kaldığı genel bir kabul görüyor.

Gelelim basın özgürlüğüne
Türkiye’de basın tarihi ise özgür seks kadar bir geçmişe bile sahip değil.
İlk gazetenin çıkışı bizde henüz 200 yılı doldurmadı.
Fransa, İngiltere gibi ülkelerde 4 asırlık bir geçmişi olsa da, doğru dürüst bir gazetenin Türkiye’de yayımlanması sadece 150 yıl öncesine dayanıyor.
Gazete ve basın özgürlüğü 150 yıllık geçmişe sahip olunca, basın özgürlüğünün önemini anlamak ve bunu sindirebilmek için sivil toplumun geçirdiği zaman da aynı sürede kalıyor tabii ki.
Yani bir İngiliz veya Fransız tam dört yüz yıldır gazeteden, haberden, gazeteciden, basın özgürlüğünü söz ediyorken, Türkiye’de insanlar bunu sadece 150 yıldır tartışabiliyor. Ve bu 150 yıl içinde 33 yıllık Abdülhamit’in istibdat rejimi, “tek parti” rejimleri, savaşlar, Demokrat Parti ve 12 Eylül dönemi de var. Yani baskı hep oldu.
Sonuçta, Amerikan anayasasında “Basını kısıtlayan kanun çıkarılamaz” maddesi varken, bizde 1500 ayrı kanunla basın özgürlüğü sınırlanmış durumda.
Sivil toplum ve insanlar ve de seçilmişler, basın özgürlüğüne yeni yeni alışırken, etkinler hedef gösterince, gazetecilerin pusu kurulup kalleşçe dövülmesi kaçınılmaz oluyor.
Ancak ülkeyi yönetenlerin farkında olmadıkları bir şey var.
Türkiye’de gazeteler veya televizyonların izleyici kitlesi, 78 milyonun tümü demek değil.
Ama 78 milyonun tümüne hitap eden, sosyal medya var ki, bunu da kontrol etmek Ankara’yı aşıyor.
Ahmet Hakan’ı dövmek için kapısında pusu kuran 4 kişi daha ifadelerini vermeden, onların bakanlarla fotoğrafları Twitter’da herkesin önünde duruyor.
Resmi makamlar, bu 4 kişinin adını ve fotoğraflarını medyadan gizlerken, o kişilerin geçmişte hangi güç odakları ile içli dışlı oldukları, Facebook hesaplarında alenen görülüyor.
Diyelim ki Ahmet Hakan’ı döverek korkuttunuz, yazdırmaz oldunuz, sosyal medyadaki milyonları nasıl susturacaksınız?..
 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Volkan nasıl patladı? 21 Haziran 2016

Günün Köşe Yazıları